| Geçen hafta, ""Dev Çakal Wile Ayağı"'ndan nefret ettiğini sen söyledin. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي, أنت قلتِ أنكِ تكرهين أقدام القيوط الضخمة التي لديك |
| Tam da iyi yerine gelirken insanların kesmesinden nefret etmez misin? | Open Subtitles | ألا تكرهين الوضع عندما يقاطعك بعضهم عندما تكون الأمور جيدة ؟ |
| İşe geç kalmaktan nefret edersin. Bu seni rahatsız edecek. | Open Subtitles | انتِ تكرهين التأخر عن العمل لابد من ان هذا يضايقك |
| Ciddi soruyorum, hakkında konuşmak bile kendinden nefret etmene sebep olmuyor mu? | Open Subtitles | بجديّة, أليس فقط الحديث حول هذا الأمر يجعلك تكرهين نفسكِ ولو قليلاً؟ |
| Bak, belki sen zengin insanların etrafında olmayı sevmiyorsun, ama ben de onlardan nefret etmek için bir şansı hakediyorum. | Open Subtitles | أنظري, ربما أنت تكرهين وجودك ,حول الناس الأغنياء لكنني أستحق الفرصة لأتعلم ,كرههم أيضاً |
| Prenses kendini kurtarmadı diye ondan nefret ediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت تكرهين إنها لك تنقذ نفسها ، أليس كذلك ؟ |
| Benim gece yarılarına kadar çalışıp geç saatte kalkmamdan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | حسنا , أنت تكرهين طريقة سهري المتأخر وأبقائك سهرانة بأيام العمل |
| Kendinden gereğinden çok nefret ettiğini ve tutkunun bana ilham verdiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين بأنك تكرهين نفسك أكثر من اللازم و أن شغفك ألهمني ؟ |
| Bu video magazasindaki hayatindan nefret ediyor musun etmiyor musun? | Open Subtitles | هل تكرهين نفسكِ لأنك تعملين في هذا المتجر ام لا؟ |
| Bulaşık yıkamaktan nefret edersin, demek ki bir şeyler yolunda değil. | Open Subtitles | اذا انت تكرهين غسيل الاطباق مما يعني ان هناك شيء سيء |
| Bulaşık yıkamaktan nefret edersin, demek ki bir şeyler yolunda değil. | Open Subtitles | اذا انت تكرهين غسيل الاطباق مما يعني ان هناك شيء سيء |
| Erkeklerden, sütyenlerden Afrika kültüründen nefret ediyorsunuz falan. | TED | أنت تكرهين الرجال وحمالات الصدر والثقافة الأفريقية وأشياء من هذا القبيل. |
| O kadından nefret ediyorsun ve bir gün onu öldürecek kadar nefret edeceksin! | Open Subtitles | أنتِ تكرهين تلك المرأه وفى يوم ما ستشرعين في قتلها |
| Geri dönüşü olmadığını fark ettiğinde bebekten nefret etmeye başladın. | Open Subtitles | عندما أدركت أن الأمر حتميّ بدأت تكرهين الطفل |
| Geri dönüşü olmadığını fark ettiğinde bebekten nefret etmeye başladın. | Open Subtitles | عندما أدركت أن الأمر حتميّ بدأتِ تكرهين الطفل |
| Sen gelme, Adela, kurumlardan nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | لا تَجيئي يا أديلا أعرف أنك تكرهين المراكز التعليمية |
| Sen bundan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | انه يستمع عندما اتحدث الان انت تكرهين هذا |
| Bunu söylememden nefret ettiğini biliyorum, ama üzgünüm. | Open Subtitles | آسف، أعرف أنّكِ تكرهين أن أقولها، لكني آسف. |
| O konuşmamızda, babandan nefret ettiğini söylemeyi reddettin. | Open Subtitles | فى حديثنا السابق رفضتى ان تقولى انك تكرهين أباك |
| Hayır, benden nefret etmiyorsun. Savunmasız olmayı sevmiyorsun. - Tamam. | Open Subtitles | لا ، أنت لا تكرهينني أنت تكرهين الشعور بأنك ضعيفة حسناً ، هل هذا مؤلم ؟ |
| Duygusal nutuklarımı sevmediğini biliyorum, ama inan bana söylediklerimden fazlasını hissediyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تكرهين فضفضتي، لكن صدقيني، بداخلي أكثر مما أقول |
| Bunlar kremalı. Sen hiç sevmezsin ki. | Open Subtitles | انها ممتلئة بالكريما وانتِ تكرهين هذا النوع |
| Açık konuşalım: Tom'u sevmiyorsun ve hiçbir zaman da sevmedin. | Open Subtitles | اسمعى, لنتكلم بصراحة أنتِ تكرهين (توم), وطالما كرهتيه |