"المنتج" - Translation from Arabic to Turkish

• ürün
• ürünü
• yapımcı
• ürünün
• mal
• Malı
• Prodüktör
• yapımcısı
• ürüne
• yapımcının
• ürünleri
• malları
• yapımcıyım
• ürünler
• malın

Bunu hiç sevmiyorum, genelde tıklayıveriyorsunuz ve ürün sayfası çıkıyor önünüze.
إنني أكره ذلك لأنني سأقوم بفتح الرابط وبعدها زيارة صفحة المنتج.

Herkes takas yapmak istiyor, Takas işlemleri şuan en popüler ürün.
والجميع يريد تحويلات التحويلات الآن هي المنتج الأكثر شعبية في الشارع

ürünü sadece Jim' in T bölgesine sürüyorum. Buraya ve buraya. İşte.
انا فى الاساس اوزع المنتج على جبهة وانف جيم هنا و هنا

yapımcı bize şirin, masum, güzel ve yeni bir yüz aradıklarını söyledi.
وقد أخبرنا المنتج بأنهم يبحثون عن بعض الأبرياء اللطيفات ووجوه جميلة وشابة

Öncelikle, markanın bir ses ürünün bir hatıra eşyası olduğunu iyi anladılar.
أولا، فهموا جيدا أن العلامة التجارية هي صوت، وأن المنتج هو تذكار.

Ama senin istediğin şeyi yapıp aynı zamanda mal da satabilirim.
ولكن يمكنني فعل ما تطلبته مني وبيع المنتج في الوقت نفسه

- Yazıyorum... ama önce insanlara kendilerini kötü hissettirmeden ürün satamazsın.
لكنك لن تستطيع بيع المنتج بدون أن تجعل الناس تعساء أولاً

Parmak izi yok, bu ürün de bin yerde falan satılıyor.
لا يوجد بصمات، و هذا المنتج يباع في حوالي 1000 مكان.

ürün ne kadar kaliteli veya güvenli olursa olsun rekabet istemiyor.
بعيدا أي منافسة حتى لو كان المنتج المتفوق أو أكثر أمنا.

Ama neyse, pazara gitmenin tek sebebi ürün almak ki sen almışsın zaten.
و لكن لماذ تذهب إلى السوق و المنتج الذي تريده هو موجود لديك

Bu ürün için yarışan birkaç firma daha olduğunu söylediler.
يقولون ان العديد من منافسينا يتسارعون ليعرضوا عليهم هذا المنتج

Bak dostum, bana ürünü satmana gerek yok, ben zaten işin içindeyim.
اسمع ياصديقي لاينبغي عليك ان تبيعني على المنتج انا بالفعل موجود به

Nakliyeciler ürünü İspanya'dan alıp Fransa'ya, ordan da kamyonlarla Hollanda'ya taşıyorlar.
الناقلين جلبوا المنتج عبر أسبانيا، خلال فرنسا , إلى هولندا بشاحنات.

diyerek ürünü satın alırsınız, çünkü ürün ve hikaye birlikte gelir.
وسينتهي بك الأمر بشراء المنتج، لأن المنتج والقصة حزمة واحدة.

Ve yapımcı Henry Weinstein, Marilyn Monroe'yu izlemek için çırpınıyordu.
و المنتج هنري واينشتاين عمل جاهدا للتواصل مع مارلين مونرو

Bu topu sokarsam, yapımcı kredisinden eşit pay alırım, ha?
انجح فى هذة الضربة ويكون لدى مشاركة مع ارباح المنتج

Ve hatta, ürünün şekil manipulasyonuna bile belli sınırlar içinde dahil olabilirsiniz.
و ايضا يمكنك الاشتراك في التلاعب بشكل المنتج ولكن ضمن حدود آمنة.

Bazen Facebook kullanıcıların müşteri değil ürünün kendisi olduğunu söylüyor.
ويقال أحيانا عن الفيسبوك بأن المستخدمين ليسوا زبائنًا، لكنهم المنتج.

Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan şoförler kiralayıp, yüklü miktarda mal göndeririz.
نستأجر السائقسين بلا شيء لنفقده و نرمي الكثير من المنتج في المشكلة

Malı biliyorum, bu işi biliyorum bu işi nasıl planladıklarını yakından gördüm.
أعرف المنتج وأعرف اللعبة والآن بعد أن رأيت كيف يعملون بأم العين

Lanet yardımcı Prodüktör bizzat benim, mirasyedi bebek.
أنا المنتج التنفيذي بعينه، يا صندوق الإئتمان

L.A.'den bir müzik yapımcısı görmüş ve kontrat yapmak istiyor.
حسناً، المنتج الموسيقي في لوس أنجلس شاهده ويريدها أن تغني.

Sağ alttakini ise 10 sene kadar önce ben laboratuvarımda yaptım ve sonunda bir ürüne dönüştürdük.
في الجهة اليمنى السفلى نرى الروبوت الذي صنعته في مختبري منذ حوالي 10 سنين, والآن وصلنا لهذا المنتج

Bu akşam, bana yaban mersini veren kıdemli yapımcının ölümünü izleyeceksiniz!
سنعلن في عرض الليلة عن موت المنتج الأول الذي قدم لي التوت البري

Üstelik ürünleri de nakletmiştik, kullanıcılar için kötü bir deneyim olmuştu.
فعرضنا المنتج للتسويق لكنه لم يلق ترحيباً لدى الناس.

Yavaşlamamız ve International ile malları ve müşterileri taşımayı bırakmamız gerektiğini söyledi.
قال يجب علينا أن نبطئ, توقفوا عن نقل المنتج والحيل من خلال الدولي

Birkaç hafta önce tanışmıştık. Ben yapımcıyım.
لقد تقابلنا منذ عدة اسابيع انا المنتج التنفيذى

Peki ya ürünler kendi başlarına yürüyüp konuşabilirlerse?
رائع، ماذا لو تمكّن المنتج من المشي والتحدث بنفسه؟

Beyler, bu "mekan değil satılan... ..malın kalitesi önemli" teorisi?
كل هذا التنظير عن أهميّة المنتج وليس منطقة النفوذ ؟