| - Aramızda bir casus olmalı. - casusun icabına bakıldı. | Open Subtitles | لابد من وجود جاسوس بيننا لقد تم العنايه بهذا الجاسوس |
| Sence gerçekten de casus vuramayacak kadar korkak biri mi? | Open Subtitles | هل تصدق أن هذا السافل يطلق النار على جاسوس حقا؟ |
| - İlkin bana inanmadılar. Ateş Ulusu askerleri casus olduğumu sandılar. | Open Subtitles | في البداية لم يصدقوني فقد ظن جنود أمة النار أنني جاسوس |
| Bir ajan, en yakınındaki kişilerden bile şüphelenir. | Open Subtitles | أي جاسوس يَجِبُ أَنْ يَتوقّعَ الأقرب الواحد. |
| Güvenlik Bölümü, bölümünüzde bir köstebek olduğuna dair endişelerinizi bize bildirdi. | Open Subtitles | الأمن حذرنا بأنه من الممكن أن يكون لديك جاسوس فى قسمك |
| Belki de casusumdur ama kimsenin casusu değilim. Kendimden başka kimsenin. | Open Subtitles | ربما انا جاسوسا لكنى لست جاسوس لاحد لا احد غير نفسى |
| Soğuk Savaş döneminde "Rus casus Şifreleri"ni çözmek için kullanılıyordu. | Open Subtitles | أُستعملت في الستينيات لحلّ رمز جاسوس روسي خلال الحرب الباردة. |
| İnsanlar, çocuğun casus olduğu konusunda Başkan'ın yalan söylediğini düşünüyor. | Open Subtitles | الناس سيعتقدون أن الرئيس كذب حول ذلك الطفلِ وكونه جاسوس. |
| Peki Skinner onun CIA'in 7. katını dinleyen bir casus olabileceğini biliyor mu? | Open Subtitles | حسنا, هل سكينر يعلم؟ أن لدينا جاسوس اجنبي من المحتمل استرق السمع ؟ |
| Bu bir casus. Onu Beyaz Saray'da yakaladık. | Open Subtitles | هذا جاسوس . لقد أمسكنا به فى البيت الأبيض |
| O gezegenler arası bir casus. Onu tuzla buz ettim. | Open Subtitles | إنه جاسوس من العالم الخارجي و قمت بتحويله لرماد |
| Yakalanırsa casus olarak öldürülecek. | Open Subtitles | لو ألقي القبض عليه، سيقتل بتهمة أنه جاسوس |
| -Elimde bir İngiliz ajan, bir Severnaya programcısı ve bir heIikopter var. | Open Subtitles | لدي جاسوس أنجليزي,مبرمجة من سيفرينيا و المروحية التي سرقاها |
| Görünmez bir ajan kendisine hiçbir şey olmadan işini görebilir. | Open Subtitles | جاسوس غير مرئي يمكنه العمل دون الخوف من العواقب |
| Gerçekten güçlü olsaydınız, ...içimize bir ajan sokma gereği duymazdınız. | Open Subtitles | أظن أنه إن كانت لديكم قوة حقيقية لم تكونوا تضطرون لإرسال جاسوس |
| - CIA'de bir köstebek olduğu sürece Vaughn'a hiçbir şey söyleyemezsin. | Open Subtitles | هناك جاسوس فى المخابرات المركزيه لا يمكنك اخبار فون بأى شيئ |
| Geçen hafta bana Paris'teki şubemizde bir köstebek olduğunu söyledi. | Open Subtitles | في الأسبوع الماضي، قال لي أنّ لدينا جاسوس داخل الشركة. |
| Yoksa en iyi casusu mu? Telefon başında bekleyen kim? -Kızla konuşan kim? | Open Subtitles | ربما أفضل جاسوس , من ينتظر قرب الهاتف و من يتحدث مع الفتاة |
| Bana kötü bir adam ya da komünist ajanı olduğumu soruyorsun? | Open Subtitles | هل تسألني ان كنت رجل سيء او جاسوس شيوعي؟ |
| Sen Robin Hood saplantısı olan birinci sınıf bir casussun. | Open Subtitles | أنت جاسوس من الدرجة الأولى على غرار روبن هود |
| Kevin. Acaba bana karşı casusluk konusunda yardım edebilir misin? | Open Subtitles | كيفين، كنت أتسائل إذا كنت تستطيع مساعدتى في موضوع جاسوس... |
| Sen bir süper ajansın. | Open Subtitles | حسناً , يا رجل , حسناً , استمع إلي , أنت جاسوس خارق |
| Ve bir kutunun içinde kapılarının önüne getirilmedikçe, bir köstebeği bulamayan bir büro tarafından dikkatimiz dağıtılmayacak. | Open Subtitles | ولن يزعجنا مكتب تحقيقات، لن يستطع إيجاد جاسوس حتّى لو كان أمام أعينهم |
| Biliyorum. Yani ben eğitimli bir ajanım. | Open Subtitles | أعلم , انه فقط , تعلمين أنا جاسوس مدرب الأن |
| Beni bir casusa çevirebileceğinizi nasıl düşünürsünüz? | Open Subtitles | أتعتقد حقا بأنني يمكن أن اتحول إلى جاسوس لك؟ |
| Yabancı bir ajanın iş yerini belirlemek, yemek ile ilgilidir. | Open Subtitles | عندما تريد ان تحدد مقر جاسوس اجنبي كله متعلق بالطعام |
| Asla yakalayamayacağın çok özel bir ajanla birlikte çalışıyoruz. | Open Subtitles | أترى نحن نعمل مع جاسوس عظيم شخص ما لن تراه يهاجمك |
| Uzun yıllar önce... bir adam ve bir kadın varmış. İkisi de casusmuş. | Open Subtitles | في مرة من المرات كان هناك رجل وامرأة كان كلاهما جاسوس |