ويكيبيديا

    "saldırgan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • عدوانية
        
    • عدواني
        
    • المهاجم
        
    • المعتدي
        
    • عنيف
        
    • المجرم
        
    • عدائي
        
    • العدوانية
        
    • عدائية
        
    • عنيفة
        
    • العدواني
        
    • عنيفاً
        
    • مهاجم
        
    • الجانى
        
    • مهاجمين
        
    Ama biz cinayet masasından değiliz. O yüzden biraz daha saldırgan olabiliriz. Open Subtitles ولكن نحن لا القتل، حتى ونحن يمكن أن يكون قليلا أكثر عدوانية.
    Ona veya bir başkasına saldırgan bir davranışta hiç bulunmadılar. Open Subtitles لمْ يُظهروا أيّ سُلوك عدواني تجاهها أو أيّ شخصٍ آخر.
    Belki de saldırgan bize de aynısını yapmadan önce bilincim yerine geldi. Open Subtitles ربما إستعدتُ وعيً قبل أن يتمكن المهاجم من فعل نفس الشئ لنا
    Boynunuzun yaralanma şekline bakarsak eğer... saldırgan gerçekten de zarar vermek istemiş. Open Subtitles فواقع أن المعتدي حاول إصابة عنقك يعني أنه حاول أن يؤذيك بشدة
    Eğer virüs insanı vahşi ve saldırgan yapıyorsa neden Richter ve Campbell kendini öldürdü ? Open Subtitles اذا كانت الدودة تجعل سلوكنا عدواني عنيف لماذا رتشتر و كامبل قتلوا أنفسهم ؟
    saldırgan onlarla işini bitirince suç ortaklarını da gözden çıkarabilir. Open Subtitles المجرم يتخلص من شركائه عادة عندما تنتهي فائدتهم بالنسبة له
    Her gün Amerika'da ve dünya çevresinde insanlar mahkemelerle yüzleşiyor ve burası, bir yabancı için ürkütücü ve genelde onlara karşı saldırgan. TED كل يوم عبر أمريكا وحول العالم، الناس يواجهون محاكمنا، وهي مكان غريب، مستفز وغالباً عدائي تجاههم.
    Aslında McLennen-Forster'ın saldırgan hareketlerde bulunması, onlara karşı kanıt sayılır. Open Subtitles مجرد أن تقوم الشركة بهذه الأعمال العدوانية فهذا دليل ضدهم
    Bu katlanmak zorunda olduğum en düşmanca ve en saldırgan provokasyon. Open Subtitles هذا اكثر فعل عدوانية و عدائية من الاستفزاز قد واجهته قط
    Yani onlar, tüm hapishane nüfusunun en duygusuz ve en saldırgan mahkumlarıydı. TED وذلك يعني أنهم كانوا الأكثر عدوانية وقسوة في القلب من بين نزلاء السجن جميعاً
    Sanırım patronumla olan bir meselede biraz fazla saldırgan davrandım. Open Subtitles اعتقد بأني كنت عدواني قليلاً حول هذا الأمر مع رئيسي
    1998'de, ihtilafın merkezinde olan bir sanat çalışmam oldu. Amerikan bayrağının saldırgan şekilde kullanılması konusunda. TED أنجزت في عام 1989 عملاً فنياً أصبح مثار جدل لاستخدامه العلم الأميركي بشكل عدواني
    Bu, dişinin, avının etrafındaki her noktayı onu baştan çıkartmak için gezdiği ve erkeğin kendini saldırgan sanmasını sağlayan bir teknikti. Open Subtitles فهو أسلوب حيث تقوم الأنثى بالمشى فى دوائر مشددة حول الفريسه لتغرييه للهجوم وبهذا سوف يعتقد أنه هو المهاجم وليس هى
    İki ordunun da aynı anda taarruz etmesi gerekiyor yoksa saldırgan yenilir. Open Subtitles والآن كلا الجيشين مضطرين للمهاجمة في نفس الوقت وإلا فسيُهزم المهاجم الوحيد
    Neyse ki, sevgili liderimiz i yarasız ortaya çıktı, ama aşağılık saldırgan büyük. Open Subtitles لحسن الحظ، قائدتنا الحبيبة خرجت بدون أي خدش لكن المعتدي الخسيس لازال طليقا
    Büyük ihtimalle saldırgan yeni kurbanını bulmak için bu markete gelecek. Open Subtitles هناك احتمال كبير جداً أن المعتدي المطلوب سوف يتردد عليه للبحث عن ضحيته التالية
    Yani bizim versiyonumuzda kurt saldırgan, çünkü pençesinde bir diken var. Open Subtitles إذاً في نسختنا نحن، الذئب عنيف لوجود شوكة في كفه
    Yabancı saldırgan kaçtı ve genç bir kadını ve bebeğini tutsak olarak aldı. Open Subtitles المجرم الأجنبي فر آخذاً معه امرأة وطفل كرهائن
    Teal'c'i mahkum tutuyorlar. İdam etmek istiyorlar. Ben buna saldırgan derim. Open Subtitles سجنوا تيلك ويخططون لاعدامه اني اسمي ذلك عدائي
    Şey, Üstad Skywalker ve ben sürekli saldırgan görüşmeler dediğimiz şeye mecbur kalıyoruz. Open Subtitles حسنا , سيدي سكاي وكر واوقفت ما نسميه المفاوضات العدوانية فى كل الاوقات
    Görünüşe göre, 50 yaş üzeri birçok insan daha iyi hissediyor, daha az stresli, daha az saldırgan, daha az endişeli. TED لقد تبين ان الناس فوق عمر ال50 سنة يشعرون افضل . و اقل توتراً واقل عدائية و قلق
    Sayın yargıç, Charlotte Dalrymple kesinlikle değişken, agresif ve saldırgan hâller sergiliyor. Open Subtitles سيدي القاضي، يبدو أن شارلوت داورنبل تعاني من توترٍ وعدائية، ومشاعرٍ عنيفة
    2013'te, bu saldırgan evden çıkarmayı belgelemek için kameramı da alarak bir helikopter kiraladım. TED في عام 2013، استأجرت طائرة هيلكوبتر ومعي الكاميرا لتوثيق السلب العدواني للملكية
    Job Gregson ne hırsız, ne de saldırgan. O bir kaçak avcı. Open Subtitles جوب غريغسون ليس لصاً أو عنيفاً لكنه صائد غيرشرعي
    Kablolu ağa ve kablosuz ağa saldırgan bağlanıyor. TED هم بالأساس ألصقوا مهاجم على الشبكة السلكية وعلى الشبكة اللاسلكية.
    - saldırgan aracın bu tarafına hiç geçmemiş. Open Subtitles الجانى لم يأتى مطلقا لهذا الجانب من السيارة
    Ayrıca, beyni saran damarlardaki tahribata bakılırsa, en azından dört saldırgan çok sayıda darbede bulunmuş. Open Subtitles بالأضافة للكدمات الاخرى أفترض أنه على الاقل أربع مهاجمين ألقوا عددا كبيرا من الضربات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد