Barbara gibi güzel bir kadının, dünya işlerinden elini eteğini çekip bir aziz gibi yaşayacağına inanacak kadar saf mı sanıyorsun beni? | Open Subtitles | تظني بأني ساذج لأصدق أنّ سيّدة جميلة مثلها تعيش حياتها كراهبة |
Chloe, planlamıyorum ama, seçime katılsaydım, Sence bir şansım olur muydu? | Open Subtitles | لست أخطط لذلك لكن إذا ترشحت ،هل تظني أن لدي فرصة؟ |
Bak, beni sevdiğini düşünüyorsun, fakat çok açık ki sevmiyorsun. | Open Subtitles | أعلم انك تظني أنك تحبيني لكن من الواضح انك لا |
İleri gittiğimi düşünmeni istemem ama seni yemeğe davet etmek isterdim. | Open Subtitles | أتمنى أن لا تظني إنني اتجاوز حدودي ولكني اريد أن أدعوكِ على العشاء |
Beni, iptal edilmiş randevusuna rağmen takipçi gibi düşünme diye hemen gidiyorum. | Open Subtitles | سأغادر الآن قبل أن تظني أني المُطارد الذي يأتي في المواعيد الملغيّة |
Bunu biraz abarttığını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | من الأفضل ان تقاتل للحياة بدلاً من الإستسلام ألا تظني أنكَ تبالغي فى هذا قليلاً؟ |
Eğer Dalchimsky'yi durduramazsak Washington'un misillemesi ile kim karşı karşıya kalacak sanıyorsun? | Open Subtitles | لو لم نوقف دالشميسكي، لمن تظني سيتوجه إنتقام واشنطون؟ |
Patronunla sorunların olabilir, ama sen kendini ne sanıyorsun? | Open Subtitles | ربما لديكي مشاكل مع رئيسك و لكن من تظني نفسك ؟ |
Sen kim olduğunu sanıyorsun da, benim odama giriyorsun? | Open Subtitles | من تظني نفسك أيتها اللعينة لتدخلي لغرفتي ؟ |
Sence kader, armağanını reddetmemiz için mi bizi tanrılara çevirdi? | Open Subtitles | هل تظني أنه علي أن أرفض هذه الهبة من الله؟ |
Hiçbir şey söylememek için uzun bir zaman değil mi Sence de? | Open Subtitles | إنها مدة طويلة لكي لا يطرأ هذا الموضوع للحديث ألا تظني ذلك؟ |
Sence seni hapisten kurtaran kim? | Open Subtitles | من تظني بحق الجحيم أخرج مؤخرتك من السجن؟ |
Yani, bir şey için onun üzerinde çalışıyordu o hedef aldı düşünüyorsun? | Open Subtitles | إذاً, هل تظني أنَّه تم إستهدافه بسببِ شيئاً ما كان يعملُ عليه؟ |
Bu öğleden sonrası için yeterince öpülmediğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | ألا تظني أنكِ نلتِ مايكفيك من قبلات هذا المساء ؟ |
Bunun beni rahatsız ettiğini düşünmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لأأ أريدك أن تظني أن ما حدث من قبل جعلني غير سعيد |
Onun için, bir anlığına bile, buraya gelerek bir rozet parıldatıp beni sinirlendirebileceğini sakın düşünme. | Open Subtitles | لذا فلا تظني للحظة أنه يمكك المجئ إلى هنا و ترينني شارتك و توترينني |
Böyle bir adamın burada yaptıklarımızı anlayacağını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظني أن رجل كهذا قد يستوعب طبيعة عملنا هنا؟ |
Ooo, canım, sen bu akşam... partiye gelebileceğini düşünmedin, değil mi? | Open Subtitles | عزيزتي لم تظني أنه يمكنك المجئ الليلة، صحيح؟ |
Bizim kanımızdan birinin böyle bir şey yapabileceğini cidden düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تظني حقاً أن دمائنا يمكنها فعل شيء كهذا؟ |
Bunu sırf sana yardım etmek için yaptığımı sanma sakın. Benim de paraya ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا تظني أني سأفعل هذا من أجل مساعدتك فأنا أحتاج المال أيضا |
Senin düşünmen değil, protokole uyman gerekiyor. | Open Subtitles | ليس عليك أن تظني شئ عليك أن تتبعي البروتوكولات |
Daha az zengin olsaydık işlerin daha iyi olacağını düşündün mü hiç? | Open Subtitles | ألم تظني أبداً أن الحياة قد تكون أفضل إن لم نكن فاحشي الثراء؟ |
Bu pek çok şeyi açıklayabilir. Bana ne düşündüğünü söyle. | Open Subtitles | من الممكن أن تفسر الكثير أخبريني ماذا تظني |
Hazır olduğunu ve buradan gitmek istediğini düşünüyorsan tek yapman gereken bu anahtarı çevirmek. | Open Subtitles | إذا كنتِ تظني أنكِ مستعدة وتريدين المغادرة كل ما عليكِ هو ضغط الزر |
Kıyametin kopacağını bile düşünebilirsin. | Open Subtitles | لك الحق في أن تظني أن الأمور تؤول للأسوء |
Muhtemelen düşündüğün kadar kötü değildir. Bir bakalım. | Open Subtitles | انه لمن المحتمل أن لا يكون بالسوء الذي تظني فلنلقي نظرة |