İkinci testte iki kez oturan kişiler iyi yapamadılar; pratik işe yaramadı. | TED | الأشخاص الذين جلسوا مرتين خلال الاختبار الثاني لم يتحسنوا، ولم يفدهم التدريب. |
Fena değil. pratik yapan hata yapmaz. Bu paslanmanızı önlüyor. | Open Subtitles | ليس سيئاً , التدريب يؤدى للتفوق انه يحميكم من الخمول |
Çünkü her sabah bir saat banyodaki aynada bu soru için pratik yapıyorum. | Open Subtitles | لأني كُنت أتدرب على هذا في المرآة في الحمام. لمدة ساعة كل صباح. |
pratik insanları mükemmelleştirir. Sence de çoğu erkeğin biraz pratiğe ihtiyacı yok mu? | Open Subtitles | الممارسة تجعلك ممتاز ، معظم الرجال يحتاجون للممارسة قليلاً ، أليس كذلك ؟ |
Doktor Karev'le gireceğim gastrik nörostimülatör ameliyatı için pratik yapmak istedim. | Open Subtitles | لم أقم بإنهائها. أردت التدرب من أجل جراحة المحفز العصبي المعدي |
Yani bir kişisel bilgisayar için birkaç milyon pound özel jet almak ile aynı hesaba geliyordu. Çok da pratik sayılmazdı. | TED | إذن فيما يتعلق للحاسوب الشخصي، عدة ملايين من الجنيهات كانت تكفي لشراء طائرة نفاثة خاصة؛ في الحقيقة لم يكن ذلك عمليا. |
- Ama tabii, pratik gerek. - Öyledir herhalde. | Open Subtitles | يجب ان تتدرب عليها كثيرا يمكننى تخيل أننى يمكننى |
Bu noktada, onun sözde barışçıl yanı son derece pratik bir soruya dönüşecekti. | Open Subtitles | في هذه النقطة، مسالمته المجرّدة، إن جاز التعبير، كانت لتصبح سؤالاً عملياً قوياً، |
Bunu yapmak için çok daha fazla eğitime ve sorun çözmede nasıl ilerleyeceğimiz konusunda çok daha fazla pratik yapmalıyız. | TED | نحتاج الى الكثير من التدريب على كيفية عمل ذلك والكثير من الممارسة على كيف يمكن لذلك دعم حل المشكلة |
Çoğu, etkili pratik için kullandığı zamanı, sınırlı olmak üzere günlük pratik vakitlere ayırıyor. | TED | الكثير منهم يقومون بتقسيم وقت التدريب الفعال على عدة جلسات من التدريب يوميًا لفترات محدودة. |
Bu süreçte bireysel sınırlarımızı zorlamak için sahip olduğumuz en iyi yol etkili pratik yapmak, yeni boyutlar kazanmak ve potansiyelimizi yükseltmek. | TED | في الوقت الحالي، يبقى التدريب الفعال أفضل وسيلة لدينا لتجاوز حدودنا الشخصية، تحقيق آفاق جديدة، وتحسين قدراتنا. |
pratik yapmama müsaade et. En kısa zamanda benden kurtulursun. | Open Subtitles | دعني أتدرب, وبهذا سوف تستطيع التخلص مني في وقت أبدر |
Akşam yemeği avına çıkmadan önce biraz pratik yapsam iyi olur değil mi? | Open Subtitles | يجب أن أتدرب على ذلك قبل أن أخرج لتناول العشاء |
Bu pratik de bizim okullarımızda başlamalı. | TED | وينبغي أن تبدأ هذه الممارسة في مدارسنا. |
Ama hafıza kartlarıyla pratik yapmak yerine, uyurken hafızamızı kandırabilecek ilginç bir yöntem olabilir. | TED | ولكن بدلًا من التدرب باستخدام البطاقات التعليمية، قد يكون هناك طريقة أكثر متعة، وهي أن نخترق ذاكرتنا أثناء نومنا. |
10 yıl önce, Dr.Palti keşfini hastalara yönelik pratik bir tedavi haline getirmek için Novocure adlı bir şirket kurdu. | TED | منذ 10 سنوات، أسس د. بولتي شركة تُدعى نوفوكيور ليطوّر اكتشافه ليصبح علاجا عمليا للمرضى. |
pratik yapıp, yoğun trafikte asla denememelisin. | Open Subtitles | أتعتقد أنه أمر سهل؟ عليك أن تتدرب كثيراً وألا تفعل هذا في السير المزدحم |
Kendiniz karar verin. pratik olarak 150.000'de bunu benden çalmış oluyorsunuz. | Open Subtitles | أحكم بنفسك مقابل مائة وخمسون ألف ، أنت تسرقها مني عملياً |
Onlar başarılı bir eğitim ve pratik aracıdır. | TED | فهي يمكن استهلاكها تماماً . بأقل تدريب وممارسة |
Filozofik düşünceyle, akademiyle pratik uygulama, harekete dökme arasında fark var. | Open Subtitles | هناك فرق بين الفكر الفلسفي والتطبيق العملي الاكاديمي اعمل على الحدث |
Öyleyse bu araştırmalara dayanarak, formüllerini ezberledikten ve ölçülerini pratik yaptıktan üç saat sonra uyumaya gitmek en ideal seçim olurdu. | TED | بناء على الدراسات، النوم بعد ثلاث ساعات من حفظ معادلاتك وبعد ساعة من التمرين على موسيقتك، سيكون الأكثر مثالية. |
Elbette bu konuda mükemmel değilim, ama pratik yapmak için çok çabalıyorum. | TED | تقريباً. اذ لست مثالية في عمل ذلك، ولكنني احاول وبكل جهد ممارسة ذلك. |
Korkarım ki sen biraz hayalperestsin. Haydi bu konuda biraz pratik yapalım. | Open Subtitles | أخشى أن تراودك الأحلام لنكن عمليين بشأن هذا الأمر |
pratik olarak yastığım bir bilgisayar. Ee, nasıl başlamak istersin? - Bilmiyorum. | Open Subtitles | إنه وسادتى من الناحية العملية حسناً ، كيف تريد أن نبدأ ؟ |
Her gün pratik yapıyor. Onun da bir hayatı var. | Open Subtitles | أنها تتمرن كل يوم الفتاة لابد أن تكون لها حياة |
Demek ki gücün peşindeydiniz, Bay Wynand ve pratik bir insan olduğunuzu düşünüyordunuz. | Open Subtitles | إذا انت كنت تسعى وراء القوة، سيد ويناند وكنت تعتقد أنك رجل عملى |