Ailesi evlerinden atıldı, ve sosyal sistem çocuklarını ellerinden almakla tehdit ediyordu. | TED | وتم طرد عائلته من شقتهم وكان نظام الرعاية الاجتماعية يهدد بأخذ اطفاله |
Peki ben "sosyal yanımıza dokunuyor" derken ne söylemek istiyorum? | TED | لكن ماذا اعني عندما اقول تضغط على ازرارنا الاجتماعية ؟ |
sosyal arama motorundan kastım arkadaşlarını nasıl seçtiğin, onları nasıl bulduğun. | TED | ما الذي أقصده بمحرك البحث الاجتماعي هو كيف تجد وتختار أصدقائك |
Bir de karıncalar oynarken, sosyal düzeni ve sosyal dinamikleri öğrenirler. | TED | لكنه حين يلعب، فإنه يتعلم النظام الاجتماعي ، و حركية الأشياء. |
Tate Fildes'den bu sosyal açıdan önemi olan tabloyu yapmasını istedi. | TED | وقد طلب تايت من فيلدز بأن يرسم لوحة ذات أهمية اجتماعية. |
Kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyordu. | TED | و أعتبرت النساء فى نفس قوة الرجال الإقتصادية و الإجتماعية و الجنسية |
Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. | TED | لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية |
Dış görünüşleri inanılmaz derecede farklıydı -- ki tüm sosyal hayvanlarda bu böyledir. | TED | ان مظهرهم يتمايز على طول المراحل العمرية وهذا ما يحدث في الكائنات الاجتماعية |
Bu yüzden, bugün sosyal medya gölgesinde genç insanlar hakkında konuşmak istiyorum. | TED | لذا اليوم أريد أن أتحدث عن الشباب من خلال وسائل الاعلام الاجتماعية. |
Ve ben artık bu şeylere sosyal ağ da diyemiyorum. | TED | لذا لا أستطيع تسمية هذه الأشياء بالشبكات الاجتماعية بعد الآن. |
Bu konuların içine daha derin daldıkça daha iyi anlamaya başlıyoruz ki işletmeler, sosyal problemleri çözünce kâr sağlıyorlar. | TED | كلما خضنا أكثر في هذه القضايا كلما بدأنا نفهم أنه في الواقع أرباح الأعمال من الحلول من المشاكل الاجتماعية |
Kendi mevcut sosyal ve profesyonel çevrenizin ötesinde muhtemel buluşma havuzunuzu genişletiyor. | TED | إذ توسع خياراتك من المواعدات المحتملة أبعد من الدوائر الاجتماعية والمهنية لديك. |
Diyelim ki sosyal medya kullanmak profesyonel başarımın merkezi değil. | TED | ربما استخدام وسائل التواصل الاجتماعي غير مرتبط بصميم نجاحي المهني. |
Yarasaların sosyal karmaşıklığını anlamak açıklamak için sadece bu yetiyor. | TED | هذا كل ما في الأمر لتفسير التعقيد الاجتماعي لهذه الخفافيش. |
Bazılarınız bunu duymuş olabilir, çünkü sosyal medyada bu Hasini etkisi olarak biliniyor. | TED | ربما سمع بعضكم هذا، لأن معظم وسائل التواصل الاجتماعي تعرّف ذلك كتأثير حسيني. |
Benim ölçütlerime göre bu çok da önemli bir dizayn değil, ama sosyal açıdan oynadığı rol çok önemli. | TED | مقياسي لهذا كونها شيء مهم في الصميم هو ليس كيف تبدو لكن حقيقة أنها تؤدي مهام اجتماعية هامة جداً |
Güven artık kendi cemiyetinize, kendi sosyal ağınıza bağlanmakla ilgili. | TED | الأمر الآن يدور حول تواصل مجتمعكم والتواصل مع شبكتكم الإجتماعية |
sosyal haber sitesi olarak adlandırılan bir site. Bu şu anlama geliyor popüler ön sayfalar web'de en eğlenceli şeyler. | TED | هذا ما يمكنكم تسميته موقع أخبار إجتماعية. في الأساس كل ذلك يعني أنها صفحة بداية ديموقراطية لأفضل الأشياء على الويب. |
Olay ekonomik mi, sosyal mı , yoksa kültürel miydi? | Open Subtitles | هل هو كان لسبب إقتصادي ، إجتماعي أم كان ثقافي؟ |
Bunlardan biri çevremizdeki hayvanların olağanüstü sosyal karmaşıklığıdır ve bugün size hayvanların karmaşıklıkları hakkında birkaç şey anlatmak istiyorum. | TED | و أحدها هو التعقيد الإجتماعي المذهل للحيوانات من حولنا، و اليوم أريد أن أخبركم ببعض القصص عن التعقيد الحيوانات. |
Şimdi, karmaşık bir sosyal sistem planlaması yapmak zor bir iştir ve size bir hikaye anlatmama izin verin. | TED | نعلم جميعا أن تخطيط أي نظام اجتماعي معقد هو من الصعوبة بمكان واسمحوا لي ان أسرد لكم القصة التالية. |
Şüpheli ve kız kardeşi 1995 yılında sosyal hizmetler tarafından buraya getirilmiş. | Open Subtitles | المشتبه به وأخته تم وضعهم هنا عن طريق خدمات المجتمع عام 1995 |
Birinin sosyal Hizmetler'i ve Çocuk ve Aile Hizmetleri'ni araması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب على احدكم الأتصال بقسم الخدمات الأجتماعية وتبليغ قسم مجهولوا الهوية |
Hep yabani takılırsın biliyorum ama bu gece biraz sosyal ol, | Open Subtitles | انا اعرف انك مشهور بالتواجد منعزلا ولكن كن هذه الليله اجتماعيا |
Kismet'e öğretmenin amacı, sosyal anlamda zeki bir makine yaratmaktı. | Open Subtitles | الغرض من صنع كزميت هو محاولة صنع آلة ذكية اجتماعياً |
Yani, muhtemelen zengin, başarılı ve sosyal açıdan acemi erkekleri kandırmakta ustalaşmıştır. | Open Subtitles | أعني على الأرجح أنها متخصصة بإغواء الرجال الأثرياء و الناجحين الخجولين إجتماعياً |
Cyrus eşyaları bulmak gibi eşsiz bir yeteneğe sahiptir, ama sosyal becerileri eksik. | Open Subtitles | سايرس لديه مهاره رائعه في العثور على الاشياء و لكن يفتقد للمهاره الاجتماعيه |
Bilirsiniz, benim alanımda mimarinin sosyal ilişkileri ilerletmek için her şeyi yapıp yapamayacağı hakkında bir tartışma söz konusu. | TED | كما تعلمون، في مجالي، هناك مناظرة حول إن كانت هندسة العمارة قادرة على فعل أي شيء لتحسين العلاقات الإجتماعيّة. |