Maaşları iyiydi, ama onlarınki zor ve çoğunlukla tehlikeli bir yerde hâlâ izole edilmiş ve zor bir hayat. | TED | كانوا يتلقون رواتب جيدة، و لكن بالنسبة لهم فهي حياة عزلة صعبة داخل عنصر خطير و شاق على الأغلب. |
Çünkü bu hikaye yetişkinler için çok tehlikeli bir şey ifade edebilir. | Open Subtitles | لأنه يمكن أن يعني أن شيء ما قد كبر شيء خطير جدا |
Sadece tifüsün gettoya kapatılamayacak ve insanları bir afet gibi yok edecek kadar tehlikeli bir hastalık olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن التيفوئيد مرض خطير ويحصد الناس مثل الطاعون ولا يمكن منعه من الانتشار خارج الحي اليهودي |
Almanlar Paris'e yaklasirken 1. ve 2. ordulari arasinda tehlikeli bir bosluk olustu. | Open Subtitles | مع اقتراب الألمان من باريس تبينت ثغرة خطيرة بين الجيشين الأول والثاني الألمانيين |
tehlikeli bir şekilde kilo değişimi için bir kaç opsiyon mevcut. | Open Subtitles | نيك ..هناك خيارات كثيرة متوفرة لتقليل الوزن لأشخاص مثلك بشكل خطير |
Kendinizi bu şekilde teşhir etmek, uçabilseniz dahi tehlikeli bir iştir. | Open Subtitles | إنه عمل خطير أن تكشف نفسك هكذا حتى لو يمكنك الطيران. |
Ne kadar tehlikeli bir geri zekalı olsanda artık beraber yaşayabiliriz. | Open Subtitles | الآن يمكننا العيش معك مجدداً على الرغم من أنك متخلف خطير |
Bu kadar tehlikeli bir şey varken, güvenlik söz konusu olamaz. | Open Subtitles | , أنظر , بوجود شئ خطير هكذا لا يوجد شئ آمن |
Çalışıyordum, ama annem çok tehlikeli bir iş olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسناً كنت أفعل ذلك ولكن أمي قالت أن هذا خطير |
Büyük borç içinde olduğundan haberdarım. Bir erkek için tehlikeli bir durum. | Open Subtitles | أدري أنك مُحمل بدين كبير، ولهو مكان خطير ليجد المرء نفسه فيه.. |
Bak, tehlikeli bir adamı tutukladın altını kurtardın, yozlaşmış bir savcıyı işinden aldın. | Open Subtitles | لقد ألقيت القبض على تاجر مسروقات خطير إسترجعت الذهب و أطحت بمدعي فاسد |
Dedektif, burada olmamalısınız. Başınıza bir şey gelebilir. - Burası tehlikeli bir mahalle. | Open Subtitles | أيّتها المُحققة، لا يحري بكِ التواجد هُنا، فقد تتعرّضين للأذى، فهذا حيّ خطير. |
Çünkü aradığımız şeyi bulursak o zaman burası tehlikeli bir yer demektir. | Open Subtitles | لأنه إذا وجدنا ما نبحث عنه فهذا يعني أن هذا المكان خطير |
İçinizden birinin tehlikeli bir madde tarafından enfekte olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بكل تأكيد أن واحداً منكم تلوث بمادة خطيرة |
Kıyafetin altından dolu bir silahla oynamak oldukça tehlikeli bir alışkanlık. | Open Subtitles | إنها عادة خطيرة أن تحمّل سلاح صغير بذخيرة في جيب عباءة |
Manchester'ın başka bir tarafında faaliyet gösteren çok tehlikeli bir suç çetesinin üyesi. | Open Subtitles | إنّه عضو بعصابة خطيرة .. التي تمارس نشاطها في الجانب الآخر من مانشستر |
Gündelik hayatına renk katmak istiyorsan yeni ve tehlikeli bir uğraş bulabilirsin. | Open Subtitles | حسنا بولي إذا أردتي أن تزعزعي روتينك قيلاً.. لم لا .. تجربين شيئاً خطيراً ؟ |
Gerçekten çok tehlikeli bir görevdi, tehlikede olan 1000 hayat vardı. | Open Subtitles | صحيح أنها كانت مهمة خطرة ولكن ألف روح كانت معرضة للهلاك |
Bunu tehlikeli bir durum olarak görmek sana ne getirecek? | Open Subtitles | ما الذي يتطلبه الأمر كي تدركي خطورة هذا الموقف ؟ |
Böyle tehlikeli bir silah bulunduran herkesi... sorgulayamaya hakkımız var. | Open Subtitles | و لنا كل الحق فى مساءلة رجل يخفى سلاحا خطيرا |
tehlikeli bir durum olduğunda FBI'ın uluslararası müdahale ekibi devreye sokuluyor. | Open Subtitles | أذا ما لاح أي خطر فأن فريق الاستجابة الدولية لمكتب التحقيقات الفدرالي يتولى المهمة |
Açıkça, böyle tehlikeli bir şekilde gösteriş yapmak, erkeğin çiftleşme riskini değerli kılıyor. | Open Subtitles | من الواضح أن الزيجات الإضافية التي يحظى بها الذكر من العرض بهذا النمط الخطير تستحق المجازفة. |
Ama klübene uzun bir yol var en azından böyle tehlikeli bir bilgiyi gönüllü olarak açıklamaya gerek olmadığını ona söyleyebilirsin. | Open Subtitles | لكنها مسافه طويله حتى تصل لكوخك لذا يمكنك على الاقل ان تشرح له لماذا انه ليس من الضروري الادلاء بعلومات خطيره |
Şimdi beyler, dünyanın artık tehlikeli bir yer olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | والآن يا سادتي، نحن نعلم أن العالم أصبح مكاناً خطراً. |
Köpeğinin uyutulması gerekti çünkü tehlikeli bir hayvandı. | Open Subtitles | كلبك ذاك تحتم القضاء عليه لأنه كان خطرًا |
O kadar tehlikeli bir görev ki eski mürettebatımın hepsi öldü. | Open Subtitles | إنها مهمة في غاية الخطورة و تسببت في قتل طاقمي الأخير |
Neden geminize bu kadar tehlikeli bir madde ile güç sağlıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تستخدم هذه المادة الخطيرة في سفينتكم ؟ |
Ama on gündür babanın casusları İşçiler Şehrini tehlikeli bir hale getirdi. | Open Subtitles | و لكن منذ عشرة أيام و وحشية أبوك جعلت مدينة العمّال غير آمنة |
Zamanla tek yapmanız gereken onu bir hücrede tutmak olacak, çünkü o aranızda kalmak için çok tehlikeli bir düşman. | Open Subtitles | -بعد فتره قصيره, لن يكون لديكم خيار الا ان تحبسوه بعيدا. -لأنه سيكون عدو اخطر بكثير من ان تتركونه بينكم. |