Başka sebeplerle de birlikte şimdi insanların kapatmaya çalıştığı cehennemin kapıları açılmış oldu. | TED | وإلى جانب عوامل أخرى التي فتحت أبواب جهنم والتي يحاول الناس إغلاقها الآن. |
"Ve gün gelip de cehennemin kapıları açıldığında ölüler yürüyecek bu dünyada." | Open Subtitles | وفي يوم فتح أبواب الجحيم في ذلك اليوم سيمشي الموتى على الأرض |
Eğer bu şüpheliden bilgi almak istiyorsak, bunu kapalı kapılar ardında yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لو أردنا استخلاص أي معلومات منه فلابد أن نقوم بهذا خلف أبواب مغلقة |
Kilitli kapılar ve çıkmaz sokaklar davalarımın yarısı bu şekilde sonlanır. | Open Subtitles | أبواب موصدة و أناس ميتين هذا ما أتوصل إليه في تحقيقاتي |
Bunlar özdeş boyanmış bir çift garaj kapısı, birbiriyle yan yana bulunan. | TED | تلك أبواب مرآب دهنا بشكل متماثل تماما, متوضعان بجوار بعضهما. |
Saat 7:45, inşa etmek için hizmet veren bir binanın kapısını açıyorum, ancak beni sadece yıkıyor. | TED | في الـ 7:45 صباحا, أقوم بفتح أبواب لمبنى أن تهب نفسك لبناء لا يجعلني إلا منهارا |
Sonunda, yüksek öğrenim görmeyi başaranlara da fırsat kapıları açılmayabiliyor. | TED | أخيراً، حتى أولئك القادرون مادياً على الحصول على تعليم عالي فإن أبواب الفرصة قد لا تفتح لهم. |
Ancak son zamanlarda sarayın kapıları sonuna kadar açıldı ve duvarlar da tek tek çökmeye başladı. | TED | ولكن مؤخرا، فإن أبواب القصر أصبحت مشرعة علي مصراعيها، والجدران بدأت تتساقط. |
Çıkış kapıları sağınızdadır. | Open Subtitles | أبواب الخروج لهذه المحطة على جانبكم الأيمن |
Üst kattaki asansör kapıları kaynakla birleştirilmiş. | Open Subtitles | أبواب المصعد في الطابق الأعلى ملحومة سوية |
Koridorlarda yangın kapıları yok, ve su püskürtücüler çalışmıyor. | Open Subtitles | الرَدْهَات بدون أبواب مقاومة للنيران والمرشات لم تعمل |
Mekan it gibi korunuyor. 10 silahlı koruma, patlamaya dayanıklı kapılar, kameralar var. | Open Subtitles | أعني. إنه ضيق كجوزة هناك 10 حراس مُسلّحين أبواب مصفحة ضد المتفجرات، وكاميرات |
Bu yönetim, işlerini kapalı kapılar ardında, gözden uzakta yürütüyor. | Open Subtitles | هذه الإدارة تعمل خلف أبواب مغلقة بعيداً عن أعين الناس |
Aradığım şeyin daha az ölüm hakkında ve daha çok sonrasında geleceklere kapılar açmaya dair bir ritüel olduğu ortaya çıktı. | TED | عندها اكتشفت بأني وجدت ضالتي: وهو طقس متعلق بالحياة أكثر من الموت وفتح أبواب جديدة لما هو قادم. |
Beş market tuvaletinden beş tuvalet kapısı. | Open Subtitles | أبواب خمسة مراحيض من دورات مياه في خمسة متاجر |
Milis kuvvetleri bir gün köyüne geliyor ve komşularının kapısını çalıp çocuklarını milis kampına kaçırıyorlar. | TED | دخلت القرية قيادات ميليشية وطرقت أبواب جيرانه وفاجأتهم بنقل أطفالهم إلى مخيمات تدريب. |
İki kapılı mı, dört kapılı mı olduğunu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر إذا كان لهـا بابين أم 4 أبواب ؟ |
Bütün laboratuar kapılarına akıllı kart girişli bilgisayar kilitleri koymuş. | Open Subtitles | لقد أقفل جهازه ببطاقة ذكية و كذلك جميع أبواب المخبر |
Annem bir keresinde suların hızarın kapılarının üstüne kadar yükseldiğini gördüğünü söylerdi. | Open Subtitles | والدتي قالت بأنها مرّةً رأت مستوى المياه يعلو فوق مستوى أبواب الطاحونة |
İçkiden sersemleşmiş bir ayyaş birine çarptığında, ...gidip General Motors'un kapısına mı dayanıyorsunuz? | Open Subtitles | إذا شخص سكران صدم شخص ما هل تذهب وتضرب على أبواب شركة جنرال موتورز؟ |
Vali Wallace'ın kapıyı kapatma sözünü yerine getirmesinden kısa süre sonra | Open Subtitles | بعد فترة قليلة قرر الحاكم تنفيذ وعده بإغلاق أبواب الجامعة |
Alevler, yangın kapılarından geçemez. | Open Subtitles | هذه النيران لا يمكن أن تعبر أبواب الحريق. |
Mağara duvarlarında, ahır kapılarında yanan yazılar hata mahsul tarlalarında bile. | Open Subtitles | ،على جدران الكهف، محروقة على أبواب الحظيرة حتى أنها رسمت في الحقول كدوائر على المحاصيل |
Arkadaşlar cehennem kapısında değiliz ve benim ruhum üzerine kavga etmiyorsunuz. | Open Subtitles | الرجال، ونحن لسنا على أبواب جهنم، وانت لا يتجادلون حول نفسي. |
Ne yaptığınıza dikkat edin çünkü bu otel yedi şeytani kapıdan birinin üstüne inşa edildi. | Open Subtitles | إحذروا لما تفعلون لأن هذا الفندق مبنى على أبواب الشر السبعة |
Bu gemi uzayda kargo kapakları tamamen açık, ölü gibi duruyor. | Open Subtitles | شيء خاطيء هنا يا سيدي هذه السفينة تطفو في الفضاء مع أبواب البضائع مفتوحة |
Ve üçüncü olarak dondurulmuş gıdaları LED ışıklandırmalı kapıların arkasına yerleştirdiler. | TED | وثالثا ، وضعوا البضائع المجمدة خلف أبواب مغلقة باضاءة الكترونية. |