| Leningrad kahramanı, Hitler'in süs k öpeği, saygın bir subay. | Open Subtitles | بطل في ليننجراد ، حيوان أليف لهتلر و ضابط ملحوظ |
| Nasıl ikinci subay olmayı başardığın inanılmaz hikâyesini bana anlatman gerek. | Open Subtitles | لابُد أن تُخبرني بالقصة المُدهشة لتمكنك من أن تُصبح ضابط ثاني |
| Bu subay üniformasıyla ve elindeki evraklarla... oraya kuşku çekmeden gidebilir... ve ordudan kaçış hikayesi yayılmadan uzaklaşmış olurdu. | Open Subtitles | بوجود الزي العسكري لهذا الضابط والأوراق يجب أن تسمح له بالسفر بدون أي شك ويبقى متقدماً على أخبار هروبة |
| O subay adayının kızıma tecavüz ettiğini kabul ederseniz, bu iş biter. | Open Subtitles | أعترف الأن أن هذا الضابط البحري إغتصب إبنتي و سوف ينته الأمر |
| Ama sonra gizlice subay Orduevi'ne gidip, subaylarla takılmaya başladı. | Open Subtitles | ثم بدأت في الذهاب إلى نادي الضباط تتسكع مع الضباط |
| Belki. Ama o saç kesimiyle, Yedek subay Hazırlık Eğitim Teşkilatı öğrencisini geçemezsin. | Open Subtitles | ربما مع تسريحة مثل تسريحتك قد لا تنجح في برنامج تدريب ضباط الاحتياط |
| Ancak kararım genç bir subay tarafından sorgulanacak da değil. | Open Subtitles | ولكني لن أقبل أن يطعن ضابط أقل رتبة في قراري |
| Oda arkadaşın Yeden subay Eğitim Gücü'nde ve ondan korkuyorsun. | Open Subtitles | وزميلك في السكن ضابط احتياط في الجيش وأنت تخاف منه |
| Fransız ordusundaki bir başka yüksek rütbeli subay ve diğer birçok insan gibi o da Dreyfus'u suçlu sandı. | TED | وهو ضابط عالي الرتبة أيضًا في الجيش الفرنسي، ومثل الكثير من الأشخاص، افترض أن درايفوس كان مذنبًا. |
| Ama bir subay olarak yöneticilik kapasiteniz vardır herhalde. insanları yönetmek ve morallerini yüksek tutmak zorundaydınız, öyle değil mi? | Open Subtitles | ـ لا و لكن بما أنك كنت ضابط فقد كنت تقوم بمهام تنفيذية كنت تأمر الجنود,و مسئول عن الأخلاقيات؟ |
| subay Mantel hakkında ellerindeki tüm dosyaları ve raporları al. | Open Subtitles | أحصل على كل مالديهم عن الضابط مانتال الملفات و التقارير |
| Bana cevap yazan o subay, onlarla beraber birkaç ders alabileceğimi söyleyen. | TED | هذا هو الضابط الذي بعث رسالة في البريد الإلكتروني، قائلًا أعتقدُ أنه بإمكانك أخذ عدة فصول معنا. |
| Bir adam da yüz adam da aynı işe yarar. Saldırıdan sorumlu bir subay en mantıklı kişi olur. | Open Subtitles | الإختيار المنطقي هو الضابط المسؤل عن الهجوم |
| Esir alınan üst düzey bir Amerikalı subay sizinle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | الضابط الأمريكي الكبير الذي تم أسره يطلب الإذن للتحدث معك |
| Bir grup ihtiraslı hizipçi, onursuz subay beni öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | عصبة صغيرة من الضباط الطموحين عديمو الإستقامة تآمروا ليتخلصوا مني |
| Gemideki 2 yılın sonunda, bir subay psikolojik çöküntüye girdi. | Open Subtitles | منذ ثلاثة سنوات وأثناء ورديتهم أصيب أحد الضباط بإحباط نفسى |
| Artık askeri öğrenci olduğun için subay salonunda içebilirsin biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعلم أنه يمكنك الشرب فى قاعة الضباط بما أنك طالب عسكرى الآن |
| Artık maaşlar eşit ama hiç yüksek rütbeli zenci subay yok. | Open Subtitles | أصبحت رواتبنا متساوية الآن لكن لم يتم تعيين ضباط من الزنوج |
| Sen subay olabilecek biri değilsin. Beceremeyecek kadar aptalsın, kafan bu işlere basmıyor! | Open Subtitles | انت لا تريد ان تكون ضابطا انت مجرد صبى يسيل المخاط من انفه |
| Ben artık bir subay değilim, general, ama erkek sözü veririm. | Open Subtitles | أنا لم أعد ضابطاً ، يا جنرال و لكننى أعدك كرجل |
| Kadın subay olduğun için kendine ait odan var değil mi? | Open Subtitles | كونك الضابطة الأنثى الوحيدة هل كان لديكِ غرفة خاصة بكِ؟ |
| Eminim bunu da göz önünde bulundururlar, değil mi subay David? | Open Subtitles | أنا متأكد أن هذا سيوضع في إعتبارهم أليس كذلك ضابطه (دافيد)؟ |
| subay olamadığın ve hayatını adadığın halde bu boktan daire ve lanet bir madalyadan başka bir şey elde edemediğin için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنظرى , أنا أسفة للغاية أنكِ لم تصبحى ضابطة وكل ما لديك بالحياة هذه الشقة عديمة القيمة وذلك الوسام اللعين على الحائط |
| Hadi teğmen. Amerikalı bir subay olarak Almanların, düşündüğü umurunda değil. | Open Subtitles | هيا أيها الملازم، كضابط أمريكي لن تهتم أبدا في الرأي الألماني |
| Özel Ajan McGee, subay David, NCIS. | Open Subtitles | العميل الخاص (ماغي) و الضابطه (دافيد), مركز التحقيقات البحري |
| Sarhoş ve önemsiz bir subay olarak bu değerli komutanı aldatmaktansa aşağılanmayı tercih ederim. | Open Subtitles | افضل ان التمس من الناس تحقيري .. على خديعة مثل هذا القائد العظيم بان يستعيد ظابط مغفل , سكير قليل الاحتراس |
| Gerisayımı başlatmak için iki subay gerekiyor. | Open Subtitles | إنها تحتاج الى ضابطين ليبدأوا تشغيل العد التنازلى |
| Aslına bakılırsa bir Kurmay subay Ludendorff'a bu operasyonun amacının ne olduğunu sormaya cesaret etti. | Open Subtitles | في الحقيقة حدثت مشكلة للضابط الركن "الذي تجاسر وسأل "لودندورف ما الهدف التى تسعى لتحقيقة العملية ؟ |
| O zaman, benim için bir subay eşi, olmamayı öğrenmek kolay olmalı... | Open Subtitles | لذا لم يكن الأمر صعبا بالنسبة لي أن أدرك بألا أكون زوجة رجل بالجيش |