"söyleyen" - ترجمة من تركي إلى عربي

• قال
• أخبرك
• يخبرك
• يخبرني
• قالوا
• يدعي
• أخبرنا
• أخبركِ
• تخبرك
• يدّعي
• يخبر
• الذي يقول
• قلتي
• يقل
• يقولها

Bir de şu artık kimseye katlanmak zorunda olmadığını söyleyen adam.
مثل ذلك الشخص الذي قال بأنه لن يتحمل هراء من احد

Kendisine sürekli ne yapacağını söyleyen tüm insanlardan rahatsız olduğunu söyledi.
قال انه متضايق من كل الناس الذين يقولن له مالذي يفعله

Geçen hafta bana avukatların oksijeni boşa tükettiklerini söyleyen garip bir adam vardı.
هناك رجل غريب قال لي الإسبوع الماضي، كل المحامين لايستحقون الهواء الذين يتنفسونه

Kadınlar üzerinde kötü bir etki yarattığını söyleyen oldu mu?
هل سبق وأن أخبرك أحد أنك سيء في إختيار النساء؟

Biliyor musun, senin sorunları var, sana hiç bunu söyleyen oldu mu?
كما تعلمين , لديكِ مسائل وإهتمامات لم يخبرك بها أحد أبداً ؟

Şirkette sorunlar olduğunu söyleyen içeriden bir bilgi aldığını söylemişti.
قال إن لديه معلومة داخلية أن هذه الشركة كانت بمشكلة

Eğer bunu söyleyen her serseriyi içeri tıksaydık götümüze kadar şüpheli dolu olurdu.
سحقاً، إن إعتقلنا كل فردٌ قال ذلك فسينهي بنا المطاف بإعتقال مؤخراتنا كمشتبهين.

Bana hayallerimin peşinde koşmam gerektiğini söyleyen sen değil miydin?
أنت من قال لي أنه يجب علي أن اتَّبِع حلمي

Her zaman biri sormadan oyuncaklarını almaya çalıştığında bir şeyler söyleyen biriydi.
الذي لطالما قال شيءً عندما حاول أحدهم أن يأخذ لعبتك دون الإستئذان.

- Arabasını verdiğini söyleyen bir adam için, sürücüsünden emin olmak ister.
ل الرجل الذي قال انهُ ترك سيارته وهو متأكد انهٌ قادها كثيراَ

Kellemi kutuya koyacağını söyleyen adam sendin. - Değil mi?
أنت الشخص الذي قال أنه سيضع رأسي في صندوق، صحيح؟

Hayatın buradan göründüğü kadar kolay olmadığını bana söyleyen sendin.
أنت من قال الحياة لا تبدوا أبسط مما هي هنا

Dostum daha önce sana yürürken bir penguene benzediğini söyleyen olmuş muydu?
يا رفيقي، هل سبق وأن أخبرك أحد عندما تسير كأنك تشبه البطريق؟

John Ruth, bunu söyleyen ilk kişi olmaktan nefret ediyorum fakat Minnie'nin Tuhafiyesi'nde bulunan hiç kimse Abraham Lincoln ile mektuplaşmadı.
جون روث , أنا أسف أن أخبرك أن أحداً من الموجودين في كوخ ميني للخرداوات كان له مراسلات مع أبرهام لينكون

Sana çok hoş ellerin olduğunu söyleyen oldu mu hayatım?
ألم يخبرك أحد من قبل يا عزيزتي أنّ يداك جميلتان؟

Bana tam da duymak istediğimi söyleyen insanlara genelde güvenmem.
ليس من عادتي الوثوق بمن يخبرني ما أريد سماعه بالضبط

Geçtiğimiz yıllarda, küresel haberleri çoğunlukla yakından takip ettiğini söyleyen Amerikalıların sayısı yüzde 50'nin üzerinde artış gösterdi.
فى السنوات الأخيرة، زادت نسبة الأمريكيين، الذين قالوا أنهم يتابعون أخبار العالم عن كثب بخمسين بالمئة.

Savcılığın, Jolene'i Chad'a tecavüz ederken gördüğünü söyleyen bir tanığı var.
الادعاء قد شاهد عيان أن يدعي أنه رأى جوليني اغتصاب تشاد.

Ve bunu söyleyen doktorlar değildi; beraber kaldığımız köylülerdi.
ولم يكن الأطباء هم من أخبرنا بهذا إنما الفلاحين الذين مكثنا معهم.

Sanırım ben de başka bir kalın kafalıyım sana ne yapman gerektiğini söyleyen.
أعتقد أنني مجرد رجل عنيد آخر أخبركِ بما تفعلين

O zaman senin, sana anlatilan rüyalarin gerçek dünyada neyi temsil ettigini söyleyen çizelge gibi bir seyin olmali.
حسناً, إذن لا بد أن لديك بعض المخططات أو شيء ما هنا تخبرك مالذي يمثله كل حلم في الواقع

Her seferinde bize, bunu yapmadığını söyleyen kişileri getirip duramazlar.
ليس بإمكاننا أن نجلب كلّ من يدّعي ببطلان الدّعوى ضدّه.

Çünkü bakın, DNA yaşayan şeylere ne yapması gerektiğini söyleyen ayrıntılı bir plan gibidir.
لأنه ، كما ترون ، فإن الحمض النووي مثل المخطط الذي يخبر الكائنات الحية ماذا تصنع.

Bu doğruyu söyleyen ve bulundukları yerlerde insanlarla birebir ilgilenilen bir bakım modeli.
إنه نموذج الرعاية الذي يقول الحقيقة ويشارك وجها لوجه ويلتقي بالأشخاص في مكان تواجدهم.

Daha fazla takılmak istediğini söyleyen sendin. Var mısın yok mu?
أسمعي, لقد قلتي بأنك تريدين الخروج هل أنتِ مشتركه أو ماذا؟

Yani demek istediğim, eğer kondom kullanırsak benimle ilişkiye girmen negatif olduğunu söyleyen biriyle ilişkiye girmenden daha güvenli.
و يعني إذا كنا نستخدم واقي ذكري إنه أمن لممارسة الجنس معي مع شخص يقل عن نفسه أنه سلبي

Bunu söyleyen de grup seks yapan... - ...ve sokakta etekle duran bir adam.
يقولها الرجل الذي يستقبل العاهرات و يقف في