Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Eğer ABD içinde bir uçak yolculuğu yapacak olsaydınız, bu irtifalarda uçuyor olacaktınız. | TED | فإذا ذهبت في رحلة جوية عبر الولايات المتحدة, ستكون طائرا على تلك الإرتفاعات. |
Bütün tevazuumla kolejin bu yolculuğu finanse etmesi için yalvarıyorum. | Open Subtitles | بكل تواضع ، اسأل مجلس الكلية تمويل مثل هذه الرحلة. |
Altı saatlik uçak yolculuğu. Yarım günde git, yarım günde dön. | Open Subtitles | الرحلة تستغرق اربع ساعات نصف يوم هناك ونصف يوم عندما تعود |
Ben de geçidi kullanarak zaman yolculuğu yapmayı planladığından bahsettiğini hatırlamıyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أذكر انك ذكرت خطتك السفر عبر الزمن باستخدام المدخل |
Aracınızı taradık ve hiperuzay yolculuğu kapasitesinde olduğunu tespit ettik. | Open Subtitles | لقد فحصنا سفينتكم ووجدنا أنها تستطيع السفر عبر الفضاء الفائق |
Kırılganlığımızı kabullenirken yardımcı olmanıza ve bizler, kafadan kalbe giden bu uzun yolculuğu sürdürürken, sabırlı olmanıza ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى مساعدتكن للاحتفال بضعفنا وتحولن بالصبر معنا ونحن نجعلُ هذه رحلة طويلة جدًا جدًا من رؤوسنا إلى قلوبنا. |
Kendi arabamız, eski MG, varken yaptığımız ilk yolculuğu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تذكر أول رحلة لنا معاً حين كانت لنا سيارتنا الخاصة ؟ |
Onların yolculuğu yeni başlıyor ama bu adanınki sona yaklaşıyor. | Open Subtitles | رحلتهم فقط تبدأ لكن رحلة هذه الجزيرة تقترب من نهايتها |
Sonra her şeyini satıp deniz yolculuğu işi için yat filosu almış. | Open Subtitles | ثم جمع ماله و ذهب في رحلة عمل إشترى أسطول مملوء باليخوت |
Biraz önce 3 saatlik araba yolculuğu yaptık ve tek kelime etmedik. | Open Subtitles | لقد كنا في رحلة عودة لمدة 3 ساعات ولم نقل اي كلمة |
Bay Avery, beni bağışlayın lütfen ama bu yolculuğu yapmaya hazır değilsiniz. | Open Subtitles | سيد أفيري اعذرني، من فضلك انت غير مستعد للذهاب في هذه الرحلة |
Bu gemi yolculuğu çocuklarımızın bize evlilik yıl dönümü hediyesiydi. | Open Subtitles | هذه الرحلة كانت .. هدية من أبناءنا في ذكرى زواجنا. |
Tanrım, en iyisi bu yolculuğu iptal etmektir belki de. | Open Subtitles | يا الهى, ربما على ان اقوم بألغاء هذه الرحلة بالكامل |
Eurostar örneğimi biliyorsunuz. Paris ve Londra arasındaki yolculuğu 40 dakika kısaltabilmek için altı milyon pound harcandı. | TED | تعلمون مثالي الخاص باليوروستار تم انفاق ستة ملايين جنيه لتقليل وقت الرحلة بين باريس ولندن بحوالي ٤٠ دقيقة |
Zaman yolculuğu, uzaylılar ve diğer pembe yalanları bir kenara atarsak, | Open Subtitles | و أنا أستثني أيضاً السفر عبر الزمن و الفضائيين بالمادة الوردية |
Zaman yolculuğu filmlerinde sık sık muazzam bir enerjiye aç bir makine kullanılır. | Open Subtitles | أفلام السفر عبر الزمن عادةً ما تعرض لذلك ، آلة ضخمه متعطشة للطاقة |
Sadece bir saniyeliğine geldim ama zaman yolculuğu seminerine katıldım. | Open Subtitles | لدي ثانية واحدة فقط لكنني ذهبت لمحاضرة السفر عبر الزمن |
Gençliğinde, Beagle Deniz yolculuğu sırasında bile Darwin hala dünyanın ve dünyadaki her şeyin tanrı tarafından yaratıldığına inanıyordu. | Open Subtitles | وهو شاب، خلال رحلته على متن سفينة البيغل.. كان داروين لايزال مؤمنا بأن الله خلق العالم بكل ما فيه. |
Cinsiyet Değişimine İzin Verildi 18 Yaşındaki Scherer'in, Kadınlıktan Erkekliğe Olan yolculuğu Başladı | Open Subtitles | في الثامنة عشرة، شيرير ستبدأ رحلتها من امرأة لتصبح رجلاً. |
Otobüs yolculuğu iyi gelecektir. | Open Subtitles | شعور ايجابي. ركوب الباص يجعلك تشعر بتحسن. |
-PO denizyollarına gitmiştim. Afrika yolculuğu hakkında bilgi almak için. | Open Subtitles | ذهبت الى مكتب الرحلات بالبواخر لأستعلم عن الرحلات الى أفريقيا |
Dünya bilim adamları hâlâ Einstein'ın zaman yolculuğu teorilerini tartışıyorlar. | Open Subtitles | علماء العالم ما زالوا يناقشون نظريات إنيشتاين للسفر عبر الزمن |
Bu filmde zaman yolculuğu falan yok. | Open Subtitles | لن يكون هناك اي سفر عبر الزمن في الفيلم. |
Eve dönüş yolculuğu hazırlıklarınızda size bir yardımım olabilirse... | Open Subtitles | حسنا، إن كا بمقدوري أن أقدم لكم أي عون في تحضيركم لرحلة الإياب |
Birkaç kez birlikte yolculuk edeceğiz Çinli herifler seni tanıyınca da, yolculuğu tek başına yapacaksın. | Open Subtitles | سوف نقوم بالرحلة عدت مرات معا و عندما يعرفك الرجال الصينيين سوف تقوم بالرحلة لوحدك |
Anlatılacak en büyük hikaye biz insanların ortak yolculuğu. | TED | وأعظم قصة رويت هي قصة رحلتنا البشرية المشتركة. |
Bir kare deniz yolculuğu fotoğrafı alalım ve sonra açılmaya hazırsınız ev halkı. | Open Subtitles | لنأخذ صوره جماعيه فقط ونتمى رحله سعيده ومن ثم الان نحن مستعدون ياشباب |
Ama Profesör, siz kendiniz de zaman yolculuğu yaptınız. | Open Subtitles | لكن، أيها البرفيسور أنت سافرت عبر الزمن بنفسك |
Çıktığımız uzun bir yolculuğu, yolculuk sırasında yanımızdaki sevdiklerimizi kaybettiklerimizi bizi bekleyenleri hatırlatırlar. | Open Subtitles | تذكّرنا برحلة طويلة قمنا بها الأحباء الذين سافروا معنا الذين فقدناهم بعد الغياب |