İyi ki Dünya'nın iç sıcaklığı dağları yukarı itmeye devam ediyor. | Open Subtitles | وهذا يحدث فقط لإن حرارة الأرض الداخلية تُجبر قارتين على التصادم. |
Ancak 1998'de bölgedeki deniz sıcaklığı yaklaşık 2 derece artış göstermiş. | Open Subtitles | ،لكن في عام 1998 ارتفعت درجات حرارة المنطقة بمعدل درجتين تقريباً |
Kabin ısısı 60 derece, kabin ısı değişimi 48 derece. | Open Subtitles | درجة حرارة المقصورة 60 درجة، تبادل الحرارة بالمقصورة 48 درجة. |
Binalarımız, belirli sıcaklık değerleri arasında rahatça kullanabilmek için tasarlanıyor. | TED | ولقد تم تصميم مبانينا لتكون مريحة في درجة حرارة معينة. |
Bu kıyafetler vücut ısısını izole ediyor, ve adamlarımızı görünmez yapıyor. | Open Subtitles | هذه البزات تعزل حرارة الجسم ما يجعل الفريق خفيا بالنسبة للمخلوق |
Ama senin vücut ısın oradaki sıcaklığı yükseltiyor. Bu etkiyi taşımaya meyilliyim. | Open Subtitles | ولكن حرارة جسدك ترفع من درجة الحرارة إن لديّ هذا التأثير عادة |
Dünya ile yaklaşık aynı boyutu ve sıcaklığı dört yüz dereceyi aşan yoğun atmosferiyle, sıvı su için çok Sıcak. | Open Subtitles | بنفس حجم الأرض تقريبا و غلافه الجوي الكثيف يشهدُ درجات حرارة تتجاوز ال 400 درجة مئوية حار جداً على الماء. |
Ciğer sıcaklığı ölüm zamanının yaklaşık iki saat önce olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير حرارة الكبد إلى أن وقت الوفاة يعود إلى ساعتين تقريباً |
Ama aslında birlikte çalışarak Dünya'nın ısı derecesine ince ayar veriyorlar. | Open Subtitles | لكن في الواقع بعملهم سوية، أمكنهم بنجاح تعديل حرارة كوكب الأرض |
Serginin her alanı lazer korumalı ayrıca, ısı, hareket ve ağırlık sensörleri mevcut. | Open Subtitles | كل معروض به حماية بواسطة أشعة الليزر مراقبة حرارة الغرفة و أستشعار للوزن |
Aslında her insan, kilogram başına Güneş'ten 6000 kez daha çok ısı üretebilir. | Open Subtitles | في الواقع ، كل إنسان يولّد حرارة 6000 مرّة اكثر من الشّمس للكيلوجرام. |
Gündüz sıcaklık 60 dereceye ulaşıp gece eksi 5'e düşer. | Open Subtitles | مغطاة بالرمال حرارة الجو بالنهار تصل إلى 60 درجة مئوية |
Onu çizebilmek için çok yüksek sıcaklık gerekir. Fırlatma rampasındaki sıcaklık gibi. | Open Subtitles | لتحقيق هذا تحتاج الى درجات حرارة عالية جدا درجات حرارة منصة الاقلاع |
Ölümden sonraki ilk saatte vücut ısısı 1,5 derece düşer. | Open Subtitles | تنخفض درجة حرارة الجسد درجتين في الساعة الأولى بعد الوفاة |
Eğer vücut ısısı yüksek biri fazla yaklaşırsa alarm çalmaya başlar. | Open Subtitles | الذي سينفج إذا أقترب أحد ما منها مع درجة حرارة عالية |
Yine de Bay Yates tartışmamıza karşılık verdi ve kiracıların ısısını geri açtı. | Open Subtitles | بالرغم من أن السّيدِ يايتس رَدَّ إلى حجّتِي المقنعةِ وإستعادَ حرارة المستأجرين على. |
Gerçekten vücudunuzun içinde güneşin sıcaklığını veya radyoaktif nükleer santral istiyor musunuz? | TED | وهل تحتاج حقاً إلى حرارة الشمس أو محطة نووية مشعة داخل جسمك؟ |
Hastamızın boynunda bir kitle var ve son üç saattir ateşi yükseliyor. | Open Subtitles | مريضنا لديه ورم بعنقه و حرارة جسده ترتفع خلال الثلاث ساعات الماضية |
Ve asıl önemli olan bunları çok dikkatli şekilde kurutmanız, düşük bir sıcaklıkta. | TED | والشئ الرئيسي هو أنك يجب أن تجففها بكل حرص، في درجات حرارة منخفضة. |
Ölüm Vadisi Amerika'nın en Sıcak, en kuru yeri. Orada hiçbir şey yetişmez. | TED | وادي الموت هو أكثر مكان حرارة وجفافا في أمريكا، ولا شيء ينمو هناك. |
Bu şey çevresindeki ısıyı yaklaşık 15 derece artırıyor - inanılmaz. | TED | ان هذه النبتة تقوم برفع درجة حرارتها 15 درجة فوق درجة حرارة محيطها انه ابداع مميز |
Volta'nın bataryası oda sıcaklığında çalışır. | TED | بطارية فولتا تعمل على درجة حرارة الغرفة. |
ateş yok, vücut ısısı düşüklüğü yok, taramada hiçbir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لا توجد حمى, ولا انخفاض حرارة لا شيء في الفحوص كلها |
"Jeeves'e sor" jakuzilerin, spermler için mükemmel ısıda olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | سمعت أن درجه حرارة المغطس الحار هي الأمثل للسائل المنوي |
Haydi bütün herkesi ateşli yapan cennete gidelim. | Open Subtitles | دعونا نصعد إلى السماء حيث يزداد الجميع حرارة |
Yeterince Sıcak, Majesteleri. Kralın işlerini yürütürken ortam biraz ısınıyor tabi. | Open Subtitles | لكى تكون نشيط للقيام بأعمال الملك فهذا يولد حرارة بكل تأكيد. |