Dünyamız değişiyor. Şu anda farklı bir dünyada yaşıyoruz ve bir zamanlar kişisel olan sorunlar şimdilerde hepimiz için dünya çapında sorunlar oldu. | TED | إن عالمنا يتغير. نعيش في عالم مختلف الآن، و ما كان مرة مشاكل فردية هي الآن في الحقيقة مشاكل عالمية بالنسبة لنا جميعاً. |
Bir zamanlar cansız bir nesne, tekerlekli sandalyedeki çocuğun akılsız hayaleti olarak görüldüm. | TED | في مرة كان ينظر لي ككائن جماد شبح أبله لصبي في كرسي متحرك. |
Bir zamanlar... ...sadece krallar leopar kürkü giyerdi. Fakat şimdi geleneksel şifacılar ve büyücüler... ...seramoniler ve ritüeller sırasında giyiyorlar. | TED | انه يقوم بهذا طيلة الوقت .. انه يسلخ جلد الفهود .. ويقدم ذلك للملوك وعبر الاحتفالات والطقوس الدينية والسحرة والمشعوذين |
O zamanlar, 15 yıl önce, canlı bir beynin içine bakma ve yaşam süresi içerisindeki gelişimini takip etme imkanına sahip değildik. | TED | وفي ذلك الوقت ، أي قبل 15 عاماً، لم يكن لدينا القدرة على النظر داخل دماغ إنسان حيّ ومتابعة التطور خلال حياته. |
O zamanlar bir milyonu aşkın Kuzey Koreli açlıktan öldü, ve 2003'te, ben 13 yaşımdayken, babamda açlıktan ölen insanlardan biri oldu. | TED | أكثر من مليون كوري شمالي ماتوا جوعاً في ذلك الوقت وفي عام ٢٠٠٣، عندما كان عمري ١٣ سنة أصبح والدي واحداً منهم |
RG: O zamanlar çok farklı bir web sitemiz vardı. | TED | روفوس جريسكوم : لقد كنا حينها .. ندير موقعاً آخر |
Nitekim o zamanlar küçük bir şirketti ve fazla kazanmıyordu. | Open Subtitles | التي كانت وقتها شركة صغيرة ولم تكن تبلي بشكلٍ حسن. |
Bu kişiler bir zamanlar üniversite harcımı ödeyebilmek için şarkıcı garsonluk yaptığımı umursamadılar. | TED | هؤلاء الناس لا يمانعون أني ذات مرة عملت كنادلة لكي أدفع رسوم جامعتي. |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Bir zamanlar Roma Sezarları asildi. Bu asil kan sizde bir zehire dönüşmüş. | Open Subtitles | ذات مرة كان قياصرة روما نبلاء لكن فيك تحول الدم النبيل الى سم |
Kendisinin bir zamanlar McFarland'ın annesi tarafından reddedildiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | أتعلم انه ذات مرة تم رفضه من والدة ماكفرلاند ؟ |
O zamanlar dünyadaki en uzun bitkiler 60 cm'den daha kısaydılar. | TED | أطول نباتات في ذلك الوقت على الأرض كانت أقل من قدمين |
O zamanlar üniversitedeydim. Ve bir partide bir ressamla tanıştım. | Open Subtitles | كنت في الجامعة بذلك الوقت و التقيت بفنان خلال حفلة |
O zamanlar korsanlığın altın zamanlarıydı, Teach gibi korsanlar uzak denizleri korkuya boğuyorlardı. | TED | وكان ذلك العصر الذهبي للقرصنة، عندما كان يرهب القراصنة كأمثال تيتش أعالي البحار. |
Ben çok gençken ve otobüs beklediğim zamanlar, otobüs benden 10 metre uzakta durduğunda şoförün ırkçı olduğundan emin oluyordum. | TED | عندما كنت صغيرة في السن وأنتظر الحافلة في المحطة ويتوقف بعيدًا عني بـ10 أمتار، كنت متأكدة من أن السائق عنصريًا. |
Dişim ağrıyordu bir zamanlar, hatırladın mı? Dişçi verdi. Hayır hatırlamadım. | Open Subtitles | إنها وصفة من طبيب الأسنان، عندما اوجعني ذلك السن كثيرا، أتذكر؟ |
Bu sekiz sene öncesiydi, o zamanlar bazı insanlar daha fazla cumhuriyetçiydi. | TED | كان هذا قبل ثمانية أعوام مضت، بعض الأشخاص كان أكثرهم جمهوريين حينها. |
Ortağım geri dönmemi istedi. O zamanlar acemiydim. Ben de kabul ettim. | Open Subtitles | أخبرنى شريكى أن أخرج مسدسى، وقتها كنت متدرب, أفعل ما يقال لي |
Bir zamanlar ormandaki klübede bana evlenme teklif ettiğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أَتذكّرُ مرّة في الحصنِ بَنينَا في الغابةِ. طَلبَ مِنْني زَواجه. |
Oldukça hoş ve hızla yayılmaya başladı, bio çeşitliliği bir zamanlar çok zengin olan Kuzeybatı Akdeniz'de aşırı büyümeye başladı. | TED | هي جميلة جدا ولديها بداية سريعة لتنمو سريعا في ما مضى غنية جدا التنوع الحي في شمال غربي البحر المتوسط |
Çocuklar babanızla gerçekten zorlu zamanlar geçiyoruz ve sonunun nasıl olacağını bilmiyorum. | Open Subtitles | يا أطفال ، أنا وأباكم نمر بوقت عصيب جداً حالياً لا أعرف ما قد سيحصل |
Fakat, o zamanlar Cuyahoga Nehri'nin kirlilik yüzünden alev aldığını, | TED | لكنك تعلم بأن نهر الكايجو كان عليه خصام مره اخرى. |
Herkesin ikonu, ama aynı zamanda İtalyan Rönesans tabloları küratörü olan birinin kafasındaki imge, ki o zamanlar işim oydu. | TED | كانت أيقونة بالنسبة للجميع، بل أيضا بمثابة الوصي على لوحات عصر النهضة الإيطالية، وهو المنصب الذي كنت أشغله حين ذاك. |
- O zamanlar kereste işi için buradaydın. Her şeyi biliyorum ben. | Open Subtitles | أجوشي، أنت كنت هنا آنذاك من أجل الأخشاب أنا أعرف كلّ شيء |
Bir zamanlar, Uzaklardaki Krallık'ta kral ve kraliçe güzel bir kız bebeğe kavuştu. | Open Subtitles | في قديم الزمان في مملكة بعيدة جداً جداً الملك والملكة رزقوا بطفلة جميلة |
Kolay değil, çünkü müşterilerimiz, tanımı itibariyle, diplomatik olarak zor zamanlar geçiriyorlar. | TED | انها ليست وظيفة سهلة .. لان عملائنا .. يواجهون اوقات عصيبة دبلوماسياً |
Bir zamanlar, bana 2-3 paket kıyafet teslim edilirdi, iki günde bir. | TED | ذات مرة، كان يصلني مجموعتين أو ثلاثة من الملابس يوماً بعد يوم. |
Ev kadınlarının dört gözle bekledikleri zamanlar vardır gün içinde... | Open Subtitles | ،هنالك وقتاً ما في اليوم تتطلع له جميع ربات البيوت |