Silahımı aldın! Senin sözüne karşılık benim sözüm. Pek değil. | Open Subtitles | . لقد أخذت مسدسي لقد كانت كلمتك ضد كلمتي ليس بالضرورة |
bu benim sözüm hükumetin sözü ya halkına olanlar? | Open Subtitles | حسناً سيدي الرئيس لكم كلمتي بالإضافة إلى كلمة الحكومة |
Güneş mi yaktı yoksa hep bu kadar ateşli misin? Bu benim sözüm. | Open Subtitles | هل لديكِ حروق شمسية أم أنكِ دائما مثيرة ؟ هذه كلماتي |
Benim yüzümden üç masum insan öldü, kendi annem ve babam da dahil, bu yüzden bu sana benim sözüm, kitap, ve sana küçük kahverengi Jewkins ve kendime... içimdeki bu güçte ustalaşacağım, ama bunu kamu yararı için kullanacağım. | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص أبرياء لقوا حتفهم بسبب لي، بما في ذلك والدتي والده، لذلك هذا هو وعدي لكم، كتاب، |
sözüm ona dostum olan birinin aksine ailen zarifçe röportaj yapmayı kabul etti. | Open Subtitles | وعلى خلاف صديقي المزعوم وافق أبويك بلباقة على مقابلتي |
- Kendi gözlerimle görmeliyim. - sözüm yeterince iyi değil mi? | Open Subtitles | ـ أريد أن أراها بعيناى ـ أليست كلمتى تكفي لك ؟ |
Yapayalnızım, konuşacak kimsem, söyleyecek sözüm yok. | Open Subtitles | وحيدةٌ طوال الوقت، لا أحد لأتحدّث معه ولا شيء لأقوله لأي أحد |
Bu ufak kum tanesi benim sözüm, benim nefesim. | Open Subtitles | حبّة الرمل الصغيرة هي كلمتي, وهي أنفاسي. |
Bunun onun sözüne karşı benim sözüm olacağını ve eğer suçlamada bulunursam hiç kimsenin kazanamayacağını söyledi. | Open Subtitles | لأنها سوف تكون كلمتي ضد كلمته ولن ينتصر احد , اذا قدمت تهما ضد الرجل |
- Ben köprüdeyken sözüm kanundur! - Bunu sizin için yaptım. | Open Subtitles | عندما اكون في غرفة القيادة كلمتي هي قانون |
Bir New York'lu olarak sözüm söz, başka kimseyle görüşmeyeceğim. | Open Subtitles | لك كلمتي بصفتي من نيويورك لن أتحدث إلى أي شخص آخر |
Ama departmanın suçlamaları yapmadığını dikkate alınca senin sözüne karşılık benim sözüm olacaktı. | Open Subtitles | ولكن لأن مدير السجن لم يرفع قضية كانت كلمتك ضد كلمتي |
Ama sana sözüm olsun, ben varım. | Open Subtitles | لكن أنا أعطيك كلمتي , هذا كل شيء , انا موافق |
sözüm üzerine, harekete geçmeye karar verdim. | Open Subtitles | قررت أن أتخذ خطوة بناءً على كلماتي الآن |
- Sadece benim sözüm var, anne. Kanıt değil. | Open Subtitles | -عندنا كلماتي , أمي , ليس الإثبات |
sözüm söz. | Open Subtitles | لن أدعها تبعد عن ناظري. لك وعدي. |
Ve sözüm kefaletimdir, değil mi? | Open Subtitles | و وعدي هوَ التزامي |
sözüm ona doktor etrafta gezdirdi beni, kendi oğlunu tanımayan kötü bir anne gibi. | Open Subtitles | هذا الطبيب المزعوم استعرض بي أمام الحي الذي أسكن به وجعل مني كأم معتوهة لا تعرف حتى ابنها |
Sen bana ne vereceksin, kuzeye ordumuzu gönderme kararı çıkartma sözüm karşılığında? | Open Subtitles | ماذا لديكى لتقدميه؟ فى مقابل كلمتى سأساعدك فى أرسال الجيش الى الشمال |
Ama Kadın Çalışma sınıfında... ziyaret edildiğimde soyleyecek son bir sözüm vardı. | Open Subtitles | لكن في النهاية خرجت بشيء لأقوله خلال حصص دراستي النسائية |
Charles ve Rafe barbeküde onlarla yememi istemişlerdi ama ben onlara yapamayacağımı, çünkü sana sözüm olduğunu söyledim. Bu kadar eğlenme. | Open Subtitles | أتعلم أن تشارلز هاميلتون وريف كالفيرت طلباني للشواء لكني أخبرتهما بعدم استطاعتي لأني وعدتك |
Büyük resme odaklanmalısın, mesela kocanın yanında görün ki o sözüm ona metresi yerine seni tercih etsin. | Open Subtitles | يجب أن تركزي على الصورة العامة كأن تجعلي زوجك يتظاهر على الأقل أن يفضلكِ على عشيقته المزعومة |
Sizlere sözüm olsun, bu bugüne kadar en çabuk zaferimiz olacak. | Open Subtitles | أعدكم بأنه سيكون الانتصار الأسرع لنا على الإطلاق |
Olurdu ama röportaj sözüm var. | Open Subtitles | كنتُ لأفعل ذلك، لكني وعدتُ الصحفية بمقابلة |
sözüm yeterince tatmin edici değil mi? | Open Subtitles | أليس وعدى كافياً؟ |
Ve sözüm söz, benim hayvanlarım kimsenin başına sorun açmayacaklar. | Open Subtitles | وأعدك أن حيواناتي الأليفة لن تسبب أي مشكلة على الإطلاق |
Ve hep benim sözüm geçmiştir. | Open Subtitles | وهو متعارف عليه منذو عهدي |
- Zannettiğin kadar sözüm geçmiyor. | Open Subtitles | تأثيري ليس قوياً كما تتخيل |