| Her şey, olması gerektiği gibi, ilahi hizmete uygun olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن يكون كل شيء كما يجب للصلاة الربانية |
| Bu büyük yanılgıda başarılı olmak için refleksleri bile Amerikan olmalı. | Open Subtitles | لنجاح هذه الخدعة الكبري، لا بد أن تكون ردات فعلهم أمريكية |
| Evet böyle olmalı. Yüzleri ayırt etmek algılamayla ilgili bir fonksiyon. | Open Subtitles | ،لا بد أن الأمر كذلك فتمييز الوجوه هي وظيفة إدراكية أعلى |
| Ve her soruya, açık ve net cevaplar vermek gerek. | Open Subtitles | ولكل سؤال لا بد أن يكون له إجابة واضحة وصادقة |
| Bu işe yarar. Yaramak zorunda. Hemen gözyaşı dökmeye başladım. | Open Subtitles | سيفلح ذلك، لا بد أن يفلح، ذرفت بعض الدموع بسرعة |
| Onu evin içinde yenebilmek için kısa kılıç kullanmamız lazım. | Open Subtitles | لا بد أن يهزم داخل بيته، وسينفع السيف القصير هناك |
| Hayır. Birileri onlara başka bir yerde yaşamanın daha kolay olduğunu söylemiş olmalı. | Open Subtitles | لا، لا بد أن أحدهم قد أخبرهم بأن الحياة أسهل في مكان آخر. |
| - Pekala, pekala. - Bu da küçük kızın olmalı. | Open Subtitles | كلة تمام, كلة تمام ولا بد أن هذه بنتك الصغيرةَ |
| Birisi nasıl böyle bir şey yapar, anlamıyorum. Çok sinir bozucu olmalı. | Open Subtitles | أجهل كيف يفعل أي أحد ذلك، لا بد أن ذلك مُجهد للأعصاب |
| Yatağına erken veda ettiğine göre Hayli karışık ve tedirgin olmalı kafan. | Open Subtitles | لا بد أن بك شيئ حتى تترك فراشك في هذا الوقت المبكر |
| Peki o zaman. Bu kasabada düzinelerce güzel yerler olmalı. | Open Subtitles | حسناً، لا بد أن هناك عشرات المواقع المناسبة بهذه البلدة. |
| Tanrım, oğlum tarih dersi için üzerine kayıt yapmış olmalı. | Open Subtitles | عجباً، لا بد أن أطفالي سجلّوا عليه درس التاريخ هذا |
| Sizi hiçbir şey olmamış gibi gönderebilmemizin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | تعلمون ، لا بد أن هناك طريقة مـا لننسى هـذا |
| Kızlar gerçekten astronotları seviyor olmalı. Çünkü burda şöyle diyor: | Open Subtitles | لا بد أن الفتيـات يعشقن رواد الفضـاء لأنهم يقولون هنـا |
| Newmie benimle ilgili hislerini biliyorum ve bundan dolayı gururumun okşandığını belirtmem gerek. | Open Subtitles | أتدري يا نيومي، أعلم بشعورك تجاهي ولا بد أن أخبرك بأني أشعر بالاطراء. |
| Onların burada yaşamasına izin vermesi için Marcel'e yalvarmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد كان لا بد أن أَستجدى مارسيل ليدعوهم أن يعيشوا هنا. |
| - Hayır. Ama ilginç bir şeyler bulmak lazım, değil mi? | Open Subtitles | لا لكن كان لا بد أن يغمى علي بشيئ مهم, صحيح؟ |
| Bunun önemi yok. Mantıksız davrandı ve bunu düzeltmem gerekiyor. | Open Subtitles | إنها غير عقلانية و أنا لا بد أن أصلح هذا |
| Ama tek yapman gereken o fişi çekmekti, değil mi? | Open Subtitles | لكنك كان لا بد أن تسحب تلك السدادة، أليس كذلك؟ |
| Bir insanın kaderini gerçekleştirmeye yardım ettiğin için mutlu olmalısın. | Open Subtitles | بجانب لا بد أن تكون ممتنا لأنك تمكنت من القيام بدورك بإنجاز قدر كائن آخر |
| Hayır. Evimizin disiplinini korumak için bunu söylemek zorundayım. | Open Subtitles | كلا، لا بد أن أقول ذلك لكي أحافظ على الاستقرار ببيتنا |
| İki yalancıyı bildiğimiz için Rikku'nun Toprak kristaline sahip olması gerekir. | TED | ولأننا حددنا بالفعل الكاذبَين، لا بد أن يملك ريكو بلورة الأرض. |
| Bronx lokantasına geri dönelim, biliyorsunuz ki onları kafalarından hayvar ve mısır ekmeğiyle vurmamız gerekiyordu. | TED | بالعودة إلى حانة برونكس للجعة، تعرف بأننا كان لا بد أن نضربهم في الرأس مع ذلك الكافيار وخبز الذرة. |
| Sen ölmedin Callahan, o yüzden başka bir ünlü bulmam gerekti. | Open Subtitles | أنت لم تمت كالاهان,لذا كان لا بد أن أجد مشهوراً آخر |
| Hayat müziği değiştirip duruyor, ama sen çaçaça yapmak zorundasın, değil mi? | Open Subtitles | الحياة تغيّر موسيقتها دوماً ولكن لا بد أن تتمسكي بالحماس، صحيح ؟ |
| Onu görmek zorundayız. | Open Subtitles | لا يهمني مدى انشغاله فلا بد أن نراه الآن |
| Çocukları olduğu gerçeği kafasına dank ettiğinde sorumluluk alması gerektiğini anladı. | Open Subtitles | عرف أن لديه أطفال، وأنه لا بد أن يكون مسؤولاً تجاههم |