| Bundan 13 yıl önce şirketi ilk kurduğumuzda tüm bunlar beklemediğimiz dinamiklerdi. | TED | لذا كل هذه المتغيرات لم نتوقعها حين أسّسنا الشركة قبل 13 عامًا. |
| Ama '90 ların ortasında kendimizi karakter ve yaratık tasarımı işiyle yalıtılmış halde buluverdik, aslında şirketi kurma amacımızda buydu. | TED | ولكننا تخلفنا عن هذا التقدم في منتصف التسعينات أي في تصميم المخلوقات والشخصيات والتي كانت في الأصل سبب تأسيس الشركة |
| Avrupa Birliği'nin en büyük hastane malzemeleri şirketi Medicorps'ta baş bilim adamı. | Open Subtitles | هو كبير علماء في ميراكوربس. تجهيز المستشفى الأكبر الشركة في الإتحاد الأوربي. |
| Dışarı çıkar ve düşünürsünüz bir çok insan bu şirkete sipariş veriyor olmalı. | Open Subtitles | تخرج وتتعجب لابد أن كثير من الناس قد طلبوا ذلك من تلك الشركة |
| ... Sen bundan böyle, bu şirkette yüzde beş ortağısın. | Open Subtitles | من الأن أنت شريكى بنسبة خمسة بالمائة فى هذة الشركة |
| Ülke içinde seyahat ederken her gece şirketten biriyle yemek yerim. | TED | عندما أكون مسافراً داخل البلد، أتعشى كل ليلة مع موظفي الشركة. |
| şirket yöneticileri kötü insanlar... ama bu olay gerçekten benim hatam. | Open Subtitles | .. مدراء الشركة ناس قساة و لكن كل هذا حدث بسببي |
| şirketi ben kurdum, evi ben yaptım, kurdelayı da ben keseceğim... | Open Subtitles | لقد بنيت الشركة و بنيت هذا المنزل و سوف أقص الشريط |
| Açık olmamız için söylüyorum bu şirketi insanlara açıklamayacaksın, bunu anladın mı? | Open Subtitles | فقط لنكون واضحين أنت لن تأخذ هذه الشركة هل فهمت هذا ؟ |
| Valentin Manoff, dansçılarını Rusya'dan çıkardığında sadece bir şirketi kurtarmakla kalmadı 200 yıllık bir eğitim sistemini de kurtardı. | Open Subtitles | عندما أخذ فالنتاين مانوف الراقصين خارج روسيا فهو لم ينقذ الشركة فقط بل أنقذ منظمة تدريب عمرها 200 سنة |
| Tamam, bu şirketi alacağız ve iddialı egemen bir katalizore çevireceğiz. | Open Subtitles | حسناً، سنأخذ هذهِ الشركة ونحولها إلى حافز مهيمن بشكل جازم للتغيير |
| şirketi satışa çıkmıştı, Pollock'un dul eşine yüklü para kalacaktı. | Open Subtitles | الشركة للاكتتاب العام، أرملة بولوك تحصل على الكثير من المال. |
| Ve şirket hayatımı kurtarınca, benim tek görevimin de şirketi kurtarmak olduğunu farkettim. | Open Subtitles | و بما أن الشركة أنقذت حياتي أظن بأن واجبي هو أن أنقذ الشركة |
| Bence bu şirkete mümkün olduğunca hızlı nakit sokmanın bir yolu. | Open Subtitles | أعتقد بأنها طريقة ستمكننا من الحصول على إيرادات الشركة بشكل سريع |
| Yarışma dışı kalırsam tüm şirkete ayrımcılık yüzünden dava açarım! | Open Subtitles | سوف أقوم بمقاضاة الشركة بسبب العنصرية و التمييز بين موظفيها |
| Bir arkadaşımın kuzeninin kızkardeşinin kayınbiraderi aynı şirkette 20 yıl çalışmış. | Open Subtitles | أخ شقيقة إبن عم صديقي عمل في نفس الشركة 20 سنة |
| 'Hafızanızın bir bölümünü silmesi için anlaştığınız şirkette çalışıyordum. ' | Open Subtitles | انا اعمل لدى الشركة التى ادت عملية مسح الذاكرة لكم |
| Eğer ana şirketten ararlarsa, ben de gittim ona göre. | Open Subtitles | لو إتصّل أحد من الشركة سأقول له أنه يوم السبت |
| Altı ay önce, o şirket bir İngiliz-Fransız ortaklığı tarafından satın alındı: | Open Subtitles | منذ ستة أشهر تلك الشركة اُكتسبت عن طريق إتحاد شركتين إنجليزية وفرنسية |
| Ya açıklık, bir şirketteki eşitlik ve işbirliği duygusunu arttırırsa? | TED | ماذا إذا زاد الكشف الإحساس بالإنصاف والتعاون حقاً داخل الشركة. |
| Hangi Avrupalı firma ile görüştüğünü bulmak için her şeyi yapın. | Open Subtitles | أنت ستفعل أي شيء لتعرف إسم الشركة الأوروبية التي يتحدثون عنها |
| şirketle tartışıyordu ve ikide bir kavga çıkarıyordu, değil mi? | Open Subtitles | إنه كان يتجادل مع إدارة الشركة ودخل بمعارك عديدة, صحيح؟ |
| CA: Ama bu şirketin o zaman için şirketin gelirinin önemli yüzdesini oluşturuyordu. | TED | ك.أ: ولكن ذلك كان يُمثل جزًء كبيرًا من إيرادات الشركة في ذلك الوقت. |
| İlaç şirketinin kimsenin bilmediği bir sihirli tümör asası mı var sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنّين أنّ لدى الشركة عصا سحريّةً لعلاجِ الأورام لا يعرف بها أحد؟ |
| Kibar bir savcı yardımcısı arama izni verdi ve alarm şirketini aradık. | Open Subtitles | مساعد النائب العام الودّي أحضر لنا مذكّرة ولقد تحدّثنا مع الشركة الإنذارات |
| Tabi ki bunu firmaya bildirdi, ancak raporunu dikkate almadılar. | TED | وبالطبع أبلغ الشركة المصنعة، لكنهم تجاهلوا بلاغه. |
| Ben yalnızca durumdan faydalandım firmada yaptığım işlerin kulağına gitmesi için. | Open Subtitles | لقد أستغللت الموقف فقط لجعلك تغير رأيك بشأن عملي في الشركة |
| Gönderen kişi yatırım şirketine erişim imkanın olduğunu bilen biri. | Open Subtitles | اياً يكن هو عرف أنه بأمكانك الوصول لتلك الشركة الأستثمارية |
| Bu firmanın şöhretini artırdı ve kendi ürünleri için marka güvenilirliği yarattı. | TED | عزز ذلك من سمعة الشركة كما خلق ذلك ولاءً للعلامة التجارية لمنتجاتها. |