Bu da bana konuşmayı bırakıp sahneden inmemi hatırlatan bir slayt. Teşekkür ederim. | TED | وهذه الشريحة لتذكيري بأنه عليّ أن أتوقف عن الحديث وأغادر المسرح. شكرًا لكم |
Tek tarafı olan şeyler hakkında konuşmayı gerçekten çok isterim. | TED | كم أود الحديث عن أشياء ليس لها سوى بعد واحد. |
Sen bizim konuşmayı öğrenmeden ve her şeyi batırmadan önceki halimiz misin? | Open Subtitles | هل تعليمي أين نحن ؟ قبل ان نعلمها الكلام دمرنا كل شيء |
Sürekli konuşan tiplerden hiç hoşlanmam. Bütün konuşmayı kendim yapmaktan hoşlanırım. | Open Subtitles | لا احب فعل هذا للاشخاص كثيروا الكلام لاني احب كثرة الكلام |
Sporla çok ilgilenmem, Şiir ve doğa hakkında konuşmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا لست حقاً في الألعاب وإنما أفضل التحدث عن الشعر والطبيعه |
Şunun hakında konuşmayı bırak. Bu senin için değil unutma. | Open Subtitles | توقف عن التحدث عن ذلك انهم ليس لك إنسه الامر |
Şu da var ki, benimle bu konuşmayı yaptığında ben yedi yaşındaydım. | TED | الآن، أذكركم، أجرى هذه المحادثة معي عندما كنت في السابعة من العمر. |
1947'deki Oscar ödülünüzden sonra sahne arkasında onunla konuşmayı reddetmiştiniz. | Open Subtitles | رفضتي الحديث معها خلف الكواليس بعد فوزك بأوسكار سنة 1947 |
Buna gerçekten sen de inanmıyorsun, yoksa bu güzel konuşmayı yapıyor olmazdık. | Open Subtitles | أنت لا تصدق هذا حقاً، وإلا ما كنّا نجري هذا الحديث الجميل |
İkinci konuşmayı yaptıktan sonra onunla konuşamam. Kimseyi aramadı ki. | Open Subtitles | بمجرد أن قام بإجراء هذه المكالمة لا أستطيع الحديث معه |
Düğüne sırf havadan sudan konuşmayı sevmediğin için mi gitmek istemiyorsun? | Open Subtitles | انت لم ترغب لحظور حفل الزفاف معه لأنك لاتريد الحديث الصغير |
Doğru değil mi? -Casusluk okulunda size böyle kıçtan konuşmayı öğretiyorlarsa .. | Open Subtitles | هذا لو كان الكلام من مؤخرتك هو ما تعلمته في مدرسة الجاسوسية |
Tamam, bana konuşmayı öğrettin, peki kazancım ne? Küfür etmesini biliyorum. | Open Subtitles | أنت علمتني الكلام و إفادتي منه هي أن أصب عليك اللعنة |
- Merhametlisin, erdemlisin... - Sus. Böyle bir konuşmayı hak etmiyorum. | Open Subtitles | انت رحيمة وفاظلة توقف عن الكلام ان لا استحق هذا اكلام |
Ayrıca küçük hikayeni dinlemiyorum yani gerçekten kendi kendine konuşmayı bırakmalısın. | Open Subtitles | و لست مصغيـا لقصتـك لذا عليك التوقف عن التحدث مع نفسك |
Üçüncü kişi ağzıyla konuşmayı kes ve şekerleme sepetinden istediğini al. | Open Subtitles | توقف عن التحدث بضمير الغائب واختر ما شئت من سلة البضائع |
O yüzden lütfen bu konuda konuşmayı bırakıp ameliyata bakalım. | Open Subtitles | لذا رجاءً دعونا فقط نتوقف عن التحدث بشأن ذلك ولنعمل. |
İnan bana, Polly. Acı duyduğunu biliyorum, bu yüzden konuşmayı kısa keseceğim. | Open Subtitles | صدقيني يا بولي,انا اعرف كم انت تتألمين, لذا سأستغني من المحادثة الصغيرة |
- Ama ben hala bu konuşmayı yapmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، ولكن ما زلت اعتقد يجب أن لدينا هذه المحادثة. |
Benim Zee hakkında konuşmayı bırakırsan Sadie'nin kadın olduğunu kabul ederim. | Open Subtitles | سأقر بأن سادي امرأة إذا كففت عن التكلم عن زي خاصني |
Ve siz de konuşmayı reddettiğiniz için sizi şüpheliler arasından çıkaramıyorum. | Open Subtitles | و أنتَ ترفض التحدّث إلينا لذا لا يمكنني استبعادك كمشتبه به |
Uzun zaman önce aynada kendi kendime aynı konuşmayı yapıyordum. | Open Subtitles | لقد خضت نفس الحوار منذ زمن مع نفسي في المراة |
Biz zamanı geçmişler kelimeleri ve dil bilgisini biliyoruz, ama konuşmayı sürdüremiyoruz. | Open Subtitles | منذ وقت بعيد كنا نعلم الكلمات والقواعد. ولكن لا يمكننا إجراء محادثة. |
Albuquerque'de bir yıl daha kalmak için annemle konuşmayı denemeyi düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر فى أن أتكلم مع أمى بشأن بقائى هنا والذهاب.. |
Ve eğer aranızda bu konuyla ilgilenenler varsa sizinle konuşmayı çok isterim. | TED | وإذا كان أي منكم مهتم في ذلك ، فأني أحب أن اتحدث معكم. |
O gün verdiği konuşmayı duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تسمعي الخطبة التي ألقتها يومها |
Trish veya kendisi hakkında bir şeyleri açığa vurması için konuşmayı sürdürmeye çalışın. | Open Subtitles | حاول ان تجعله يستمر بالحديث حتى يكشف شيئا عن تريش او عن نفسه |
Ve eğer biz, insanlar, bu değişimin önemli bir parçasıysak, bence, bu konuşmayı hissedebilmemiz önemlidir. | TED | وإذا كنّا نحن البشر جزءًا حيويًا من هذا التغيّر، أعتقد أنه من المهم أن نتمكن من الإحساس بهذا النقاش. |
Beni izliyordu ama asla konuşmayı denemedi. | Open Subtitles | قد يَراني اختلس النظر لكن لم يحاولَ الكَلام معي. |
Üvey babanla aranızda geçenler konusunda onunla konuşmayı hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت بالتحدث إليها بأحد المرات حول الأشياء التي حدثت معكِ |