| Tamam mı? Bu, insanların ilgisini bilime çekmiyor çünkü neyle ilgili olduğunu anlayamıyorlar. | TED | حسنا ؟ إذا هذا لن يجعل العالم يهتمون بالعلوم لأنهم لا ستطيعون فهمه. |
| Sonra kendi kendime dedim ki, Tamam önümüzde bu şekilde gelen insanlar var | TED | لذلك بدأت أتساءل، تعلمون ، حسنا أننا لدينا هؤلاء الاشخاص يدخلون بهذه الطريقة |
| Tamam. Genellikle yarısında azını hatırlıyoruz, ki bu normal. Çeşitlilik olacak. | TED | حسنا, عادة ننتهي بأقل من النصف, وهذا طبيعي. سيكون هناك مدى |
| - Oldukça zor zamanlar geçirdik. - Peki, ne olacak Bob? | Open Subtitles | لقد مررنا بأوقات عصيبة جدا حسنا, ما الأمر يا بوب ؟ |
| DB: Pekâlâ, ama yatakta dönüp durmak konusunda ne yapmalı? | TED | دافيد: حسنا ولكن إذا كنت أتقلب في فراشي ماذا أفعل؟ |
| - Tamam mı, Bernardo? - evet, ama sen değil, Juan. | Open Subtitles | حسنا يا برناندو نعم ، و لكن ليس أنت يا جوان |
| Tamam, şimdi. Ben içeri girer girmez şnorkeli ileri itin. | Open Subtitles | حسنا , الان ادفع الانبوب بمجرد ان اكون فى الداخل |
| Ben de Tamam dedim. Benim de serserinin biriyle evlenmeye niyetim yok herhalde. | Open Subtitles | لقد قلت حسنا أنا لا أنوي أن أتزوج من عجوز علي أية حال. |
| Tamam, eğer arabaya binersen ve arabada müzik çalıyorsa, farz edelim ki,... | Open Subtitles | حسنا.. فالنفترض أنك ركبت سيارة و هناك موسيقى تصدر من مذياع السيارة |
| Tamam, Pete. İlgileniriz. Ama gerçekten teslim olman gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا بيت سنتدبر الأمر لكننى أعتقد حقا أنه عليك العودة |
| Tamam çocuklar, hadi. Şuta boğalım şunu Bombalamaya başlıyoruz. Tamam mı? | Open Subtitles | حسنا ياراجال هيا سددوا عليه هنا سددوا عليه هنا ,هيا ,تمام.. |
| Tamam, burası Güzel ve rahat, ha? Cozy Cole gibi. | Open Subtitles | حسنا , المكان هنا جميل و مريح أليس كذلك ؟ |
| Tamam, bak, bu araca çok özel ilgi göstermeni istiyorum. | Open Subtitles | حسنا أسمع اريدك ان تعطى اهتماما خاصا لتلك السيارة حسنا؟ |
| Tamam. Sonarın ve dış kameraların 24 saat gözlenmesini istiyorum. | Open Subtitles | حسنا , اريد مراقبة السونار والكاميرات الخارجية فى جميع الأوقات |
| Tamam, şu kum tepesinin gölgesinde dinlenelim, ama fazla kalamayız. | Open Subtitles | حسنا,لنرتاح فى ظل هذاالتل لكن لا يمكن أن نبقى طويلا |
| Tamam, senden daha çok fazla etkilendim - senin yetişme tarzın bu. | Open Subtitles | إنهم أناس لطفاء حسنا أنا أكثر منك أعجاباً بهم تأقلمى على هذا |
| Peki ya Mitch? Onun bu konuda söyleyecek birşeyi yok muydu? | Open Subtitles | حسنا ,وماذا عن ميتش هل قال اي شئ عن هذا ؟ |
| Peki. Ama sonra yoluna devam et ve kendi hayatını yaşa. | Open Subtitles | حسنا , لكن عليك إذن أن تكملى طريقك و تعيشى حياتك |
| Pekâlâ, hiç memnun olmadım, Grady. Ben bir yazar değilim. | Open Subtitles | حسنا ,انا لست مسرورة يا جريدى , اننى لست كاتبة |
| - Pekâlâ, doğum günü çocuğu. - Mağazada görmüştük ve senden onu istemiştim! | Open Subtitles | حسنا يا صاحب عيد الميلاد لقد رأيت هذه فى المخزن و طلبتها لك |
| Ne kadar erken olursa O kadar iyi. 15 dakika. | Open Subtitles | الآن؟ كلما ابكرنا كان افضل, لنقل بعد 15 دقيقة, حسنا |
| Tamamdır, sağolun beyler. Yasal durum açık. | Open Subtitles | حسنا أيها السادة,شكراً جزيلاً لكم أعتقد أن الوضع القانونى الآن بدا واضحاً |
| şimdi size gösterdiğim tüm bu salgınlar, şu anda kontrol altındalar ve görünen O ki; çok çok kısa sürede sonlanacaklar. | TED | حسنا ، كل هذه الأزمات التي عرضتها لكم هي تحت نطاق السيطرة حاليا و يبدو الوضع و كأنهم سوف يتوقفون بسرعة |
| şey sanırım yemek için hazırlanacağım. Açım. Bugün Güzel bir yemek yerim. | Open Subtitles | حسنا أعتقد أننى جاهز للعشاء انا جائع بامكانى تناول عشاء جيد الليلة |
| Bir çiftliğe gittiğiniz zaman öyle hemen kalp krizi geçiren bir domuz bulamıyorsunuz biz de dedik ki stentler konusunda uzmanız. | TED | وعندما تذهب إلى مزرعة ، لا تستطيع بسهولة أن تُحدث نوبات قلبية للخنازير فقلنا، حسنا ، نحن خبراء في تركيب دعامات |
| Ne kadar çabuk olursa, O kadar iyi olur deyim yerindeyse. | Open Subtitles | حسنا كلما أسرعنا كلما كان ذلك أفضل وهذه عبارة مبتكره منى |
| Pekala, Afrika haritasi uzerinde Nijerya'nin yaklasik nerede olduguna bakalim iste orada herkezin duydugundan emin oldugum Delta bolgesi | TED | حسنا, لقياس جيد، هناك تقع نيجيريا في خارطة افريقيا. وهناك منطقة الدلتا, وانا متأكد بأن جميعنا قد سمع بها. |
| evet, şimdi, benim bildiğim, bu alarmı çalmama neden olan şeyi biliyorsunuz. | TED | حسنا الآن تعرفون ما أعرفه والذي يدفعني إلى دق ناقوس الخطر هذا. |
| yani görüyorsun ya tatlım, sen ve editörünle işler iyi gitmiyor demek... | Open Subtitles | لذا, أترين؟ . فقط لأن الأمور لا تجري حسنا بينكِ و مُحرِّرِكِ.. |
| evet ama, bundan bayağı para kazanıyor sayılmam, Andries. aslında hiçbir şey. | Open Subtitles | حسنا , انا لا اجني الكثير من المال و اندريس يتخيل كثيرا |
| Eğer gittikçe mutsuz olurlarsa, bu Amerikanlar için kötü bir şey olucaktır. | TED | اذا كانوا أقل وأقل سعادة، سيكون ذلك سيئا بالنسبة للأميركيين ، حسنا. |