Sizlere daha da başka ortamlar göstermek için vaktim var mı bilmiyorum. | TED | أنا لست متأكدًا إذا ما كان لدي وقت لأوضح لكم بيئات أخرى |
- Üzünüm Doktor bunu sizinle mantıklı bir biçimde tartışacak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف يا دكتور، و لكن ليس لدي وقت لأناقش هذا بالمنطق |
Hayatım boyunca hep çok çalıştım, hiç tatile vaktim olmadı. | Open Subtitles | لقد كنت دائماً أعمل كثيراً, لم يكن عندي وقت للعطلات |
Köyde çalışarak geçen iki haftanın sonunda dönme vaktim gelmişti. | TED | وبعد أسبوعين من العمل في تلك القرية، .حان الوقت للعودة |
Düşünmeye daha fazla vaktim olsaydı, daha değişik hareket edebilirdim. | Open Subtitles | ربما لوكان لدي المزيد من الوقت للتفكير لفضلت شيء آخر |
Şeytani güçlerle savaşacak vaktim olacak yine de, tamam mı? | Open Subtitles | سيكون لديّ الوقت لأقاتل قوات الشرّ ، حسنا ً ؟ |
Lütfen beni olay yerinden birine bağlar mısınız, fazla vaktim yok. | Open Subtitles | من فضلك هل تستطيعن تحويلى لإحد من المسئولين فليس لدى وقت |
Bunun için pek vaktim yok aslında. Şu anda bir ofis partisi var. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لهذا في الحقيقة نحن نحاول أن يكون لدينا حفلة مكتبية |
Eve koşarak gitmek zorundayız. Bacak kaslarımı esnetecek vaktim bile yok. | Open Subtitles | سنضطر للركض، لا يوجد حتى وقت لأمدد عضلات فخذي الرباعية الرؤوس |
Saat geç oldu kusura bakmayın ama bir buluşma ayarlayacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أنا آسفة على طريقة حضوري، لكن لم يكن لدي وقت لإعلامك بقومي. |
Affedersiniz, gevezelik için vaktim yok. Bu adam burada mı? | Open Subtitles | المعذرة لا يوجد وقت للترهات أيقيم هذا الرجل هنا ؟ |
Hayatımda bir bebeğe vaktim yok, Jimmy. Sadece bir defalık. | Open Subtitles | لا يوجد عندي وقت في حياتي من اجل طفلة ياجيمي |
Bakın, birkaç saat sonra şehirden ayrılacağım o yüzden çok az vaktim var. | Open Subtitles | اسمعي , انا في طريقي لخارج البلدة وقد ظننت , لدي وقت قصير |
İşin aslında çok fazla vaktim olmadı daha dersleri ve saatlerini gözden geçirmeye. | Open Subtitles | لم يكــن لدي الوقت لمراجعــة لم يكــن لدي الوقت لمراجعــة الجداول والأقسام .. |
Hodgkin hastalığımın biraz gerilediğini söylediler, sanırım biraz daha vaktim olacak. | Open Subtitles | أخبرونى أن السرطان قد يمر بمرحلة سكون لذا لدى بعض الوقت |
Sana her zaman vaktim var. Ama şu an değil. | Open Subtitles | أنا دائما لدى الوقت فى الاستماع اليك لكن ليس الان |
Ama kesinlikle buna değer çünkü insanları yeniden güldürme vaktim geldi. | Open Subtitles | لكنها تستحق هذا, لأنه حان الوقت لي لأجعل الناس يضحكون مجدداً |
Matematikten çaktığım için budala gibi hissetmek istemiyorum çünkü hiç öğrenecek vaktim olmuyordu! | Open Subtitles | أريد التوقف عن الشعور بالحمقاء لرسوبي في الرياضيات لأنه ليس لدي الوقت لأتعلمه. |
Sadece, buradan çıkıp öbür işe gitmeden önce vaktim kalıyor. | Open Subtitles | لدى فترة كبيرة من الوقت بين عملى الأول والعمل الآخر |
Hayır, harcayacak vaktim yok 24 saat sonra çocukların yanına döneceğim. | Open Subtitles | لن أضيع وقتي علي العودة للأولاد خلال أربع و عشرون ساعة |
- Evlenmek için vaktim olmadı. - Vakti daralan birine benzemiyorsun. | Open Subtitles | لم أجد وقتاً لكى أتزوج انت لا تبدو مشغولا لهذه الدرجه |
Özür dilemem gereken çok şey var ama fazla vaktim yok. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأعذار ولكن لا يوجد وقتُ كافي، لذا بداية، |
Paçavraları çıkaracak vaktim yok. Belki işe yaramaz, o yüzden... Git. | Open Subtitles | لا أملك وقتًا لخلع هذا القماش، لذا اذهبي تحسبًا لفشل محاولتي. |
Neyse ki buradasın. Nasıl olduğuna bakmaya geldim ama vaktim dar. | Open Subtitles | لقد اتيت لارى كيف حالك ولكني لا املك الا وقتا قليلا |
Daha sohbet etmek isterdim ama vaktim yok. | Open Subtitles | أؤد أن أتحدث أكثر ولكنى وقتى قصير |
Size hiç dosya verilmediği için çok fazla boş vaktim var. | Open Subtitles | ،ليس هنالكَ قضايا مخصصة لَكِ .لذا عِنْدي الكثير مِنْ الوقتِ الفارغ |
Teşekkürler, evlat bu adamlarla uğraşacak vaktim yoktu | Open Subtitles | عزيزتي. أنه فقط ليس لدي الوقتُ للتَعَامُل مع أولئك الرجالِ الآن. |
Bakmaya vaktim olmuyordu. Kısayken daha kolay oluyor. | Open Subtitles | ليس لدي وقتَ للإهتمام بشعري، أن يكون أقصرّ أسهل. |
Bu da Karen ve Russell'ı idare edecek vaktim olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | الذي يَعني بأنه ليس لدي وَقّت لأواجه كارين وروسل. |
Al, gitmeden önce, bir fahişeyle yatacak vaktim var mı sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن لدي متسعاً من الوقت لمعاشرة امرأة قبل أن أذهب؟ |
Özür dilerim. İkram edebileceğim başka birşey yok. Alışverişe çıkmaya vaktim olmadı. | Open Subtitles | آسفة لأنه ليس لديّ ما أقدمه غيره لم يتسن لي الذهاب للتسوق |
Morrie meselesini Jimmy'yle tartışmak için akşama kadar vaktim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف بأن ليس أمامي سوى ساعة أو ساعتين لأقنع جيمي بالعدول عن قتل موري |