Kolay olmadığını da biliyorum. Ama en azından çocuklar var. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن سهلاً لكن على الأقل لديك الطفلان |
biliyorum, pis bir iş bu. Ama başka seçeneğin yok. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه الأمر قذر ولكن ليس القرار في يدك |
Hoş falan onu biliyorum da, ama sanki dönme gibi. | Open Subtitles | أعرف أنه لطيف و كل شئ لَكنَّه نوعُ ما مخبول |
Bir şekilde kanamayı durdurmam gerektiğini biliyordum yoksa adam ölecekti. | TED | كنت أعرف أنه يتوجب علي إيقاف النزيف، وإلا سوف يموت |
Sen de geri ver şu Ugg'ları. Vince için olmadıklarını biliyorum. | Open Subtitles | وأنت، أرجع إلي الحذاء أعرف أنه ليس له أيها القزم المتورّم |
Dexter'ın bir yıkım yaşadığını biliyorum. Kızlarını değiştirdiğini bile biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه قارب علي الإنهيار أعرف حتي أنه بدل ابنتيه |
Dexter'ın bir yıkım yaşadığını biliyorum. Kızlarını değiştirdiğini bile biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه قارب علي الإنهيار أعرف حتي أنه بدل ابنتيه |
Özür dilerim. Yarıda kesmememi söylediğinizi biliyorum, ama size aşağıda ihtiyacımız var. | Open Subtitles | معذرة، أعرف أنه من غير المسموح أن أقاطع هكذا ولكننا نريدك بأسفل |
- Bir planımız olduğunu biliyorum, ama plan değişti, en azından birimiz için. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه كان لدينا خطة ولكن الخطة تغيرت على الأقل بالنسبة لأحدنا |
Benimle yemek yeme şansına nadiren ulaşıyorsunuz biliyorum ama fazla heyecanlanmayın, Yüzbaşı. | Open Subtitles | أعرف أنه نادراً ما تأكل معي أيها النقيب، لكن لا تتحمس كثيراً |
Bak, biliyorum o karantina altında, Ama o aynı zamanda hasta. | Open Subtitles | اسمع , أنا أعرف أنه تحت الحجر الصحي ولكنه أيضاً مريض |
Nereden ve nasıI yayıIdı bilmiyorum ama neye sebep olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | , لا أعرف كيف سيتفشى أو أين لكن أعرف أنه سيتفشى |
biliyorum ki yüzme bilen birisi ona eşlik etsin ister. | Open Subtitles | أعرف أنه كان ليريد أن تكون مع شخص يستطيع السباحة |
Ama son üç haftanın her gününü seninle temasa geçebilmek için harcadığını biliyorum. | Open Subtitles | لكني أعرف أنه أمضى كل يوم من الثلاث أسابيع الماضية محاولاً الوصول إليك, |
Benim onlara ulaşma gibi bir şansım yok ama biliyorum ki; | Open Subtitles | بالتأكيد لا يمكننى طلب المساعدة منهم لكن أعرف أنه يمكنك ذلك |
Şikayet etmemem gerektiğini biliyorum, çünkü ailem istediğim her şeyi yapıyordu. | Open Subtitles | أعرف أنه عليّ ألا أتذمر فوالدي أعطوني كل شيء كنت أطلبه |
Dikkatli olmamız gerektiğini biliyorum, ama senle aramızda bir bağlantı olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه يجب أن نتوخى الحذر ولكنني أشعر بوجود ارتباط كبير معك |
Onun suçlu olmadığını biliyordum. Onda bir sineği bile öldürecek cesaret yoktur. | Open Subtitles | . كنت أعرف أنه غير مُذنب ليست لديه الشجاعة الكافية لقتل ذبابة |
Bu sebeple biliyordum ki daha fazla kanıt olmadan bu olmayacaktı. Fotoğrafı yaptım. | Open Subtitles | وكنت أعرف أنه بدون توافر المزيد من الأدله لن يحدث شئ،لذلك قمت بالتصوير |
Birden bire lakrosta bu kadar iyi olabilmenin başka bir yolu olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | لا لقد كنت أعرف أنه لايوجد طريقه أن تصبح جيداً فجأه في الليكاروس |
Çünkü geçtiğimiz günlerde kendisinin bu kadar salak olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لأني قبل هذا اليوم لَم أكن أعرف أنه غبي جدا |
Yine de kazanabilirim. Buna eminim. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك يمكنني أن أربح أعرف أنه يمكنني ذلك |
Tüm bildiğim üzerinde çok ama çok uzun zaman çalıştığı bir şey. | Open Subtitles | كل ما أعرف أنه شيء قال بأنه كان يعمل عليه لوقت طويل |
Dokunulmazlık anlaşmasını çözmenin zaman aldığının farkındayım ama üç gün çok uzun. | Open Subtitles | أعرف أنه يستغرق وقت لعمل صفقة حصانة، لكن ثلاثة أيام طويلة جدًا. |