ويكيبيديا

    "paralel" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • موازية
        
    • موازٍ
        
    • موازي
        
    • المتوازية
        
    • متوازية
        
    • الموازي
        
    • موازِ
        
    • مواز
        
    • متوازيين
        
    • موازياً
        
    • توازي
        
    • بالتوازي
        
    • المتوازي
        
    • متناظر
        
    • متوازى
        
    Mesela, tezatlıklarla mücadele etmek için, dallanan ve paralel desenler ekliyorlar. TED للتعامل مع التناقضات، على سبيل المثال، يقومون بإضافة أنماط وأنماط موازية.
    Ve yaptığımız şey doğal olmayan seçim ve raslantısal olmayan mutasyonu çalıştığımız bu tamamen paralel evrimsel sistemi oluşturdu. TED فالذي قمنا بفعله اذاً هو خلق نظام تطوري موازٍ نقوم فيه بممارسة الاصطفاء غير الطبيعي و خلق الطفرات غير العشوائية
    Bu aynı fiziksel alan üzerinde varolan paralel alemde bir kasaba olmalı. Open Subtitles لابد أن يكون هنالك سطح موازي متصل موجود بنفس المسافة المكانية كالمدينة
    Şimdi de elimde paralel akım serileri oldu. TED والان يمكنني ان أبدأ الشرح عن الدارات الكهربائية المتوازية و المتتالية
    - Ama bak, bu paralel! - Ben hep öyle dikerim. Open Subtitles ـ لكن هنا انظري انها متوازية ـ انا خيطتها بهذه الطريقة
    Doğrusu sıradan bir okul arkadaşı değil, paralel sınıftan bir çocuktu. Open Subtitles في الواقع لم تكن زميلة مدرسة بل شاب من الفصل الموازي
    İlgisini çektikleri kalabalıktan onları ayıran görünmez bir akvaryumla çevrili, bir paralel zaman küresinde yaşıyorlar. Open Subtitles يعيشون بتيار وقت موازِ حوض سمك غير مرئي يفصلهم عن الجماهير
    "Deli At ve Krema, İki Amerikan Savaşçısı'nın paralel Yaşamları." Open Subtitles كريزي هورس وكستر: إن حياة موازية من اثنين ووريورز الأمريكية.
    Asıl istediğimiz gelişimin sürekli olması mucit ve mühendislerin ve üreticilerinde ve herkesin aynı anda çalışması, fakat bu verimsiz olabilirdi eğer bu paralel ve açık bir süreç olsaydı. TED ما نريده حقا هو أن يحصل هذا الابتكار باستمرار. المخترع والمهندسون والمصنعون والجميع يعملون في نفس الوقت، لكن هذا سيكون عقيما إن كان هذا يحصل في عملية موازية وغير متقاطعة.
    Daha ileri gidelim, bunun binlerce insan dokusu parçasıyla oluşabilecek tek parça paralel bir versiyonunu hayal eden. TED لنمضي قدماً، تخيل نسخة موازية على نطاق واسع لهذا مع الآلاف من قطع الأنسجة البشرية.
    Kayıp bir kediyi bulması istendiğinde ise Kafka'nınki ile paralel giden tehlikeli bir yolculuğa atılır. TED ويُسأل أن يتعقب قطًا مفقودًا، يذهب به إلى طريقٍ خطيرٍ موازٍ لطريق كافكا.
    Omurganın nasıl yere tamamen paralel olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. TED تخيلوا كيف أن أشواك العمود الفقري لها اتجاه موازٍ لسطح الأرض.
    Stajyerlerin her işimi yapmasına izin verip orada otururken, başka paralel bir evrende Open Subtitles بينما جلست وتركت المتدربين يقومون بعملي، تساءلت إن كان ثمة عالم موازٍ
    Niye, KGB sana ateş ederken arabanı paralel park edebilmek için mi? Open Subtitles لماذا ، حتى تتمكن من الوقوف موازي حين يطلق النار عليك ؟
    paralel bir boyut ya da detaylı bir ilüzyon olabilir. Open Subtitles قد يكون هذا بُعد موازي أو ربما مجرد وهم واقعي
    Öncelikle çok sayıda ucuz, hızlı ve paralel bilgisayarlara gerek duyacağız. TED أولًا، سنحتاجُ إلى الكثير من الحواسيب الرخيصة والسريعة المتوازية.
    Bunlar paralel gelen tüm demetleri alır ve bir noktaya odaklarlar. TED تأخذ أشعة الشمس المتوازية وتركزها على نقطة واحدة
    Biz ve onlar, birbirimizin varlığından haberdar olmadan paralel hayatlar yaşıyor olabiliriz. Open Subtitles نحن وهم نعيش في عوالم متوازية كل منا غير مدرك بوجود الآخر
    İlk karımla olan seks hayatım da paralel oyundan ibaretti. Open Subtitles حياتي الجنسية مع زوجتي الأولى كانت كثيرا من اللعب الموازي
    İçinde zeplinlerin olduğu paralel bir dünya, değil mi? Open Subtitles هذه عالم موازِ ولديهم مناطيد ؟
    Bunun yerine, vatandaşların şehir web sitesindeki bilgiye ulaşmak istedikleri asıl şekle uyan benzer bir paralel site yapmaya karar verdiler. TED فبدلًا من ذلك، قرروا بناء موقع مواز متوافق مع رغبة المواطنين أن يتفاعلوا مع المعلومات على موقع مدينة.
    Işık dalgalarını iki paralel kola bölüyor ve sonunda tekrar birleştiriyor. TED فهو يقوم بتقسيم موجات الضوء على طول ذراعين متوازيين وفي النهاية.
    Elbette.12 yaşında sosyal olarak izole olmuş bir dahiydin ve kendine, hayatının berbat gitmediği paralel bir evren yarattın. Open Subtitles أفهمك، كنتَ الطفل الرائع المنعزل اجتماعياً في سن الثانية عشرة واخترعتَ كوناً موازياً حيث لم تكن حياتُكَ فيه مزرية
    Burada bulunan resiflerin çoğu kıyıya paralel uzanır. Open Subtitles وَجدتْ العديد مِنْ الشعاب المرجانية هنا توازي شواطئَ الجزيرةَ.
    Buna paralel olarak, Seymour Papert, 2002'de Maine hükümetinin her çocuğa bir dizüstü sağlanmasının yasalaştırmasını sağladı. TED بالتوازي مع هذا، أقنع سيمور بابرت حاكم ماين بالتشريع لحاسب محمول لكل طفل عام 2002.
    Bilgisayarlardan anlayanlarınız için: sağ yarıküremiz tıpkı bir paralel işlemci gibi çalışırken sol yarıkürenin çalışması ise bir seri işlemciye benzer. TED ولمن هم على دراية بأجهزة الكمبيوتر نصف المخ الأيمن يعمل مثل المعالج المتوازي بينما النصف الأيسر يعمل كمعالج تسلسلي
    Gerçekten mi, paralel evrendeki Bay Mensa, neyle ilgiliymiş bu? Open Subtitles حقا السيد (منسا) في كوكب متناظر ما سبب كل هذا؟
    Muhtemelen gemideki bütün bilgisayarlarla paralel bir şekilde çalışıyor ve aktive olmayı bekliyor. Open Subtitles ..ربما يجرى بشكل متوازى ... بكل سفينة فى الأسطول الآن فقط يتنظر إعادة تنشيطه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد