| Görünen o ki, eğer dünyayı okumak istiyorsanız, bunu ön yargısız bir şekilde yapmak istiyorsanız, dünya size yardım ediyor. | TED | تبين أنه، إذا كنت تريد قراءة كتب من أنحاء العالم، إذا كنت تريد مواجهة شيء بعقل منفتحٍ، سيقوم الجميع بمساعدتك. |
| Memnun olan liderler uzay geminizi tamire yardım edecekler ve kalkış yapabileceksiniz. | TED | بعد أن استرضيتهم, قام الفضائيون بمساعدتك على إصلاح سفينتك وبدأت الاستعداد للإقلاع |
| Eğer Cadillac'ınızı inşaat alanında görürlerse acil servis yardım etmeyi reddedebilir. | Open Subtitles | إذا ما رأوا السيارة فى موقع البناء فربما لن يقوموا بمساعدتك |
| Sizi tanıdığını söylediğine göre, cinayet sebebi konusunda yardımcı olabileceğinizi umuyordum. | Open Subtitles | بما انه قال بأنه يعرفك كنت امل بمساعدتك لنا لمعرفة الحافز |
| Senin ve adamlarının yardımınla zombi virüsüne karşı bir aşı yapabiliriz. | Open Subtitles | بمساعدتك أنت و رجالك يمكننا أن نصنع لقاح ضّد فيروس الزومبي |
| Güçlü olmayan efendiler olsanız da sizin yardımınızla öğle güneşini soldurdum. | Open Subtitles | استطعت بمساعدتك على الرغم من ضعف سحرك أنا أعتم ضوء الشمس |
| Hafızanı bir kanıt haline getirmene yardım etmek istiyorum. Benim gibi şüpheci birinin bile bir hata bulamayacağı kanıt. | TED | أرغب بمساعدتك بتحويل ذاكرتك لدليل دليل، حتى عالم ذاكرة مشكك مثلي لن يجد غلطاً فيه. |
| Biri size yardım ettiğinde minnettarlığınızı göstermek için kendiliğinizden bir hediye etmeniz son derece hoş. | TED | لذلك، هدية عفوية لإظهار التقدير والامتنان بعد أن يقوم شخص ما بمساعدتك مناسبة للغاية. |
| Parmaklarını bilerek incitmeye çalıştığında eşin yardım istedi ve Kang Woo seni kurtardı. | Open Subtitles | عندما كنت تحاول أذية أصابعك عن قصد زوجتك طلبت المساعدة ، وكانغ وو انتهى به الأمر بمساعدتك |
| Teşekkür etmenizi istemiyorum. Eğer beni yardım ederken yakalasalardı vurulabilirdim. | Open Subtitles | انا لا اريد شكرك لو كان ذلك سيلزمنى بمساعدتك فربما ادى ذلك الى اطلاق النار على |
| Herhangi bir sorunun olursa seve seve yardım ederim. | Open Subtitles | لو أن لديك أية مشكلات فسأكون سعيدة بمساعدتك. |
| Böyle davranma. Odun kesmene yardım edeyim. | Open Subtitles | لا تكن هكذا اسمح لي بمساعدتك في تقطيع الأخشاب |
| ve seni burdan çıkarmama yardım etmelisin. | Open Subtitles | يجب عليك أن تسمح لي بمساعدتك بالخروج من هنا |
| Lütfen hatta kal. Çünkü sana yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | ريثما تستعيد ضبط نفسك ولكن ابق على الخط,فانا ارغب بمساعدتك |
| Kanlı baltayla 40 darbe, Bart. Size yardım etmek isterdim bayan ama korkarım ki postayla gönderilen tehdit mektuplarıyla ilgili bir kanun yok. | Open Subtitles | أرغب بمساعدتك يا مدام ، لكن أخشى أن لا يوجد قانون ضد رسائل التهديد |
| İlerde size başka davalarda yardımcı olmaktan mutluluk duyarım efendim. | Open Subtitles | إذاً لأجل المستقبل، سأكون أكثر من سعيداً بمساعدتك بقضايا اخرى |
| Sayın Başkan, izin verirseniz size yardımcı olayım. | Open Subtitles | السيد رئيس مجلس القضاء الأعلي فضلا إسمح لي بمساعدتك |
| Batmak üzere olan, soruşturmanıza yardımcı olması için, iyi niyetli ruhlardan çağrı aldık. | Open Subtitles | نوع ما من الأرواح الطيّبة بدأت بمساعدتك.. في تحقيقك |
| Senin de yardımınla, Cagey Joe, kısa zamanda şampiyon olur. | Open Subtitles | , بمساعدتك سيصبح بطلا ,فى لمح البصر فقط قربه من الحبال |
| Ama şimdi, senin de yardımınla... o iğrenç herifi uzun süreliğine içeri tıkabiliriz. | Open Subtitles | ..لكن بمساعدتك بامكاننا ان نضعه خلف القضبان لمدة طويلة |
| Şüphesiz ben de başarabilirim ama sizin yardımınızla daha hızlı olur. | Open Subtitles | لا أخطئ , انا اسطتيع فعل ذلك لكن سيكون اسرع بمساعدتك |
| eğer doğruysa, bize yardımın olabilir. | Open Subtitles | إذا ما كانت حقيقيه فبإمكانى الإستعانه بمساعدتك |
| Onlar istekli kurbanlar. yardımını hak eden ve etmeyen insanlar var. | Open Subtitles | إنهم ضحايا متطوعوين البشر الآخرين هم من أحق بمساعدتك لهم |
| Bence Carl Jimmy'den çok senin yardıma ihtiyacın olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | هذا ما في الامر اعتقد أن كارل يهتم بمساعدتك اكثر من مساعدة جيمي |