Dört saatte kapıya teslim. Rezerve et. Güven bana, pişman olmayacaksın. | Open Subtitles | أربعـة سـاعات من باب إلى بـاب احجزه, ثق بـي, لـن تندم |
En ön saflara geçip o kahpe karının oğluma elini sürdüğüne pişman edeceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى مقدمة القطار وسأجعل تلك الساقطة تندم لأنها وضعت يدها على ولدي. |
Dün akşam yaşananların korkutucu olduğunun farkındayım. Bunun için pişman olduğuna da eminim. | Open Subtitles | أعلم أن ما جرى ليلة البارحة كان مرعبًا، وأوقن أنّه نادم على ذلك |
Burada doğdum, burada yaşadım, burada öleceğim, ama pişman değilim. | Open Subtitles | أنا وِلدتُ هنا، عشت هنا، سأموت هنا يدون أي ندم. |
Hastalandığı zaman 6 yıl işimden uzak kaldığım için de pişman değilim, ve hastalığının kötüye gittiği son yıllardan bile pişman değilim. | Open Subtitles | و لم أندم على الست سنوات التى تخليت فيهم عن الإستشارة لكونها مريضة و لم أندم على السنوات الأخيرة عندما إزداد مرضها |
Tatlım, partiye gitmediğin için pişman olduğunu itiraf eder misin? | Open Subtitles | عزيزتى هل يمكنك الاعتراف بأنك نادمة على عدم الذهاب للحفل |
Akşama dek bir damlası bile eksik olursa, seni pişman ederim. | Open Subtitles | لو نقطة واحدة نقصت قبل هذه الظهيرة، سأجعلكِ تندمين عليها .. |
ve lanet bir oyunu kaçırdığım için de pişman değilim. | Open Subtitles | و أنا متأكد إنى لست نادماً على تفويت مباراه ملعونه |
Şaka. Düzgün vücutluyum. Ara beni, pişman olmazsın. | Open Subtitles | لا، لا أمزح، جسدي متناسق فعلاً اتصلي بي، لن تندمي |
Efendim, lütfen, salyangozuma bir fırsat verin, inanın pişman olmayacaksınız. | Open Subtitles | من فضلك,سيدي, أمنح حلزونيّ فرصة وأعدك أنك لنّ تندم أبداً |
O uçak kalkarsa ve sen onunla gitmezsen pişman olacaksın. | Open Subtitles | إن غادرت تلك الطائرة الأرض ولست على متنها، فسوف تندم. |
Bir deyiş vardır, kızgın olduğunda, en iyi konuşmanı yaparsın pişman olacak olsan da | TED | وكما يقول المثل عندما تغضب .. فان سوف تقول اكثر شي سوف تندم عليه طيلة حياتك |
Eğer suçu kabul etmezsen, hakim ve hükümetin iki üyesi seni daha fazla suçlayacaklar pişman olmadığın için. | Open Subtitles | إن لم تعترف بالتهمة القاضية و إثنان من العامه يجلسون بجانبها يسمون بقضاه الناس سيكونوا مهانين عن طريق تصرفك الغير نادم |
Evlendiğimiz için pişman değilsin ya? | Open Subtitles | أنت لست نادم على أننا تزوجنا , أليس كذلك ؟ |
Hakikaten pişman olduğunu anlamışlar ve onu özgür bırakmaya karar vermişler. | Open Subtitles | أنه صادق ، و أنه ندم بالفعل و قرروا إطلاق سراحه |
Burada kaldığım için hiç pişman değilim. Pekçok hayat kurtardım. | Open Subtitles | لا أندم على أنني بقيت، فقد أنقذنا الكثير من الأرواح |
Yaptığımdan pişman olmadığımı söylemiyorum. Canımı yaktı ben de intikamımı aldım. | Open Subtitles | ولا أقول أنني نادمة علي ما فعلته، فقد جرحني، وأنا انتقمتُ. |
Eğer istiyorsan kesebilirsin, ama pişman olursun. | Open Subtitles | إقطعيه, إذا كنت تريدين ذلك ولكنك سوف تندمين على ذلك |
...ne kadar pişman olursan ol, hiçbir şeyi geri getiremezsin. | Open Subtitles | لا يهم مهما تكون نادماً لا يمكنك إعادة أي شيء |
- Gitmesine izin verdiğin için pişman değil misin? | Open Subtitles | ألم تندمي على تركه يرحل؟ لقد إتخذت قراري |
Hem yaşlı hem de değiştiremediğin şeyler için çok pişman olacaksın. | Open Subtitles | ستكونين عجوزاً و مليئة بالندم بشأن الأشياء التي لا تستطيعين تغييرها |
Şimdiye kadar yıllar önce yaptığım o seçim yüzünden asla pişman olmamıştım. | Open Subtitles | لم يسبق لى أن ندمت على شئ طوال تلك السنوات.. إلا الآن |
pişman mısın? Onu buna maruz bıraktığın, öbür yanını gördüğü için? | Open Subtitles | هل تأسف لذلك لتعريضها إلى ذلك وانها رأت ذلك الجانب منك |
3 yıl birlikte olabildik ama bir anından bile pişman değilim. | Open Subtitles | لقد كان معي لفترة ثلاث سنوات , لكني لم اندم للحظة |
Ve ömrüm boyunca pişman olacağım büyük bir hata olabilir. | Open Subtitles | وأعلم بأن هذا سيصبح غلطه كبيره غلطه سأندم عليها طويلاً |
Eğer bana yalan söylersen, çok pişman olursun, anladın mı? | Open Subtitles | لكن ان كذبتَ عليّ فانك ستندم على ذلك طيلة حياتك |
Hiçbir şey. Aslında pişman olacağımız hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | لا شيء , لا شيء في الواقع , لا شيء نأسف عليه |