Şovunun mükemmel olacağını biliyordum, ve bu gece de mükemmel. | Open Subtitles | كنت أعرف أن عرضشك سيكون ممتازاً وأن الليلة ستكون خاصة. |
Senin gibi birinin, benim gibi birine hayatta yüz vermeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن واحدة مثلك لا يمكن أن تحب شخصا مثلي |
- Kötü bir şey olduğunu bilmiyordum. - Bira olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | أنا لم أعرف أن بها شرا لقد كنت تعلم أنها بيرة |
Cumartesi planlarımız olduğunu bilmiyordum. Kızlara söz vermiştim. -Ben de geleyim mi? | Open Subtitles | لم أعرف أن لدينا خطط يوم السبت وعدت صديقاتي أن أخرج معهن |
Bunun Carrie kolyesi olmadığını biliyorum, ama Carrie için bir kolye. | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس هو قلادة كاري، وإنما هو قلادة لكاري. |
Bunun doğru cevap olmadığını biliyorum ama önce bunu yaparım. | Open Subtitles | أعرف أن هذه ليست الإجابة الصحيحة، لكنها ما سأفعله أولًا. |
Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum. | Open Subtitles | أجل, أعرف أن الأمر أصبح فوضى لكن ,كما ترى, لقد اختلطت أموري، |
Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama mahkemeyi erteletmenin elimde kalan tek yolu buydu. | Open Subtitles | انظر، أعرف أن ذلك سخيف لكنه، كان المناورة الوحيدة للتأخير، التي بقيت لي |
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu. | TED | وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال. |
Bunun geleceğini biliyordum. Bunun ya da benzer bir şeyin. | Open Subtitles | كنت أعرف أن هذا قادم هذا أو شيء شبيه لهذا |
Evet, ama babanın annesine hiç bir zaman satmayacağım diye söz verdiğini biliyordum. | Open Subtitles | نعم , ولكن لم أكن أعرف أن والدك وعد أمه لن يبيع أبداً |
Bak, ayrılırsan üzülürdüm ve Vincent'ın da öyle olacağını biliyordum. | Open Subtitles | سأكون حزينة إذا غادرت و أعرف أن فنسنت سيكون كذلك |
Ama Isaac Newton' un Moody Blues grubunda olduğunu bilmiyordum. | TED | لكنني لم أكن أعرف أن إسحاق نيوتن كان من عشاق المودي بلوز. |
- Konsülün oğlu olduğunu bilmiyordum. - Büyük arenada şampiyon. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أن القنصل لديه أبن انه بطل الميدان العظيم |
- Bunun senin iş alanın olduğunu bilmiyordum. - Değil. | Open Subtitles | ـ لم أكن أعرف أن هذا في منطقتك ـ ليس كذلك |
Haddim olmadığını biliyorum lâkin içtenlikle bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس منزلي، ولكن أيُمكن أن أتحدث بصراحة؟ |
Konunun sizin için para olmadığını biliyorum öte yandan şu anki yıllık gelirinizin 185 bin olduğunu da biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن الأمر لا يتعلق بالأموال بالنسبة إليك لكنني أعرف أيضاً أن معاشك السنوي الحالي يبلغ 185 ألف دولار |
Bunun benim davam olmadığını biliyorum ama çok endişeleniyorum Dan. | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس حالتي، ولكن أنا ينقط خارجا، دان. |
Bakın, zor olduğunun farkındayım; lâkin, bu işte beraberiz, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف أن هذا صعب لكننا في هذا معاً ، حسنً ؟ |
Grover'ın garip bir isim olduğunun farkındayım, ama, annemin en sevdiği amcasının ismiymiş. | Open Subtitles | أعرف أن أسم غروفر نوعاً ما أسم غريب كان أسم عم أمي المفضل |
Kulağa garip geldiğini biliyorum ama bunlar oldukça komplike ürünler. | Open Subtitles | أعرف أن الأمر يبدو غريبا لكن هذه منتجات معقدة جدا |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
biliyorum ki bir çoğunuz önceki sınıflarda bunu görmüştür, ama tekrar etmek faydalırdır. | Open Subtitles | أعرف أن الكثير منكم أخذوا تلك كطلاب جامعيين لكن لن يؤذى بعض التذكير |