Görevden son döndüğümde koltuğun altında çürümüş bir Big Mac buldum. | Open Subtitles | اخر مرة عدت فيها من التوزيع وجدت وجبة متحجرة تحت المقعد |
Sonra koltuğun altında yapıştırdığı hayalet seslerini çıkartan kaset çaları gösterdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك أراني الشريط المسجلة تحت عب المقعد يبدو مثل الشبح |
Kızın ailesi dava açtı ama koltuğun kusurlu olduğuna dair kanıt yoktu. | Open Subtitles | والدا تلك الفتاة قاضيا لكن لم يكن هنالك دليل بأن المقعد خراب |
Sessizce koltuğun arkasına geçer başına sert bir şeyle vururdum. | Open Subtitles | لذا سأتحرك ببطىء خلف الكرسي وأضربه على رأسه بشيء |
Bu koltuğun performansımı gölgelemesini istemiyorum. | Open Subtitles | حتى لا يفوقني هذا الكرسي في الاداء الليلة |
Arka koltuğun altına saklanmıştı bu. Kaydedilmemiş ön ödemeli telefon. | Open Subtitles | هذا مخفي تحت مقعدك الخلفي دفعات غير مسجلة أينما تذهب |
Bu koltuğun da Aztek ikizlerine şaplak attığı yer olması gerek. | Open Subtitles | وهذا يجب أن يكون مقعد النافذة حيث كان يصفع التوائم الأزتك. |
Ve sonra sinema salonunda otururken yanımdaki koltuğun boş olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | ثم كنا جالسين في المسرح، وأدركت أن المقعد المجاور لي كان فارغا. |
Gördüğünüz gibi aslında katlanabiliyor, ve koltuğun arkasında. | TED | انها في الواقع, كما ترون ، بعد طي المقعد العادي |
Sen gidip yapman gerekenleri yap. koltuğun altında işimize yarayabilecek bir şeyler var, ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | تحت المقعد ستجد شيئاً قد تحتاجه، فقط عند الحاجة |
- Arka koltuğun üstüne koy. - Artık şu motoru bir çalıştırayım. | Open Subtitles | إرمه فى المقعد الخلفى دعنى ادير هذا المحرك الآن |
Bizim arabalarda arka koltuğun kapısı dışarıdan açılır. | Open Subtitles | داخل سياراتنا شخص ما يجب أن يخرجك من المقعد الخلفي |
...sağ tarafınızdaki koltuğun altına bir şey... -saklar gibi öne doğru eğildiniz. | Open Subtitles | كنت تنحني وكأنك تحاول إخفاء شيء ما في أسفل المقعد الجانبي |
Bu üçüncü ihlalim olacak ve müebbet hapis alacağım. Panikledim. koltuğun altına uzandım, silahı kavradım ve onu vurdum. | Open Subtitles | وضعت يدي تحت المقعد أمسكت بالمسدس، وأطلقت عليه أكمل |
Pekala, koltuğun üzerine biraz sos döküldü. | Open Subtitles | ـ أرقت بعض الشراب على المقعد ـ إنها أريكة بيضاء |
Zamanı gelince küllerini o koltuğun üzerine serptiğimizde muhtemelen kimse farkında olmayacaktır. | Open Subtitles | حتى يأتي الوقت الذي نجمع فه رفاتك ونبعثره على هذا الكرسي حيث يذهب هباءً دون ملاحظة أحد |
koltuğun yerini çok iyi ayarlamıştım, kapıda duran biri diktafonu göremezdi. | Open Subtitles | و قد قمت بحساب مكان الكرسي بعناية حتى يكون الديكتافون غير مرئي لكل شخص يقف في الممر |
Hal buradaysa öne iki adım atıp ilk koltuğun sağına gel. | Open Subtitles | لو أن هال هنا فعليك أن تخطي خطوتان سيكون على يمين الكرسي الأول |
Belki yemekten sonra senin şu deri koltuğun hakkında da konuşabiliriz. | Open Subtitles | ربما بعد الغداء يمكننا التحدث عن مقعدك المريح |
Sanırım o anda tabancayı bana verdi, ben de koltuğun altına koydum. | Open Subtitles | وأظنه ناولني المسدس, ووضعتُه تحت مقعد السائق. |
Oğlunuzun onu elinde gitarla koltuğun üstünde sarhoş bulduğunu söylemiştiniz. | Open Subtitles | ظننت ان ابنك وجده ثملا على الاريكة مع الغيتار المستطيل |
Onları izlediğimiz anlaşılmasın diye koltuğun altına eğilmemiz gerekir mi? | Open Subtitles | هل علينا الإختباء وراء المقاعد حتى لا يعلمون أننا نشاهدهم؟ |
Daha sonra fotoğraf çektim ve sokaktaki bir koltuğun resmini çizdim. | TED | وبعد ذلك صورت وقمت بتلوين أريكة كانت في الشارع. |
Emniyet kemerlerinizi bağlayıp bagajlarınızı önünüzdeki koltuğun altına koyunuz. | Open Subtitles | ويجب أن تكون أحزمة مقاعدكم مثبتة بأمان وأن تُحفظ كل الأمتعة المحمولة تحت المقعد الذي أمامكم أو الصناديق العلوية. |
Çayın ve gazeten koltuğun yanında. | Open Subtitles | صحيفة اليوم والشاي كليهما بقيا بجانب كرسيك لقد عملت الشاي قبل عشرة دقاق لذا لا بد انه قد برد |
Örneğin koltuk yükseltme parçası hem koltuğun oturtulması görevini görüyordu ama aynı zamanda da işlevsel sağlamlığı korumaya yarayan yapısal bir parça idi. | TED | فمثلاً الاداة الرافعه للمقعد يتم استخدامها كقاعده للمقعد والقطعه المخصصه في البنيه لتعطي الصلابه |
Eski koltuğun da açıkta. | Open Subtitles | كرسيكَ القديم مفتوحُ. |
Kıçını İtalyan derisi koltuğun üzerinden kaldır ve defol git! | Open Subtitles | فقط أخرج مؤخرتك من على الكرسى ذو الجلد الإيطالى و أخرج من هنا الأن |
Oda koltuğun üstünde eşyalarını görmüş olmalı. | Open Subtitles | فلا بد أنه رأى أغراضك على الكنبة و أخذها |
koltuğun ucundaki yeşilin minderlerle nasıl uyumlu olduğunu görüyor musun? | Open Subtitles | الأواني الفخـارية تُعزّز وجودهـا عن طريق هذه الوسـائد على الأريكة |
Bunu arka koltuğun altında bulduk. | Open Subtitles | وَجدنَا هذا تحت مسند المقعد الخلفي. |