| - Bana kibrit verdi. - ona kibrit mi verdin? | Open Subtitles | لقد اعطاني هذا الرجل عود ثقاب أعطيته عود ثقاب ؟ |
| Ve ona, o gün aldığı en büyük bahşişi bıraktım. | Open Subtitles | في الحقيقة، أعطيته البقشيش الأكبر الذي حصل عليه ذاك اليوم |
| ona verdiğim ilaç kısa süre etkili. Daha fazla gerekebilir. | Open Subtitles | المخدر الذي أعطيته له مفعوله ضعيف ربما يحتاج المزيد منه |
| Amiri olarak, ona tam yetki vermiştim. | Open Subtitles | بأعتباري رئيسه أعطيته كامل التصرف بالقضية |
| ona verdiğin fırsatı iyi değerlendiriyor sanki, öyle değil mi? | Open Subtitles | إنه يفعل شيئا بتلك الفرصة التي أعطيته أليس كذلك ؟ |
| Yani, dersin yanında ona su da verdiniz. | Open Subtitles | إذن بالإضافة للتدريس فقد أعطيته كوباً من الماءِ |
| Hey, eğer ona süper kumanda alırsam, kumanda kutusuna ihtiyacı olmaz. | Open Subtitles | إذا أعطيته ريموتا ذو أبعادا طويلة فلن يحتاج إلى حامل الريموت |
| Ayrıca ona, otelin yakınlarında iş tutabileceği yerlerin telefon numaralarını da verdim. | Open Subtitles | كما أعطيته بعض أرقام الهواتف لأماكن حيث يستطيع مقابلة الفتيات قرابة الفندق. |
| Tamam peki.O bana bazı figürler gösterdi,ben de ona bale dersleri verdim | Open Subtitles | حسنا , لقد علمني بعض حركاته و أنا أعطيته دروس في الباليه |
| ona bu kartı verdiğimde hafif suçlar için olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | عندما أعطيته البطاقة أخبرته أنها للجنح الخفيفة في أفضل الأحوال |
| İstemiş olduğu herşeyi verdiğim dürüst olması en geçerli adam . | Open Subtitles | رجل مع أفضل سبب ليكون صحيحا لقد أعطيته كل شيء طلبه |
| Babama verdiğim söz, bu evde onur kazanabilmem için elimdeki tek şey. | Open Subtitles | القسم الذي أعطيته لوالدي هو الشرف الوحيد المتبقي لي في هذا المنزل |
| Camın önünden geçince sana verdiğim numarayı ara. | Open Subtitles | انظر، عندما أَتجاوز نافذتك، أتصل بذلك الرقم الذى أعطيته لك |
| Yanımda oturuyordu. Patlamış mısırımı ona vermiştim. | Open Subtitles | لقد كان يجلس بجانبى مباشرة أعطيته فشارى .. |
| Çıkmadan önce ona bir sürü sakinleştirici vermiştim. | Open Subtitles | لقد أعطيته الكثير من المهدئات قبل أن يغادر. |
| Kaynağının gizli olması ya da ona verdiğin vaatler beni ilgilendirmiyor. | Open Subtitles | لا يهمني إذا كان مصدرك سري أو أي وعود أعطيته إياه |
| Bayan La Sanka'ya verdiğin üzerinde imzan olan defter bende. | Open Subtitles | لدي كتاب أعطيته للآنسة لا سانكا " يحمل توقعك " |
| - Basınç yok. - Lidokain verdiniz mi? | Open Subtitles | لا يوجد ضغط هل أعطيته ليدوكين ؟ |
| Eğer bize vermiş olsaydın, o zavallı kız yaşıyor olabilirdi. | Open Subtitles | إذا كنت قد أعطيته لنا ربما تلك الفتاة الفقيرة كانت لا تزال حيّة |
| Ben de Onu düzeltip yeni bir takma sakal verdim. Sadece tedbir amaçlı, Tura olduğunu anlayamazsın bile. | Open Subtitles | لا تقلقي , لقد أعطيته لحية اضافية بحيث لا يمكنكِ أن تحزري بأنه تورا |
| Az önce bir adam benim odamın anahtarlarını ona verdiğini söyledi. | Open Subtitles | رجل أخبرني للتوّ أنّك أعطيته مفاتيح غرفتي.. |
| Hepsini ona verirsen, bana kim kahve ısmarlayacak? | Open Subtitles | إذا أعطيته كل شيء من سيشترى لى كوباً من القهوة ؟ |
| Zayıf zihinli olanlar ilaçlarınız ve bize verdiğiniz eğitim sayesinde o şekilde kalacaklar. | Open Subtitles | العقول الأضعف بيننا ...ستبقى على ذلك الطريق شكرا لأدويتك... والتدريب الذي أعطيته لنا |
| Eğer suşiyi köpeklere verirsem şöyle düşünecekler... "Artık hep suşi yiyeceğim." | Open Subtitles | لأنه لو أعطيته للكلاب فهي ستعتقد أنها ستحصل عليه طوال الوقت |
| ona beyazlar için olan ilaçlardan vermişsin. | Open Subtitles | يظن المخابرات اخترعت موسيقى الراب لتثير قومك على بعضهم قال أنك أعطيته دواء الرجال البيض |
| Babamın yemeğini hazırlarken ona kendi limonlu Snapple'ımı verip, İtalyan kahvesini almışım. | Open Subtitles | ،عندما كنت أُعبّئ الغداء لأبي أعطيته عصير الليمون الخاص بي وأخذت قهوته الإيطاليّة الفاخرة |
| ona yeterince zaman ve harika bir yatak odası veriyorsun. | Open Subtitles | أنت أعطيته المساحة والوقت وتصنعي له غرفة نوم جديدة |