ويكيبيديا

    "teşvik" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • على
        
    • حافز
        
    • تشجيع
        
    • الحافز
        
    • نشجع
        
    • أشجع
        
    • حوافز
        
    • دافع
        
    • التحريض
        
    • لتشجيع
        
    • تحفيز
        
    • كحافز
        
    • شجعني
        
    • تشجيعه
        
    • بتشجيع
        
    Öğrenciler sağlıkla ilgili bir soruna çözüm ararken toplumla içiçe olmaya teşvik edildi. TED يُشجّع الطلاب على الانخراط في المجتمعات عندما يبحثون عن حلول للمشاكل المتعلّقة بالصحّة.
    İzin verin, sizleri, özellikle de siz gençleri, seçtiğiniz bu yolda, gidebildiğiniz kadar ileri gitmeniz konusunda teşvik ederek başlayayım. TED لذا دعوني أبدا بحثكم و خصوصا على الجانب الشاب منكم على هذا الطريق الذي اخترتم لتذهبوا إلى أبعد ما يمكن
    Yani evet ama belki bir teşvik alırsam bu hafta... Open Subtitles نعم ، حسناً ربما لو حصلت على حافز هذا الأسبوع
    Okullar, öğrencilerin çok dar bir başarı spektrumunda neler yapabileceklerini bulmaları için teşvik ediliyorlar. TED يتم تشجيع المدارس على اكتشاف ما يمكن للأطفال القيام به في نطاق ضيق جداً من الانجازات.
    Bu, Amerikadaki siyahların sadece ruhani sorunlarını değil tüm sıkıntılarını çözmelerini teşvik edecek bir yoldur. Open Subtitles ، ليس فقط روحيا ً .. و لكن ذلك سيعطينا الحافز على حل مشكلتنا هنا فى الموطن
    Tamam ama, insanları gerçek kürk almaya teşvik etmek istemeyiz, değil mi? Open Subtitles أجل، لكننا لا نريد أن نشجع الناس على شراء فرو حقيقى، صح؟
    Çocukları kendi zamirlerini düşünmeye ve diğerlerine de zamirlerini sormaya teşvik ediyorum. TED أشجع الأطفال على التفكير في ضمائرهم وأن يسألوا الآخرين عن ضمائرهم هم.
    Kararlıyım. Derin sevgiden başka hiçbir şey beni izdivaca teşvik edemez. Open Subtitles أنا مصرة على أن أعمق مشاعر الحب هى التى ستدفعنى للزواج
    Richard, mercan resifleri yok olmadan bizi bilim için belgesel çekmeye teşvik etti. Open Subtitles ريتشارد أصر فقط على توثّيق الشقوق المرجانية في فلم للعلم قبل أن يختفوا
    Olaya,geniş açıdan bakarsan bu ilişkiyi aslında teşvik bile etmelisin. Open Subtitles في الواقع،إذا رايت الصورة أكبر أنت تشجع على هذه العلاقة
    Aileme göre, sıcak havalar daima insanı ahlaksızlığa teşvik ederdi. Open Subtitles لطالما قال أبواي أن الطقس الحار يشجع على رذائل الأخلاق
    Eğer insanların AIDS'ten sakınmaları için onları teşvik eden yeterince sebep yoksa --hastalık hakkındaki herşeyi bilseler bile-- davranışlarını değiştirmeyebilirler. TED فإذا لم يكن لدى الناس حافز لتجنب الإيدز حتى و إن كانوا على علم بكل مايخص هذا المرض فقد يظل سلوكهم كما هو
    Yani, sizin için daha az rekabet var ve iletişime geçmeniz için daha teşvik edici. TED هذا يعني أنه هناك منافسة أقل وهو حافز إضافي لك لتتواصل معهم.
    insanları dünyanın atmosferinden karbonu atacak bir yok için teşvik etmeliyiz. TED نحن فى حاجة أن نحاول تشجيع الناس أن يأتوا بطريقة لسحب الكربون من الغلاف الجوي للأرض.
    Bu görüş çerçevesinde düşünmeye ve araştırma yapmaya teşvik etmeli ve bunu uygulamalıyız. TED نحتاج إلى تشجيع التفكير والبحث حول هذا المفهوم، وتنفيذه.
    Babamın ölümüyle hayatımda meydana gelen değişim beni Kongre adaylığı için yarışmaya teşvik etti. Open Subtitles بعد الحدث الجلي عن وفاة والدي كان هذا الحافز لي كي أرشح نفسي لمجلس الشيوخ
    bunu insanlara göstererek davranışlarında bir değişiklik teşvik edebiliriz. TED فاذا أستطعنا أن نجعل الناس يرون هذا ، فأننا نستطيع أن نشجع على بعض التغييرات السلوكية.
    Bir başka teşvik paketi hakkında konuşmanın ortasındayız. TED نحن في خضم الحديث عن مجموعة حوافز أخرى.
    Beni sürekli teşvik etmesi çok motive edici bir şey sürekli beni destekliyor ve daha iyisini yapabileceğime inanıyor. Open Subtitles هذا دافع إضافي أن يقوم بتحفيزي طوال الوقت ويشجعني دائمًا ويؤمن أنّه بمقدوري دائمًا أن أقدم ما هو أفضل
    Görev yerini terk etmek, koşuşturmaya teşvik etmek, kemirgenleri tehlikeye atmak... Open Subtitles ترك واجبكِ، التحريض على الفوضى تعريض حياة القوراض للخطر بشكل متهور
    gençleri hatırlarsınız belki. Amerikalı Müslümanları ayaklanmaya ve şiddete teşvik ediyorlardı, TED إنهم الذين حاولوا أن يرسلوا المفجر الانتحاري إلى هنا، و كانوا يستخدمون الانترنت لتشجيع العنف بين المسلمين الأمريكان
    Sinerji oluşturmak, teşvik etmek, konuşturmak. - Ben buraya birlikte içmeye geldim dostum. Open Subtitles تآزر ، تحفيز ، التحدث أنا هنا ، يا صاحبي للشرب خارج المنطقة
    Aramaya devam etmeye teşvik etmek için bir ödül açıklayalım. Open Subtitles أنظر، لنعلن عن مكافأة بالخارج كحافز لجعلهم يستمرون في البحث
    Bana inanan ve kitaplarımın bir film adaptasyonunu yapmak, yazmak, yönetmek ve prodüktörlüğünü yapmak konusunda beni teşvik eden tek insandı. TED هو الشخص الذي آمن بي و شجعني لتبني كتبي و تحويلها لأفلام, وكتابة وإخراج وإنتاج الفلم بنفسي
    Kendi kendine yapmazsa, kibarca teşvik ederiz. Open Subtitles و إن لم يقم بذلك من تلقاء نفسه فسيتحتم علينا تشجيعه بشكل لطيف
    Bu kez öncü iki kuş diğerlerini uçmaya teşvik ediyor. Open Subtitles هذه المرة ، الطيور الرئيسيين يقومون بتشجيع الآخرين الى الهواء.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد