| Ah, Anne, biliyorum korkunç biri olduğumu düşünüyorsun, ama siyahlar içinde olmaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك ستظنين أني فظيعة يا أمي لكني لا أحتمل الظهور مرتدية السواد |
| Sadece orada otur Anne ve gidene kadar bir kelime bile etme. | Open Subtitles | فقط عليكِ الجلوس يا أمي و لا تتكلمين أيّ شيء لحين رحيليّ. |
| Anne, oturma odasında seninle konuşmak isteyen iki adam var. | Open Subtitles | أمي ، هناك رجلان في صالة الإستقبال يريدون الكلام معك |
| Kendime köpükten elbise yapacağım. Sen de çıplak banyo yapıyorsun değil mi Anne? | Open Subtitles | سأصنع لنفسي بدلة من الفقاعات هل تستحمين وأنتِ عارية أيضاَ يا أمي ؟ |
| Seni gördüğümüz için mutluyuz Anne. Burada olduğumuz için değil. | Open Subtitles | نحن سعداء لرؤيتك يا أمي ولكننا لسنا سعداء لكوننا هنا |
| -Evet. Evet Anne. İnsanın, ailesine böyle bir şeyi söylemesi zor. | Open Subtitles | أجل, بالفعل يا أمي يا إلهي, هذا أصعب شيء لأخبار الوالدين |
| Tabi hala onun J. F. Kennedy olduğunu düşünüyor. Anne, bilmen gereken... | Open Subtitles | طبعاً، هي تظنه من آل كينيدي متخفياً أمي يجب أن تعلمي هذا |
| Anne, okulda coğrafya törenimiz var ve ben hangi eyaleti temsil edeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أمي ، لدينا مسابقة مسرحية للجغرافيا بالمدرسة ولا أعرف أي ولاية أتنكر بها |
| Senden bıktım, Anne. Sadece bıkmadım aynı zamanda kızgınım da. | Open Subtitles | أنا منزعج منك يا أمي ليس فقط منزعج ، غاضب |
| - Eğer erkek olsaydın, seni var ya.. - Yeter! Anne! | Open Subtitles | لو كنتي رجلا ، لكنت ضربتك يكفي يا أمي , فريد |
| Anne, baba, bana inanmalısınız. Burada doğru bir şey yaptım. | Open Subtitles | أمي أبي يجب أن تصدقونني أني فعلت الشيء الصحيح هنا |
| Ama Anne, bina planına göre kulüp evinde halı olmalı! | Open Subtitles | لكن يا أمي مذكور بالمخطط أننا نحتاج لبساط في النادي |
| Özür dilerim Anne. Tünelden geçiyordum ve cep telefonum çekmiyordu. | Open Subtitles | آسف أمي ، كنت أقود خلال نفق، وهاتفي لم يعمل |
| Tanrı bahsediyorum ben Anne, hiç böyle bir şey yapmayacağım. | Open Subtitles | الإله الذي أخبرتني أمي عَنهُ، مستحيلٌ أن يفعل شيئاً كهذا |
| - İçeriden gel! İrfan, lütfen. - Merak etme Anne. | Open Subtitles | ادخل يا إيرفان أرجوك لا تقلقي يا أمي أنا قوى |
| Dur bir dakika Anne. Bu Skramisor kartının değeri nedir? | Open Subtitles | حسنا انتظري لحظة أمي ما قيمة بطاقة السكراميسور هذه ؟ |
| Hadi ama Anne. Fransız yemekleri o kadar kötü değildir. Patates kızartması ısmarla. | Open Subtitles | بالله عليك أمي الطعام الفرنسي ليس بذلك السوء ، فقط أطلبي رقائق شيبس |
| Ama bunlar, her yıl doğum günümde ortaya çıkıyorlar Anne. | Open Subtitles | ولكن تلك تظهر كل عام في عيد ميلادي يا أمي |
| Onunla çıkmaya devam edeceğim, Anne. Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | سأبقى أواعده يا أمي ولا يمكنك أن تمنعيني عن ذلك |
| Fakat yolculuğumun, büyüten ve rahatsız edici tek bölümü Annemle evdeki hayatım değildi. | TED | لكن حياتي مع أمي في البيت لم تكن الجزء الوحيد الشاق في حياتي. |
| ANNECİĞİM, TEDDY SİZİ VE TEDDY'İ SEVDİĞİMİ YAZMAMA YARDIM EDİYOR. | Open Subtitles | أمي العزيزة، يساعدني تيدي لأكتب لك أنني أحبك و تيدي. |
| - Annem, hep tedbirli ol der. - Bunu nereye istiyorsun? | Open Subtitles | ـ أمي دائما تقول كن مستعداً ـ أين تريد هذا ؟ |
| Ve annemin anlamadığı şey ben birleşik süper bir meslek icat etmeye çalışmıyordum. | TED | ولكن ما لم تدركه أمي أنني لم أكن أحاول اختراع مهنة خارقة مركبة. |
| Bunun dışında anneme, onu meşgul etmesi için bir proje verdim. | TED | وأعطيت أمي أيضًا مشروعًا تعمل عليه حتى تنشغل فيه وتفكر به. |
| YB: Benim annemi korkutansa burada görülen, tehlikeli gençlik modasıydı. | TED | ي.ب. : ما أزعج أمي هي أزياء الشباب الخطيرة هذه |
| Ben, ilk özel öğretmenimden, annemden ilham alırken; bu da ben Stanford Üniversitesi'nde 200 öğrenciye Yapay Zeka'ya Giriş dersini öğretirken. | TED | هذا أنا يجري إلهامي بواسطة معلمي الأول أمي وهذا أنا أقوم بتدريس مقدمة الى الذكاء الاصطناعي ل200 طالب في جامعة ستانفورد |
| annem bir canavardı fakat o oğullarının akli yetersizliğini kaldıramadı. | Open Subtitles | كانت أمي فظيعة , لكنها لم تربي أولاد ناقصي عقل |
| benim annem orospu değildi ama iş olmadan aş olmayacağını bilirdi. | Open Subtitles | أمي لم تكن عاهرة أيضاً إذا لم تعملي فلن أستطيع إعالتك |
| Ama bazen annem de hazırlıyor. O zaman ne olacak? | Open Subtitles | لكن أحيانًا أمي تعدُ لي صندوق غداء، عندها ماذا سيحدث؟ |
| annem ve krek kokain bağımlısı akrabalarımla beraber Oakland, Kaliforniya'da büyüdüm. | TED | نشأت في أوكلاند، كاليفورنيا، مع أمي وأفراد أسرتي المدمنين على الكوكايين. |
| Eğer benim odam böyle gözükseydi, annem beni üç gün odama hapsederdi. | TED | إذا كانت غرفتي في منزلي بهذا الشكل لكانت أمي حبستني ثلاثة أيام |
| ve annem son nefesini verirken tam zamanında gelip uyandırdılar | TED | كما علموا أن يحضروا ويوقظوني لكي أحضر أنفاس أمي الأخيرة. |
| Annemle tekrar biraraya gelmeniz gerçekten harika oldu, Andy. Teşekkürler Lucas. Senin de yakında evleniyor olman gerçekten harika. | Open Subtitles | أظن بأن إجتماعك مع أمي هو رائع جداً، آندي أظن بأن إقدامك على الزواج هو أمر عظيم |