Lateran Antlaşmasına göre Vatikan'ın oyu burada onaylanmalıdır. | Open Subtitles | طبقا لمعاهدة لاتران، صوت الفاتيكان يجب أن يصدق هنا |
Eğer bir istisna varsa, ne sebeple olursa olsun kollektif anlamda bir çoğunluk oyu seni getirebilir. | Open Subtitles | إذا كان هناك إستثناء، مهما كان السبب صوت الأغلبية للجماعه ، يُمْكِنُ أَنْ يدخلك |
Erteleme oyu verirsen, ben de soruşturma aleyhinde oy veririm. | Open Subtitles | سأعترض على التحقيق معك ان طالبت بتأخير التصويت للميزانية لاسبوع |
Güney Carolina ? Güney Carolina'nın oyu 'evet'. | Open Subtitles | كارولينا الجنوبية" ؟" - كارولينا الجنوبية" تصوت نعم" - |
İşin zor kısmı ise siyahi oyu bölmenin tek yolu vardır. | Open Subtitles | .وهنا سيأتي الجزء الأصعب تقسيم أصوات السّود هو ما سيُرجّح فرصنا |
Çünkü Brexit oyu şunu gösteriyor ki özgür demokrasi kırılmış. | TED | لأن ما أثبته تصويت خروج بريطانيا أن الديمقراطية الحرة معطلة |
Evet, her oyu saymalarını söylerdim. | Open Subtitles | نعم, سأخبرهم أن يحسبوا كل صوت أعتقد أني سأقول، إذا كنتم تبحثون عن معيار، |
Çoğunluk oyu olmadan hiçbir değişiklik yapmaya yetkin yok. | Open Subtitles | ليس لديك السُلطة للقيام بأي تغيير بدون صوت الأغلبية |
Yine herkesin tek bir oyu olacak ama aynı zamanda bebeğin de bir oyu olacak. | Open Subtitles | سيحصل كل منّا على صوت ولكن للطفل حق التصويت أيضاً |
Bu kız tek başına 1000 cumhuriyetçi oyu getirdi. | Open Subtitles | لقد كانت مسئولة عن ألف صوت من أصوات الجمهوريين بمفردها. |
Bugüne kadar, beyazı yeni bir Mountain Dew aroması yapan karar verici oyu benim verdiğim gerçeği ile yaşadım. | Open Subtitles | إلى هذا اليوم ، كان يجب علي ان اعيش مع تلك الحادثه انا ألقيت التصويت المقرر الذي جعل وايت |
Dip not, Reagan'a evet oyu verdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | مهلا، ملاحظة جانبية، وشكرا لكم لياي التصويت على التصويت ريغان. |
Bu yarışmanın tarihinde hiç bir zaman... bu kadar son dakika oyu gelmemişti. | Open Subtitles | لأول مرة في تاريخ البرنامج .تحدث هذه الموجة الهائلة من التصويت المتأخر |
- New York'un oyu 'hayır'! -Kuzey Carolina? - Kuzey Carolina'nın oyu 'evet'. | Open Subtitles | كارولاينا الشمالية" ؟" - كارولاينا الشمالية" تصوت نعم" - |
- New Hampshire? - New Hampshire'ın oyu 'hayır'. | Open Subtitles | نيو هامشير" ؟" - نيو هامشير" تصوت لا" - |
En basit çözüm, her bireyin tek bir oylama yapmasına izin vermek ve en çok oyu alan yeri seçmek olacak. | TED | الحل الأكثر وضوحاً أن يتم السماح لكل فرد بالإدلاء بصوت واحد، ويتم اختيار الموقع الحائز على أعلى نسبة أصوات. |
Peki çoğulluk oyu gerçekten en adil yöntem mi? | TED | إذن، هل تصويت الأكثرية هو الطريقة المنصفة؟ |
Hesaplamalarıma göre, silah lobisinin aşağı yukarı kesinleşmiş 34 oyu var. | Open Subtitles | أنّه من خلال تقديري، فمؤيدي حيازة الاسلحة لديهم 34 صوتًا مضمونين. |
- Frengi temsilcisi, evet oyu kullanıyor. - Bu o kadar basit değil. | Open Subtitles | حسنا، الرجل صاحب الزهرى يصوت بنعم الأمر ليس بهذه السهولة |
Sonra da onlar "suçlu" oyu veriyor ki kimse onlardan şüphelenmesin. | Open Subtitles | ومن ثم يصوتون هم بالإدانة ولا أحد يفهم ما يجري حقاً |
Evet oyu kullandı, işletmelerin bana hizmet etmemeleri için evet dedi. | TED | صوَّت الأب لصالح مشروع القانون، لصالح قانون سيسمح لمؤسسات قطاع الأعمال بعدم خدمتي. |
Mecliste üçte iki oy oranına ulaşmak için 122 kabul oyu gerekli demektir. | Open Subtitles | ما يعني أننا نريد 122 صوتاً موافق لنصل إلى المطلوب وهو ثلثين من المجلس |
Babanı oturduğu koltuğundan atmak için Senatoyu güvensizlik oyu toplamaya zorluyor. | Open Subtitles | إنها تدفع للتصويت "لا ثقة" في مجلس الشيوخ لإجباره على التخلي عن مقعده. |
Ve bu savaşa Evet oyu veren her senatörün kendi çocuklarının da oraya gitmek.. | Open Subtitles | وأريد ابن كل سيناتور صوّت بـ"نعم" لهذه الحرب بأن يسجّل لخدمة عسكرية كاملة! |
Ben onu öldürelim oyu veriyorum | Open Subtitles | نركل هذه القطعة الصغيرة من الزفت خارج السفينة حسنا انا اصوت على ان نقتله |
Ben onlara istediklerini veririm, onlar da bana bolca "evet" oyu. | Open Subtitles | أسدي خدمات أنا أيضاً أصوت كثيراً بالموافقة |
Ama haklısın, temyiz oyu vermeliydim. | Open Subtitles | ولكن، نعم، كان ينبغي أن أصوّت لذلك الشيء اللعين |