Ama açıklamadığı bir şey vardı neden entropi en başta düşüktü? | TED | ما لم يشرحه هو لماذا كانت الإنتروبيا منخفضة أصلاً في البدء. |
O yaz bir süredir hasta olan bir hemşiremiz vardı. | TED | في ذلك الصيف كانت لدينا ممرضة كانت مريضة منذ فترة. |
Dışişleri bakanıyken, benden başka sadece 13 kadın dışişleri bakanı vardı. | TED | عندما كنت وزيرة الخارجية كان هناك فحسب 13 انثى كوزيرات خارجية |
Bağlı olduğu ve bilgi paylaştığı başka bir arkadaşı mı vardı? | TED | هل كان لديها صديق آخر كانت وفية له وشاركت معلوماتها معه؟ |
Sanırım iki tane başarılı şirketin vardı ve sonra radyoları dönüştürmek için uyduları nasıl kullanabileceğimize ilişkin problemi ele almıştın. | TED | أظن أنك كان لديك شركتان ناجحتان وعندئذ شرعت في العمل على قضية كيفية استخدام الأقمار الصناعية لإحداث ثورة في الإذاعة |
Domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı. | TED | كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم. |
Bir ara "yaşam atılımı" diye bir şey sayesinde yaşadığımızı sananlar vardı; ki biz böyle bir şey olmadığını biliyoruz. | TED | حسناً, أنت تعلم الناس كانت تعتقد أنه كان هناك قوة حياة للعيش. نحن الآن نعلم بأن هذا غير صحيح مطلقاً. |
Sekiz yaşında bir kız, 10 yaşında bir kız vardı. | TED | كانت هناك بنت ذات ثمان سنوات وأخرى ذات عشر سنوات. |
Eskiden çayırlar, ormanlar, çayır çukurları, ördek alanları ve her türden şey vardı. | TED | كانت اليابسة عبارة عن براري وغابات ومستنقعات ومناطق للبط البري وكل أنواع الكائنات. |
Uzun süreliğine vekalet edecektim ve kabul etmiştim, ama bir problem vardı. | TED | طُلب مني تعويضه لفترة طويلة، ووافقت على ذلك، لكن كانت هناك مشكلة. |
Ben küçükken, çeşitli koleksiyonlarım vardı sopalar, taşlar, çakıl taşları ve deniz kabukları. | TED | عندما كنت طفلا، كان عندي مجموعات مشكّلة مختلفة من عصي وأحجار وحصي وأصداف. |
Resmin neye benzeyeceğine dair kesin bir görüşüm vardı ve arkadaşımı boyarken bu görüşe sadık kalmaya özen gösterdim. | TED | كان لي رؤية محددة جداً على ما سيبدوعليه، و عندما كنت أرسمه، حرصت على أن أتابع ذلك عن كثب. |
Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |
Ve okuyan siyah, beyaz ve başka öğrencilerimiz de vardı. | TED | وبالتالي كان لدينا طلاب سود وبيض وآخرون بدأوا بارتياد الجامعة. |
O zaman işler farklıydı. İşe başladığında altı yardımcın vardı. | Open Subtitles | الوضع كان مختلفاً وقتها كان لديك ستة رجال أساسين كبداية |
Ve bence onda hiç işe yaramayacak bir sürü şey vardı. | TED | و كان لديهم الكثير من الأشياء ليست ذات أهمية في اعتقادي |
Hizmet etmek bir onurdu. Her zaman çok iyi rol modellerim vardı. | TED | وأعتبر هذه الخدمة امتيازًا، ولكن كان لديّ دائمًا أفضل قدوتين يحتذى بدورهما. |
Ama en önemlisi, devasa bir sur duvarı kalıntıları vardı, muhtemelen Priam ve Hector'un Yunanların yaklaşmasını izlediği duvardı. | TED | والأمر المهم أنه يوجد بقايا جدارٍ حصني ضخم ربما يكون هو نفسه الذي شاهد منه بريام وهيكتور قدوم اليونانيين. |
Herkes onun sandalyesine doğru koştu, çığlıklar atılıyordu, bağrışmalar vardı, dosyalar dalgalanıyordu. | TED | أسرع الكل نحو كراسيهم، كان هنالك ضجيج، كان هنالك صراخ، تلويح بالملفات. |
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
Hayır. Hiç kimsede olmayan gözde bir uygulamamız mı vardı? | TED | هل كان لدينا تطبيقات قاتلة ليست موجودة لدى الآخرون؟ لا. |
Çok fazla ağlayan insan vardı, beni gördüğüne sevinen insanlar. | TED | لقد كان هناك الكثير من البكاء وهم كانوا سعداء لرؤيتي. |
RG: O zamanlar çok farklı bir web sitemiz vardı. | TED | روفوس جريسكوم : لقد كنا حينها .. ندير موقعاً آخر |
Yalnızca geriye doğru yaslandı ve kaderini kabullenen bir bakışı vardı. | TED | هو ببساطة رجع للخلف و كانت له نظرة قبول علي وجهة |
Yaşıtlarımın hepsinin büyük aileleri vardı, ben tek çocuk olarak büyüdüm. | Open Subtitles | الجميع يملك عائلات كبيره سيدتي ماعدا انا , فأنا طفل وحيد |