| Şubat 2015'te, çete üyeleri karantinaya alınmak için Ebola karantina birimimize geldi. | TED | في فبراير 2015 وصل أفراد الإعصابات لأجل العزلة في وحدتنا العزل لإيبولا. |
| Tüm Dostluk üyeleri kubbeye gelsin. Mecburi test için kubbeye gelin. | Open Subtitles | على جميع أفراد فصيلة الوئاميّين التوجّه إلى القبة لإختبار إلزامي جديد. |
| Ailesinde üniversiteye giden ilk kişi o, kampüste yaşamış, onun sıradışı | TED | وانتهى محققًا لمستوى لم يصل إليه أي فرد من أفراد عائلته. |
| Geçen sene, ailemin üç üyesi nefret suçu ile korkunç bir şekilde katledildi. | TED | العام الماضي ثلاثة من أفراد عائلتي تم قتلهم بفظاعة في جريمة بدافع الكراهية |
| Bu ahşap oyma, New Mexico'daki Zuni kabilesi üyelerinin elinden çıktı. | TED | هذا نحت خشبي قام بصناعته أفراد قبيلة زوني في نيو ميكسيكو. |
| Eğer kızın yüzükle gitmesine izin verirsen Direniş'in tüm üyelerini senin peşine takarım. | Open Subtitles | إذا تركتها ترحل ومعها الخاتم، سآمر كل شخص من أفراد المقاومة بأن يقتلوك. |
| Şimdi çift kişilikler, üç kişilik, tek kişilikler, çift kişilik oldu. | Open Subtitles | الغرفة ذات فردين تصبح بـ3 أفراد, و الغرفة بفرد تصبح بفردين. |
| Ülkedeki en nüfuzlu kişilerin aile üyeleri kendilerinin güvende olduğunu düşündüğü sokaklardan kaçırıldılar. | Open Subtitles | خُطِف أفراد من أهم الأسر في البلاد في شوارع المكان الذي نسميه الوطن |
| Polis üyeleri ve toplum üyeleri arasında kullandılar ve birbirinin zıddı politik ideolojilere sahip insanlar arasında kullandılar. | TED | لقد استعملوه بين أفراد الشرطة والمجتمع، وكذلك بين الناس ذوي إيديولوجيات سياسية مختلفة. |
| Ve topluluk üyeleri bunu talep ederlerse, yapacaklardır. | TED | وسوف يفعلون ذلك إذا طلب أفراد مجتمعاتهم منهم ذلك. |
| Eşim Fernanda bu ifadeyi sevmiyor; fakat ailemden birçok kişi melanom kanserinden öldü. Ebeveynlerimde ve onların ebeveynlerinde vardı. | TED | زوجتي فيرناندا لاتحب هذه التسمية، و لكن الكثير من أفراد عائلتي توفوا بسرطان الجلد و كذلك والداي و جدودي |
| Ve orada kişi başına düşen polis sayısı çok daha fazla. | Open Subtitles | 4دقائق و30ثانية ولديهم عدد لا يصدق من أفراد الشرطة لكل فرد |
| Yaklaştıkları zaman ise iki aile üyesi arasındaki farkı bile anlayabiliyorlar. | TED | وعندما يقتربون من مصدر الرائحة، فيمكنهم التفريق بين أفراد العائلة الواحدة. |
| Koynunda 1000 pound taşıyormuş bence o da çetenin bir üyesi. | Open Subtitles | لقد كان معها 1000 جنيه نقدا لابد وأنها من أفراد العصابة |
| Ve şehir çete üyelerinin çoğu hiç zengin beyaz kişi tanımıyordu. Bu pazara satış yapmaları imkansızdı. | TED | ومعظم أفراد العصابات لا يعرفون البيض الأثرياء لم يكن بوسعهم البيع لتلك الفئة. |
| Birlik üyelerini birçok defa öldürmeye çalıştınız fakat asla başaramadınız. | Open Subtitles | جميعكم حاولتم وفشلتم في قتل أفراد القضاة في مناسبات متعدّدة. |
| Evet harikayım. Az önce dört kişilik bir aileye teşhircilik yaptım. | Open Subtitles | أجل، أنا بخير، فقط إفتضحتُ لدى أسرة مؤلفة من 4 أفراد |
| Ve bilgilendirmemiz gereken başka aile bireyleri de var mı? | Open Subtitles | وهل هناك أي أفراد آخرين في العائلة يجب أن نعلمهم؟ |
| Adet dönemlerinde duş alma izinleri yoktu, bazı evlerde de diğer aile üyelerinden uzak durmak zorundaydılar. | TED | و لا يسمح لهن بالاستحمام طوال الدورة الشهرية، و في بعض العوائل يتم حتى عزلهن عن أفراد العائلة الآخرين. |
| Sen içinde kalacak kol boyu of SORUŞTURARAK personel her zaman. | Open Subtitles | إنّك ستبقى على مقربة من أفراد المباحث الفيدراليّة في جميع الأوقات. |
| Evet, tüm SG personeli mevcut ve hazır. | Open Subtitles | نعم كل أفراد قيادة النجوك متواجدين ويتم متابعتهم |
| Ailemden birçok kişiyi... bir daha geri dönmemek üzere kaybettim. | Open Subtitles | قمت بفقدان العديد من أفراد عائلتي الذين لا أستطيع إسترجاعهم |
| mutsuz aile fertleri anketleri olumsuz etkiler. | Open Subtitles | أفراد العائلة الحزينون يؤثرون بشكل سيء على استطلاعات الرأي |
| Arama motorları hakkınızda aile üyelerinizden çok daha fazlasını biliyorlar. | TED | محركات البحث معرفة المزيد عنك من أفراد عائلتك يعرفون عنك. |
| Bu ağda, bütün noktalar ayrı birer yarasayı ve aralarındaki çizgiler de bireyler arasındaki bağı, ilişkiyi ifade ediyor. | TED | في هذه الشبكة، كل الدوائر هي عُقد، أفراد من الخفافيش، و الخطوط بينهم هي روابط اجتماعية، علاقات بين الأفراد. |
| Ara sıra gerçekten çok önemli bir gemiyse kraliyet ailesinin bir üyesini getirmeyi de başarırlardı Edinburgh dükü ya da Prenses Anne vesaire. | TED | أحيانا حين تكون هناك سفينة مهمة، يدعون أحد أفراد العائلة المالكة، دوق إدنبره أو الأميرة آن أو أحد ما. |