| Eğer portakal yiyen bir adam görmek isteseydim, portakal yeme dersine girerdim. | Open Subtitles | لو كنت أريد أن أرى رجل يأكل برتقال لألتحقت بفصل أكل البرتقال |
| Her neyse, ikiniz için taze portakal suyu, o nerede? | Open Subtitles | على أية حال، عصير برتقال لكما انتما الاثنان اين هو؟ |
| portakal suyu, yulaf ezmesi, pastırmalı yumurta, bir tarafı kızaracak, ama çok değil. | Open Subtitles | عصير برتقال وشوفان ولحم مقدد وبيض مقلي من جهه واحده ولكن ليس كثيراً |
| portakal suyu, yulaf ezmesi, pastırmalı yumurta, bir tarafı kızaracak, ama çok değil. | Open Subtitles | عصير برتقال وشوفان ولحم مقدد وبيض مقلي من جهه واحده ولكن ليس كثيراً |
| İki portakallı! Niye suratın asık! | Open Subtitles | عصيري برتقال يا أنطونيو ، لماذا هذا الوجه ؟ |
| Son olarak, yapmak istediğimiz bir şey de kloroz başlangıcını erkenden tespit etmek -- ve bu bir portakal ağacı -- bu aslında yaprakların sararmasından anlaşılabilir. | TED | وأخيرًا، شيء نحن مهتمون به وهو الكشف المبكر عن الإصابة في الإخضرار. هذه شجرة برتقال كما ترون إصفرار الأوراق. |
| Buna rağmen, bu kara delik bizden çok uzakta ki dünyadan bu halka olağanüstü küçük görülüyor -ayın üzerindeki portakal gibi. | TED | إلا أنّ الثقب الأسود على بعد كبير من مكاننا، فمن الأرض تبدو تلك الحلقات صغيرة جداً كحجم ثمرة برتقال على سطح القمر. |
| Git sen de bağışla. Sonra portakal, muz veriyorlar. | Open Subtitles | اذهب وتبرع بـ الدماء وستحصل على برتقال وموز |
| portakal kabuğuna basıp kaydım desen? | Open Subtitles | إفترض أن تقول أنك تزحلقت على قشرة برتقال |
| Donmuş portakal suyundan milyonlarca dolar kazanmak üzereyiz, sen tutmuş insan doğasından bahsediyorsun. | Open Subtitles | نحن على وشك ربح الملايين من عصير برتقال مثلج وأنت تتحدث عن طبيعة البشر |
| Kutu portakal sularından alsanıza. Çok daha kolay. | Open Subtitles | ،أعتقد أنه يجب عليك أن تشتري عصير برتقال في علب أنها أسهل |
| - Kahve karışık yumurta, kizarmış ekmek ve portakal suyu. | Open Subtitles | وبيض مقلي و توست قمح وعصير برتقال لو سمحت |
| Şey, yutkunurken boğazı acıyor özellikle portakal suyu içerken. | Open Subtitles | يتألم عند الابتلاع وخاصة عندما يشرب عصير برتقال. |
| Ben hala bize neden bir torba portakal verdiklerini anlamaya çalışıyorum. Üzgünüm. | Open Subtitles | ما زلت أحاول أن أفهم لماذا أعطونا كيس برتقال. |
| Um, bu portakal, gerçek Seville portakallarından yapılma | Open Subtitles | هذه تم اعدادها باستخدام حبات برتقال حقيقية |
| Büyük Ahıl Burger'inden, Gülümseyen patates ve portakal soda istiyorum. | Open Subtitles | أودّ بيرجر الحضيرة الكبير , سملي وبطاطس مقلّية و عصير برتقال. |
| Hayır, portakal suyu ve yarış kuponu. | Open Subtitles | لا , فقط عصير برتقال و جريدة سباق من اليوم |
| Çünkü daha önce portakal suyunuz bitmişti de. | Open Subtitles | لأن أَفْهمُ بأنّك نَفذتَ عصيرِ برتقال في وقت سابق. |
| Hayır, portakal gibi bir şeyden yapılmış. | Open Subtitles | لا، هو يُجْعَلُ مِنْ، مثل، برتقال أَو شيء. |
| Bana bir iyilik yap. Git bana portakallı gazoz falan bir şey al. | Open Subtitles | قم بعمل معروفُ لي، أحضر لي مشروب برتقال أو ما شبه |
| 5'in sapağının 3 mil kuzeyinde Orange Grove'dayım. Bekle. | Open Subtitles | انا فى بستان برتقال على بعد 3 اميال فى الشمال ، انتظرى |
| Hey, bu yıl Turuncu tik taklardan istiyorum. | Open Subtitles | مهلاً، هذه السنة أريد ساعة على شكل برتقال. |
| Bunu yapmasının sebebi de, imleci hedeften her geçirişinde bir damla Brezilya portakalı suyu kazanması. | TED | و الدّافع الذي يجعلها تقوم بذلك، هو أنّها في كلّ مرّة تصيب الهدف، تتحصّل على قطرة عصير برتقال برازيليّ. |
| portakallar kafein içermiyorsa peki ne içiyordun. | Open Subtitles | لا يوجد برتقال في الذي شَرِبته |
| Bir zamanlar hepiniz en iyi "sidecar" kokteyli yapardınız. | Open Subtitles | قديماً، قمتم بصنع أفضل عصير برتقال. |
| Keklikotu diye düşünüyorsanız, evet efendim! | Open Subtitles | إن كنت تقصد برتقال ، أجل سيدي |