İstediğim sanatı yapabilmek için sadece farklı bir yaklaşıma ihtiyacım vardı. | TED | فقط على أن أجد نهجاً مختلفاً لكي أصنع الفن الذي أردته. |
Adım Ursus Wehrli, bugün sizlere "sanatı Toparlamak" adlı projemden bahsetmek istiyorum. | TED | اسمي أورسوس فيرلي، وأود أن أتحدث إليكم اليوم عن مشروعي، ترتيب الفن |
Bir dağ tapınağında sır gibi sakladığınız bu savaş sanatı nedir? | Open Subtitles | ما هو ذلك الفن القتالي الذي تبقونه سراً في معبد الجبل؟ |
Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Onun saldırı yeteneği Manyetik Ninja sanatı ve Yanıltıcı Demir Kumu Tekniğinin karışımı. | Open Subtitles | إن نمط قتاله يجمع بين فنون الننجا المغناطيسية و الرمل الحديدي في تقنياته |
Hattatlık ve Kılıç sanatı'nın ikiside kişinin gücüne ve ruhuna bağlıdır | Open Subtitles | كلا فنّ الخطّ و المبارزة يعتمدان على قوّة و روح واحدة |
Fakat, geometrik işaretler dediğimiz soyut şekiller beni sanatı araştırmaya çeken şey oldu. | TED | ولكن بالنسبة لي، كانت هذه الأشكال التجريدية، ما نسميها أشكال هندسية، السبب في دراستي الفنّ. |
Yeni girişimim olan, Marilyn Monrobot ile, teknolojiyi yaratmak için sanatı kullanıyorum. | TED | مع مشروعي الجديد ، مارلين مونروبوت ، أود أن استخدام الفن لاستحداث التكنولوجيا. |
Bunlar bir tasarımcı ve yapay zekâ araştırmacısı olarak sanatı, çalışmalarımı desteklemek için nasıl kullandığıma dair birkaç örnek. | TED | لذلك هذه بعض الأمثلة عن كيف استخدم الفن لتغذية عملي كمصمم وباحث في الذكاء الاصطناعي. |
Bir yapay zekâ araştırma sürecine sanatı getirmenin tam da bunu yapmanın iyi bir yolu olduğunu hissediyorum. | TED | ولدي شعور بأن إحضار الفن لعملية بحث الذكاء الاصطناعي هي طريقة لفعل ذلك بالضبط. |
Son üç yıldır Güney Bronx'lu bir inşaat müteahhidi ile çalışıyorum düşük gelirli ve ekonomik bütçeli binalara sanat çalışmaları yapabilmek, sanatı ön plana çıkarmak, hayata katmak için. | TED | وعملت على ذلك منذ 3 سنوات مع مطور من جنوب برونكس لنقل الفن إلى الحياة وتقليل تكاليف المباني والمنازل |
Kendimizi hayal kırıklığına uğratmamızın nedeni dinlerin sanatı ele alma biçimini iyi gözlemlemiyoruz. | TED | والسبب في ترك انفسنا نحبط اننا لا ندرس بصورة كافية كيف تتعامل الاديان مع الفن |
Yıllarımı sanat için harcadıktan sonra, sanat okulunu bıraktım ve ardından da sanatı. | TED | و بعد أن قضيت حياتي برغبة كبيرة لتعلم الفن تركت مدرسة الفنون و من ثم تركت الفن بشكل كامل |
Ama bunun imitasyon hayat sanatı olduğunu biliyoruz ve bu doğaya dönüşüyor, bir sonraki hayvan, üç milyon yıl öncen gelişti. | TED | لكننا نعرف أن الفن محاكاة للحياة, وقد تبين أنه حيوان من الطبيعة، قبل ثلاثة ملايين سنة، تطور الحيوان التالي |
Molly, New York Times sanatı anlamadan eleştiriler yapan aptal bir gazete. | Open Subtitles | النيويورك تايمز ناقد محبط لديه بثور في مؤخرته أخفق في كلية الفنون. |
Bu kavga değil, bu performans sanatı. | TED | وهذا ليس عراكا.. بل هو ممارسة أحد الفنون. |
Ama aralarında kendilerini ifşa etmeyen birçok dövüş sanatı ustası vardı. | Open Subtitles | ولكن ضمنهم يوجد العديد من محترفي فنون القتال والذين يبقون متخفيّن |
Yanılsamaydılar; makine mühendisliği ve sihirbazlık sanatı aldatıcılığının incelikli bir bileşimiydiler. | TED | لقد كانوا خيالًا، مزيج ذكي من الهندسة الميكانيكية والخداع الناتج من فنون السحر. |
Hat sanatı ve Kılıç aynı prensipleri paylaşırlar | Open Subtitles | فنّ الخطّ و المبارزة يتقاسمان نفس الأساسيّات |
Sanatçının da neredeyse sanatı kadar güzel olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حسناً، قال بأنّ الفنّ تقريباً يشبه بجماله جمال الفنان |
Oyunculuk sanatı denen şey, benim özellikle saygı duyduğum birşey değil. | Open Subtitles | ما يسمى فن التمثيل ليس واحدا الذي منه أصبحت عالي الشأن. |
Bazen bana nasıl online olarak sergilediğim ya da galerilerde sunduğum bir sanatı seçtiğim soruluyor. | TED | يسألني الناس كثيرا عن كيفية اختياري للأعمال الفنية التي أعرضها على الإنترنت أو في صالات العرض. |
Bence bu insanların sanatı değerlendirmeleri arasındaki farkı açıklar. | TED | واعتقد ان هذه الفكرة توضح الفرق في مذاق الناس فيما يتعلق بالفن |
Onların sanatı her şeyde işlemeyen bir şey olduğunu görmekti. | Open Subtitles | إنهم لهم فناً خاصاً للعثور على أى شىء لا علاقة له بالعمل |
Kafa karıştırma sanatı. Yetenekli bir yazar olabilir. | Open Subtitles | هذا هو فنها العبث بالعقول إنه ما يفعله الكاتب عندما يعبث بالعقول |
Bu gençler, dans, resim ve diğer amatör aktivitelerimizi yaptığımız yerde çalışmaya başladılar ve müzik sanatı için büyük özveri gösterdiler. | Open Subtitles | هؤلاء الأولاد سيعرضون الحب الإستثنائى ، لفن الموسيقى وزاد عملنا ثراءً ، مشاهد الهواة |
Hayata geçirmek için hikâye anlatımı ile sanatı kullanırız. | TED | ونعتمد سرد القصص والفن لنبعث فيها الحياة. |
Bugün, etkisi müzik, şiir, moda ve filmlerde etrafımızda dolanıyor ve sanatı; şok etme, ilham verme ve içimize işleme gücünü koruyor. | TED | والآن، يظهر تأثيره حولنا في الموسيقى والشعر والموضة والسينما ولا يزال فنه قادرًا على صدمتنا وإلهامنا وجذبنا إليه. |
Yani, plan buydu. Bunları daha fazla sanat eseri yapmak için sonsuza dek tekrar tekrar kullanmak ve toplumu çevre sanatı yapımına dahil etmek. | TED | وهذه هي الخطة لاستعمالها وإعادة استعمالها بلا نهاية لصنع أعمال فنية أكثر وضم المجتمع لصناعة الفن البيئي |
Bir Görüntü sanatı olarak sinema, realitenin kendisini anlatır. | Open Subtitles | السينما كفن مظهري تخبرنا شيئاً ما عن الواقع نفسه |