"المنطق" - Translation from Arabic to Turkish

    • mantık
        
    • mantıklı
        
    • mantıkla
        
    • mantığın
        
    • mantığa
        
    • mantığını
        
    • mantıksız
        
    • akıl
        
    • mantığı
        
    • sağduyu
        
    • mantıksal
        
    • anlamı
        
    • mantığım
        
    • sağduyunun
        
    • mantıkta
        
    Ancak daha önce söylediğim gibi, aynı mantık bulaşıcı hastalıklar ile ilgili pek çok alana uygulanabilir, uygulanmalı da. TED و لكن كما قلت منذ قليل, هذا النوع من المنطق ينطبق على الأمراض المعدية, و ينبغى أن يكون كذلك.
    Parçalı, geçici görüntüleri bir araya getiriyordum, bilinçli olarak ipuçlarını inceliyor, hiçbir şey görmeyene dek, dağınık dürbünün içerisinde bir mantık arıyordum. TED جمعت صورا مبعثرة ، صورا عابرة، حللت الدلائل بوعي بحثت عن بعض المنطق في مشهدي المتداعي حتى لم أعد أرى شيئا أبداً.
    Bir şeyi tartıştığınız zaman, nedenleri ve kanıtları olan birini ikna edemezsiniz çünkü mantık yürütme bu şekilde çalışmıyor. TED إذا كنتم تناقشون شيئًا، لن تستطيعوا إقناع الشخص الآخر بالأسباب والدليل، بسبب ليست هذه الطريقة التي يعملُ فيها المنطق.
    Bu yüzden saatlerimi bu tuhaf Kunduz Festivalini mantıklı hale getirmeye çalışarak geçiriyorum. TED لقد قضيت ساعات وساعات في محاولة لفهم المنطق وراء يوم جرذ الأرض الغريب.
    Hakkında atıp tuttuğun konu da aslında hiç mantıklı değil. Open Subtitles وحقيقةُ أنّك تعنّف ذلك بشدّة ليس فيها الكثيرُ من المنطق
    Değil mi? Yani, bu mantıkla ilgili olan büyük problem, teknolojinin gerçek kullanımı ile niyetlenilen kullanımını karıştırması. TED صحيح؟ إذاً، المشكلة الأكبر مع هذا المنطق أنه يربك المقاصد على حساب الإستخدام الفعلي للتكنلوجيا.
    Ama hiç mantıklı gelmiyor. Ve mantığın bu işi çözeceğini sanmıyorum. Open Subtitles لكن هذا منافٍ للمنطق، ولا أخال المنطق سيساعدنا على حل هذا
    Ve otobiyografik benlik kendini geliştirerek hafızaya, mantığa tahayyüle, yaratıcılığa ve dile doğrı kendisini geliştirdi. TED و الذهن المبرمج دفعت الى توسيع الذاكرة و المنطق, والخيال والابداع واللغة.
    Basit mantık şu, eğer birini öldürürseniz, o zaman idam cezası alırsınız. TED المنطق البسيط يقول أنك إذا قتلت شخصاً ما، فإنك ستتلقى حكم الإعدام.
    - Bana, hareketlerine hakim olanın sadece mantık olduğunu mu hatırlatıyorsun? Open Subtitles أنت على وشك أن تذكرني بأن المنطق فقط يتحكم بأفعالك ؟
    mantık diyor ki nişancı bu davalardan biri ile ilgili. Open Subtitles يشير المنطق بأن مطلق النار متورط في إحدى هذه القضايا
    Ama bu ulusal otoyolun arkasındaki mantık benim anlayışım dışında. Open Subtitles ولكن المنطق وراء الطريق السريع القومي هو نفسه وراء فهمي
    Yani, mantıklı cevap karısı, eğer mantık burada işe yaracaksa. Open Subtitles أعني، زوجته الإجابة المنطقية, إذا المنطق يتطبق هنا. شكراً لكِ.
    Ardışık olarak altı kurbana bağlanmak için bir mantık var. Open Subtitles هناك بعض المنطق بالقيام بالغرز على 6 ضحايا على التوالي
    Buralarda azıcık mantıklı olan tek kişiyle baş başa kalmaya. Open Subtitles ذاهب لأستجدي رفقة الشّخص الوحيد الّذي يتعامل ببعض المنطق هنا
    Ama hiç mantıklı gelmiyor. Ve mantığın bu işi çözeceğini sanmıyorum. Open Subtitles لكن هذا منافٍ للمنطق، ولا أخال المنطق سيساعدنا على حل هذا
    Merhametin aile ötesine genişlemesi bu tür bir evrimsel mantıkla açıkladığımızda olumludur. TED من الجيد أن تمتد هذه الرحمة إلى خارج الأسرة هذا النوع من المنطق التطوري.
    - Öyle yapsa efendim, bu kanun dışı değil. - Hayır ama mantığa aykırı. Open Subtitles لو كان الأمر هكذا, فهذا ليس ضد القانون لا, ولكنه ضد المنطق
    Şimdi, bu soruyu sevmiyorum çünkü son 50 yıldır gıda sistemimizin mantığını belirliyor. TED والآن أنا لا احب هذا السؤال لانه يحدد المنطق الذي يقوم عليه نظام غذائنا لمدة ال50 عام المنصرمة
    " Biliyorum, şiddeti daha fazla şiddetle caydırmak mantıksız geliyor. Open Subtitles اعرف انه لا يوجد الكثير من المنطق في محاولة دحر العنف بالمزيد من العنف
    akıl, akılcı kişiyi daha az zulüm ve israf istemeye itebilir mi? TED هل بإمكان المنطق أن يجبر المفكر على أن يريد أقل وحشية وخراب؟
    Aynı fizik ve aynı iş mantığı büyük araçlar için de geçerlidir. TED المنطق الفيزيائي والتجاري نفسه ينطبق أيضاً على المركبات الكبيرة.
    Güç, bir insanı tehlikeli yollara sokabilir onu merhamet, sağduyu, şefkat gibi şeylere karşı körleştirebilir Open Subtitles من شأن السُلطة أن تقود الرجل نحو مسارٍ خطير يمكنها أن تعميه تجاه أمور مثل, المنطق, اللطف والرحمة
    Hatta, bu teknolojileri alın ve mantıksal en uç sınırlarına itin. TED في الواقع، خذ هذه التقنيات و ادفع بها إلى أقصى حدود المنطق.
    Saf kategorilerin, transandantal mantıkta nesnel anlamı nasıl olmaz? Open Subtitles كيف يمكنه قول مقولات نقية ليس لها معنى فى المنطق المبهم؟
    Prensiplerim ve mantığım arasından birini seçecek olsaydım her seferinde prensiplerimi seçerdim. Open Subtitles لو كان عليّ أن أختار بين المنطق والمبدأ فسأختار المبدأ كل مرّة
    Reform ya da değişimle ilgili en büyük sorun sağduyunun koşulsuz kabulüdür. TED المشكلة الكبيرة بالنسبة للإصلاح أو التغيير هو طغيان المنطق الشائع،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more