Tabii ki havalı olan kimse balonun organizasyonu için yardım etmek istemiyordu. | Open Subtitles | بوضوح, لا أحد من الشباب العصريين يود أن يساعد في تنظيم الحفل |
O kahrolası bir psikiyatr. Tabii ki yardım etmek istiyor. | Open Subtitles | هو طبيب نفساني لعين بالطبع يريد أن يساعد |
Buna yardımcı olacak bir şey daha: Kim oluğumuzu anlamamız gerekir. | TED | وهنا شيء آخر من شأنه أن يساعد في ذلك: علينا أن نكتشف هويتنا. |
Yalnızca yardım etmeye çalışıyordu. Benim onun yardımına ihtiyacım yok. | Open Subtitles | ـ هو كان فقط يحاول أن يساعد ـ لست بحاجة إلى هذا النوع من المساعدة |
Tanrı'ya dua edeceğim. Babamın iş bulmasına yardım etmesi ve... | Open Subtitles | سأصلي الآن وأدعو الله أن يساعد ابي بالحصول على وظيفة |
Sizin çalışma alanınızda devrim yapmaya yardım edecek böyle bir şey hayal edin. | TED | لذا تخيل كيف لشيئاً من هذا القبيل أن يساعد على أحداث ثورة في مجال العمل الخاص بك. |
ama dünyada insanlar birbirlerine yardım etmeli. | Open Subtitles | ولكن هنا على الأرض يجب على المرء أن يساعد نفسه |
Kaybınızın bu parayla giderilemeyeceğini biliyorum ama umarım yardımcı olur. | Open Subtitles | خسارتك لا يمكن تعويضها بالمال لكن آمل أن يساعد هذا |
Bu bulgular karar destek sistemleri ile birleştirilebilir. Örneğin New York'taki bir cerrah Amsterdam'daki bir cerraha yardım edebilir. | TED | ويمكن دمج هذا مع أنظمة لأخذ القرارات. يمكن لجراح في نيو يورك أن يساعد جراحا في أمستردام، مثلا. |
Kim yağı temizlememe yardım etmek ister... | Open Subtitles | من يريد أن يساعد في التخلص من الشحوم من علي |
Bize inanacak kadar deli olan birileri de bizi yardım etmek istemeyecek. | Open Subtitles | ومن كان من الجنون بحيث يصدقنا فلن يريد أن يساعد. |
Ama yapmadın çünkü bize yardım etmek istiyor, çünkü o biz aziz. | Open Subtitles | ولكنكِ لم تفعلي لأنه.. أراد أن يساعد.. لأنه قسيس |
Şimdi izin verirsen araştırmaya yardımcı olacak bir şeyler bulmalıyım. | Open Subtitles | الآن، من فضلك، من الواجب أن أجد شيء يمكن أن يساعد في التحقيق. |
Peki bu para size nasıl yardımcı olacak? | Open Subtitles | وكيف من الممكن أن يساعد هذا المال؟ |
Amcam doğru şeyleri yapmaya bayılırdı, insanlara yardım etmeye, şehri düzeltmeye. | Open Subtitles | عمي دائما ما كان يفعل الشيء الصحيح أراد أن يساعد الناس، يصلح هذه المدينة |
Muhtaç durumdaki insanlara yardım etmeye çalışıyordu sadece. | Open Subtitles | كان فقط يحاول أن يساعد هؤلاء المحتاجين |
Sonrada yeğenine öncüler hakkında rapor hazırlamakta yardım etmesi gerekmiş. | Open Subtitles | ثم كان لا بد أن يساعد أبنة أخته بتقريرها عن الرواد. |
Bu sahip olabilecekleri geleceği görmelerine yardım edecek. | Open Subtitles | و هذايمكن أن يساعد على إعطائهم رؤية للمستقبل الذي يمكن أن يحصلوا عليه |
Görüyorsun ya, bir baba oğlunun bir hayat kurmasına yardım etmeli onu bundan uzak tutmamalı. | Open Subtitles | أترى الأب عليه أن يساعد ابنه لبناء حياة ليس ان يمنعه من أن يبني واحدة |
Umarım onu yakalamanıza ve... adınıza sürülmüş lekeyi temizlemenize yardımcı olur. | Open Subtitles | آمل أن يساعد هذا في القبض عليه وأن يساعد في محو وصمة العار الذي تلقيته |
Garip bir meraktan soruyorum senin gibi bir çılgın, benim gibi bir erkeğe nasıl yardım edebilir? | Open Subtitles | خارج فضولك المطلق المريض.. ..كيف يمكن لمجنون مثلك أن يساعد رجلا مثلى؟ |
Size yardımcı olabilir bir şey düşünemiyorum Eğer, bizi arayın lütfen. | Open Subtitles | إذا تذكرت أي شيء يمكنه أن يساعد ، فرجاء إتصلي بنا |
Umarım programınız bu zor duruma yardım eder. | Open Subtitles | أأمل أن يساعد برنامجك في هذا الموقف الصعب |
Dinle, bana anlatabileceğin bir şeyin yardımı olur. | Open Subtitles | إستمعى إلي ، أي شئ يمكنك قوله لي من شأنه أن يساعد |
Şu anda, Traveler sevgilinize yardım edemez. | Open Subtitles | حالياً، لا يمكن لـ(ترافيلر) أن يساعد صديقيكِ |