| Kurucu'yu, düşman olmanığına ikna etmediğin sürece, sonları benimki gibi olacak. | Open Subtitles | سينتهي بهم الحال مثلي، إن لم تقنعي المؤسس بأنكِ لستِ عدوته |
| Kendi aramızda kavga ederken, Kurucu parmağı tuşun üzerinde ofisinde oturuyor. | Open Subtitles | بينما نقاتل بعضنا المؤسس يجلس في مكتبه وأصبعه على هذا الزر |
| İşte buradayım, bir bölge orta okulunun Kurucu müdürü ve başlayacak sadece 45 çocuğum vardı. | TED | إذاً أنا كنت هنا، المؤسس الرئيسي لمدرسة متوسطة كانت مدرسة عمومية في لمنطقة، كان لدي فقط 45 طفلا في البداية |
| "Yenilikçi"'nin CEO'su ve kurucusu olarak Richards'ın ölümü, hisselerin aniden düşmesine, ...küçük hissedarların birden zengin olmasına neden olur. | Open Subtitles | بصفته المؤسس و الرئيس التنفيذي للشركة فستتسبب وفاة ريتشاردز فى أن تنخفض الأسهم كثيرا مما يجعل مالك الأسهم المباعة |
| Genellikle Kurucu bir grup kişiyi para yatırmaya ve zinciri tanıtmaya ikna ediyor. | TED | عادة، المؤسس يغري مجموعة أولية من الناس لشراء الأسهم وتعزيز المخطط. |
| Kurucu başlamak için 6 kişi bulur, daha sonra her biri de 6'şar kişi bulur. | TED | يجند المؤسس ستة أشخاص للبدء، وكل واحد يجند ستة آخرين. |
| Kurucu atalarımızın, 13 koloninin gerçekten Birleşik Devletler olarak anılabilmesi için oğullarına vasiyet ettiği son bir görev. | Open Subtitles | تركها الأب المؤسس لأطفاله قبل أن تنطلق تسمية الولايات المتحدة على المستعمرات الثلاثة عشر |
| Bu, imparatorluğunuzun Kurucu bankası. O sizin çocuğunuz. Sizce ne oldu? | Open Subtitles | هل البنك المؤسس لإمبراطوريتك الذي بنيته أنت أعطني جواباً صريحاً برايك ما الذي حدث ؟ |
| Fakat, ABD'nin Kurucu babaları gibi dini özgürlükten yanayım. | Open Subtitles | ولكن , كالأب المؤسس أنا أؤمن في الحرية المطلقة في الدين |
| "Biliyorsunuz, Kurucu atalarımız ikinci anayasayı iyi bir sebeple koydu. | Open Subtitles | أتعلم,أن أبانا المؤسس, وضعو الالتزام الثاني لسببٍ جيد, |
| Çay Partisi toplantılarında ve kampanya söylemlerinde bize Amerika'nın Hıristiyan bir ulus tarafından kurulduğu ve eğer Kurucu babalarımıza sorsak onlarda aynı şeyi söylerdi denmişti. | Open Subtitles | بين سباق حزب الشاي وخطابات الحملة الإنتخابية, أخبرونا بأن أمريكا تم تأسيسها كأمة مسيحية وإن كان أبانا المؤسس لدولتنا |
| Armand Rousseau, Kurucu ve CEO. Müthiş bir zeka ama kalleşin biri. | Open Subtitles | أرماند روسو هو المؤسس والرئيس التنفيذي ، عقلية الرائعة |
| Ve Kurucu Babamız'a özgün olarak onu arsızca açık bir biçimde buldum. | Open Subtitles | وكان ذلك نموذجي بالنسبة لآبانا المؤسس لقد وجدته عرياناً دون خجل |
| Ama seni uyarıyorum, Kurucu hafife alınacak adam değildir. | Open Subtitles | ولكنني أحذرك، المؤسس ليس شخصًا يمكن العبث معه |
| Kurucu'nun vahşi kızıyla ilgili ipucu var mı? | Open Subtitles | مرحبا، أهناك أي دليل عن ابنة المؤسس الجامحة؟ |
| Ben Kurucu'yla ayarlamaları yapmak için yukarı çıkıyorum. Yakında dönerim. | Open Subtitles | سأذهب للأعلى لأقوم بالترتيبات مع المؤسس سأعود قريبًا |
| Muhtemelen Batı Afrika'nın gördüğü en büyük imparatorluk olan Mali İmparatorluğu'nun kurucusu Sundiata Keita, belki de bunun en büyük örneğini oluşturmuştur. | TED | ربما كان المثال البارز لذلك هو سوندياتا كيتا، المؤسس لإمبراطورية مالي، ربما تكون أعظم إمبراطورية شهدها غرب أفريقيا. |
| Sonra onlar da başkalarını sisteme katıp yenilerin yatırdıkları paranın bir kısmını kendilerine alırken sistemin kurucusu da kendi payını alıyor. | TED | ثم يتم تشجيعهم على تجنيد الآخرين ووعدهم بجزء من المال الذي استثمره هؤلاء الناس، بينما يأخذ المؤسس أيضًا حصة. |
| Yönetimsel Tahminler'in kurucusu ve Genel Müdürü. | Open Subtitles | المؤسس و الرئيس التنفيذي للتقديرات التنفيذيه |
| kurucumuz Eustace Ballard ilk tuğlayı bu binaya kendisi koymuştur | Open Subtitles | الأب المؤسس يوستاس بالارد وضع اللبنة الاولئ في تاسيس نفسه |
| Yani ben sadece, Kurucular Günü'nün fiyaskoya dönüşmesi ihtimali yüzünden düzgün düşünemiyorum. | Open Subtitles | اقصد .. انا فقط انا لا ارى بوضوح بسبب الإجهاد من كارثة يوم المؤسس |
| Ama o Organizatör bu çocuğun nesine bu kadar ilgi duyuyor ki? | Open Subtitles | لكن ما سبب تعلق المؤسس به الى هذه الدرجة؟ |
| Şehrimizin lider kurucusunun heykeli. | Open Subtitles | -إنه تمثال المؤسس العظيم لبلدتنا |
| O, mayınların temizlenmesi, eski savaş alanlarında... sivillerin güvenliği için çalışan bir sivil toplum kuruluşunun kurucularından biri. | Open Subtitles | يعد المؤسس الشريك لمنظمة غير حكومية متخصصة بتفكيك الألغام في المناطق الحربية السابقة و جعلها آمنة على المدنيين |
| Basın, şirketin kurucusuna açılan cinsel tacız davalarını öğrenmişti. | Open Subtitles | اكتشفت الصحافة أحكام تحرش قد صدرت بحق المؤسس والرئيس التنفيذي |
| Ustamıza kalleşlik etti ve kurucumuzu öldürdü. | Open Subtitles | لقد خدع معلمنا وقتل المؤسس |