| Halkımızın şerefli ve huzurla yaşayacağı yeni bir dünya inşa etmelisin. | Open Subtitles | يجب عليكِ بناء واحد جديد أين سيعيش فيه قومنا بكرامة وبسلام. |
| Görsel zeka araştırmalarımda, durmaksızın Leo'yu ve içinde yaşayacağı geleceği düşünüyorum. | TED | أثناء بحثي عن الذكاء البصري كنت أفكر في ليو باستمرار وعن عالم المستقبل الذي سيعيش فيه |
| Dr. Nathan büyük babanın ne kadar ne kadar daha yaşayacağı konusunda emin değil. | Open Subtitles | نعم دكتور نيثن لا يعلم تماماً كم سيعيش جدك |
| Çünkü artık yaşayacağı bir şey kalmadığını düşünmüş. | Open Subtitles | لأنه لم يعد هناك شيء مُتبقّي ليعيش من أجله |
| Burası bir savaş kahramanın yaşayacağı bir yer değil. | Open Subtitles | هذه ليست بطريقة ليعيش بها بطل حرب |
| Yaptığımız işlerin seçimlerimizin çoçuklarımızın ve onların çocuklarının yaşayacağı bir gelecek yaratacağına inanıyorum. | Open Subtitles | اعتقد ان الانجازات التي حصلنا عليها الاختيارات التي صنعناها سيخلق ذلك المستقبل الذي سيعيش فيه ابنائنا و ابنائكم |
| Görevimizi yaparsak, ancak o zaman çocuklarımızın da yaşayacağı yer olur. | Open Subtitles | وإذا أدينا عملُنا .هنا حيث سيعيش أولادنا |
| Görevimizi yaparsak, ancak o zaman çocuklarımızın da yaşayacağı yer olur. | Open Subtitles | وإذا أدينا عملُنا .هنا حيث سيعيش أولادنا |
| Bay Page'den ileride yaşayacağı koşulları görmesi için uzanmasını istediğim kayıt altına alınsın. | Open Subtitles | ارغب ان يذكر بالسجل انني اطلب من السيد بايج ان يستلقي طوعا لكي يرى الظروف التي سيعيش بها |
| Bahis kimin kazanacağı yönündeydi, kimin daha çok yaşayacağı üzerine değil. | Open Subtitles | وليس من سيعيش لفترة أطول ان كان غير قادر على الاستمرار جسديا |
| Sosyetenin kuralları ve adetleri üzerine ders göreceği, bir Beyefendi'nin hayatını yaşayacağı, ...kısacası büyük umutların genç delikanlısı olarak yaşayacağı yere gidecek. | Open Subtitles | حيث سيُعلم طرق آداب المجتمع حيث سيعيش حياة الرجل النبيل حيث وبمدة قصيرة |
| Ve bu da çocuklarınızın yaşayacağı dünya. | TED | وهذا هو العالم الذي سيعيش فيه ابنائكم |
| İşte. Burada görevlinin kesinlikle yaşayacağı yazıyor. | Open Subtitles | هنا يقول أن الحارس سيعيش بالتأكيد |
| Oğlun olma utancıyla yaşayacağı için buna ihtiyacı olacak. | Open Subtitles | سيحتاجه إنْ كان سيعيش في عار كونه ابنك |
| Hastanın yaşayacağı anlamına mı geliyor efendim? | Open Subtitles | هل يعني ذلك أن المريض سيعيش , يا سيدي ؟ |
| CA: Yani burada senin düşüncen, umudunun bir parçası, Bina'nın bu versiyonunun veya ileride daha üst bir versiyonunun sonsuza kadar yaşayacağı mı? | TED | (كريس):وهل ما تعتقده هنا -او ما تأمله هنا- ان هذه النسخة من بينا ستعيش للابد او ان تحديثاََ مستقبليا منها سيعيش للابد ؟ |
| Çünkü önünde yaşayacağı çok şey var. | Open Subtitles | لأن لديه الكثير ليعيش من أجله |
| Çünkü önünde yaşayacağı çok şey var. | Open Subtitles | لأن لديه الكثير ليعيش من أجله |