kelimeler, insanların sebep olduğu tahribatların nitelik ve niceliklerini anlatmaya asla yetmeyecek. | TED | الكلمات لن تكون كافية أبداً لتحديد حجم وطبيعة الدمار الذي سببه البشر. |
Hemşire iğneyle yaklaştı, aynı şey tekrar oldu, bir dizi küfürlü kelimeler. | TED | اقترب الممرض بالحقنة، وحدث ذلك مجددًا، سيل الكلمات المكونة من أربع حروف. |
Katılıyorum! Önemli olan eylem, kelimeler değil, ve şimdi yapmalıyız! | Open Subtitles | أوأفق, التصرف هو المهم, لا الكلمات ونحتاج إلى التصرف الان |
Bazı kelimeler var ki bunlara karşı sosyal yaptırımlar olmalı ama bazıları da siyasi gündemi sürdürmek için kullanılır. | TED | هناك كلمات معينة يجب أن يوضع ضدها نوعا من العقاب الإجتماعي، ولكن بعض منها كان يستخدم لتعزيز أجندة سياسية. |
Bu oyunda, sırayla, söylediğiniz kelimlerin son harfi ile başlayan kelimeler söyleyerek, ilerliyorsunuz. | TED | إنها لعبة حيث تأخذ فيها دورك لتقول كلمات تبدأ بآخر حرف من الكلمة السابقة. |
- Patlattın. Çok komik. Kullanmak için komik kelimeler seçiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ انفجرتِ، هذا طريف يا له من اختيار طريف للكلمات |
Hayır, haklısın. Çünkü kelimeler işe yaramıyor. Bu nedenle sana bu şarkıyı yazdım. | Open Subtitles | لا , أنتي محقه لان الكلمات لاتنفع , لذلك كتبت لك هذه الآغنيه |
Sana, Jack'in ölümüne ne kadar çok üzüldüğümü aktaracak kelimeler bulamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أملك الكلمات لكي أبدي لك حزني على فقدان جاك. |
Sana, Jack'in ölümüne ne kadar çok üzüldüğümü aktaracak kelimeler bulamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أملك الكلمات لكي أبدي لك حزني على فقدان جاك. |
Lila, kelimeler duygularımın ne kadar derin ve karmaşık olduğunu anlatmakta kifayetsiz kalıyor. | Open Subtitles | ليلى , الكلمات تَعجز عن إظهار مشاعرى لك انا بحاجة إلى شرائع الادب |
Rusça olmayan kelimeler bu boktan yerden alıp götürüyor beni. | Open Subtitles | الكلمات التى ليست بالروسيه تأخذنى بعيدا عن هذا المكان القذر |
Sempati kazanmak için sahte kelimeler kullanmanızdan da nefret ediyorum. | Open Subtitles | وأكره كذلك عندما تستخدمين مثل تلك الكلمات لتكسبي بها تعاطفي. |
Bir kaç senaryo görmeme karşın imla hatası olan kelimeler buldum. | Open Subtitles | مع العلم، إنني رأيتُ بعض السيناريوات تحتوي على كلمات ليست صحيحة، |
Bir kaç senaryo görmeme karşın imla hatası olan kelimeler buldum. | Open Subtitles | مع العلم، إنني رأيتُ بعض السيناريوات تحتوي على كلمات ليست صحيحة، |
Sen insanlara tutunabilecekleri hiçbir şey vermiyorsun söyleyemedikleri kelimeler dışında. | Open Subtitles | انت لا تعطى للناس شىء.. الا كلمات لا يستطيعون لفظها. |
Yani baştan da sondan da aynı okunan kelimeler. Tabii heceleyebilirseniz. | TED | تلك الكلمة يمكن تهجئتها نفس الشيء من الأمام ومن الخلف، إذا كنت تستطيع تهجئتها |
Tıptaki boşluklar, bizim bu konuşmalarda kullandığımız kelimeler kadar önemli olabilir. | TED | حيث تصبح الأمور الغامضة في الطب بنفس القدر من الأهمية للكلمات التي نقوم باستخدامها في مثل هذا النوع من المحادثات. |
Basılı kelimeler, havada kalan canlı resimler, bunlar ayaklarına ağırlık olur. | Open Subtitles | بالكلمات المطبوعة ، بالأفلام المتحركة التي تسير خلال الهواء ... يلبسونكأشياءصلبةفيأقدامك |
Tamam, kullandığın kelimeler yüzünden neden bahsettiğin hakkında bir fikrim yok ama... buraya gel. | Open Subtitles | حسن، لا أعرف حتى ماذا تقولين بسبب كلماتك المعقدة، لكن تعالي هنا |
Eğer geçmişe dönüp beş kelimeyi geri alabilseymiş o kelimeler: | Open Subtitles | قالَ بأنّ إذا هو يُمْكِنُ أَنْ يَرْجعَ بالزمن إلى الوراء ويَستردُّ خمس كلماتِ، تلك الكلماتِ سَتَكُونُ: |
Bu, yüzeyi tamamen bahsettiğimiz zaman kapsülüne gönderilen resimler, kelimeler ve insanların çizimleri ile dönen bir dünya. | TED | أنه عالم معمور، السطح الذي يتألف بالكامل من الصور وكلمات ورسومات الناس التي تم إرسالها لكبسولة الزمن. |
Ve yarın Peru'dan ayrılacağımıza göre, bu kelimeler veda anlamına da geliyor biraz. | Open Subtitles | وبم إننا سنترك بيرو غداً ستكون هذه الكلمه , كلمة وداع |
11 Eylül teröristleri zararsız kelimeler kullandı fakat kalanlarımız gibi bu kelimeleri kullanmadı. | Open Subtitles | إستخدموا كلماتٍ بريئة لكنهم لا يستخدمونها كبقيتنا |
Hatta kravat takan ve "mütevelli" gibi kelimeler kullanan bir muhasebecim bile var. Bu kez başaracağım Lor. | Open Subtitles | ألْبسُ ربطة عنق وأقُولُ كلماتَ مثل 'الوكيلِ' و' من سخرية القدر ' |
Her defasında anneannem Arapça bazı kelimeler mırıldanır daha sonra da kırmızı bir elmaya yok etmek istediği siğil sayısı kadar gül dikeni saplardı. | TED | وفي كل مرة, كانت جدتي تمتمم بكلمات عربية, وتأخذ تفاحة حمراء ثم تقوم بطعنها بعدد من أشواك الزهور يساوي عدد الثآليل التي تريد نزعها. |
bu kitaplarda kullanılan kelimeler, anlatma tarzı, yazılış biçimi. | TED | المفردات المستخدمة في هذه الكتب ، والطريقة, أسلوب الكتابة |
Benim bağdeliğime kelimeler koymayın. Sizden 300 yıl daha yaşlıyım ben. | Open Subtitles | لا تَضِعُ الكلماتَ في خرم العقدة أَنا اكبر منك ب300 سنةُ |
Bu kelimeler bana birdenbire çok şiirsel ve anlamlı gelmişlerdi. | Open Subtitles | هاتان الكلمتان أصبحتا فجأة قويتين ولهما معنى بالنسبة إلي |