Bir kadınla rahmi arasındaki kurgusal sohbet ama gerçekten komiktir. | Open Subtitles | هذا عن حوار خيالي بين امرأة ورحمها لكنه مضحك للغاية |
Ve bu süreç şüpheyle birlikte gidiyor, onunla hiç bitmeyen bir sohbet ve bazen ona karşı bilinçli bir meydan okuma içeriyor. | TED | وهو يمضي يدا بيد مع الشك، في حوار لا ينتهي معه، وأحيانا في تحد واع له. |
SS: Tabi, daha cok diyalog oldu, ki bu harika. | TED | ش س : هناك بالتأكيد حوار مستمر، وهذا أمر رائع. |
Çatışmayı karşılıklı konuşmaya çevirecek yöntemler bulmak hayatımın çalışması. | TED | لذا فإيجاد طريقة لتحويل هذا الصراع الى أرضية حوار هو عمل حياتي. |
Bu yapılmaya değer bir konuşma ve yayılmaya değer bir düşünce. | TED | انه حوار يستحق القيام به وفكرة تستحق الانتشار. |
Ama sonra New York Times'la teke tek röportaj yaptığımı duyunca | Open Subtitles | لكنه سمع بلقاءي في حوار وجه لوجه مع صحيفة النيويورك تايمز |
Beni buraya arkadaşça sohbet etmek için çağırdığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسبتُ إنّكِ دعوتيني هُنا من أجل حوار حميم. |
Üniversiteli çocuklarla sohbet başlatmak için iyi oluyordu. | Open Subtitles | لقد حزنت لإعادته لقد كان مثاليا فى بدء حوار مع فتيان الكلية |
Proteinler ve yağlar hakkında derin bir sohbet ettik. | Open Subtitles | لقد كان بيننا حوار عميق عن البروتين و الدهون |
Ve insanların gelip, konuştuğu bir dürüstlük ve uzlaşma süreci yoluyla en karmaşık sorunların bazılarını çözerek derin bir diyalog devreye soktu. | TED | وانخرط في حوار عميق عن طريق حل بعض اكثر القضايا صعوبة من خلال عملية الحقيقة و المصالحة حيث اتى الناس وتحدثوا |
Bunun yerine, kendi kültürü, ulusu ve mirası üzerine çok önemli bir diyalog kurmaya çalışıyor. | TED | بدلا من ذلك، أنها تحاول الدخول في حوار مهم جدا حول ثقافة أمتها و تراثها. |
İçinde fikirlerimizin sizinkilerle, sizinkilerin de bizimkilerle paylaşıldığı açık bir diyalog ortamı kurma yoluyla kendimize ait kimliği, kendimize ait üretimi inşa etmek istiyoruz. | TED | نحن نريد أن نبني هويتنا الخاصة، والنسيج الخاص بنا، خلق حوار مفتوح بحيث نتقاسم أفكارنا ويتقاسم الغرب معنا. |
Ben Joey'den bir şey isteseydim onunla sandviçler hakkında konuşmaya başlardım. | Open Subtitles | مثل ان اريد شيئا من جوي فأبدأ حوار حول السندويتشات |
Benim hikayem, bir konuşma işi için New York'tayken başlıyor. Eşim benim bu fotoğrafımı, kızımın birinci doğum gününde ben kızımı tutarken çekti. Biz 57. ve 5. caddelerin köşesindeyiz. | TED | ان قصتي تبدأ عندما كنت في نيويورك لأجل ملتقى حوار وقد التقطت زوجتي هذه الصورة لي وانا أحمل طفلتنا في عيد ميلادها الأول .. عند تقاطع شارع 57 و 5 |
- Teşekkür ederim. Bay Dewey, bir röportaj ayarlayıp konuşabilir miyiz acaba? | Open Subtitles | سيد ديوي نريد أن نقيم معك حوار فهل لديك وقت |
Bunun ileride iş yapmak ister miyiz diye bakmak için birbirimizi tanıma adına yapılmış bir görüşme olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنه حوار التعارف بيننا لرؤية إن أردت المضي أكثر |
Crowder'la aranızda geçen bütün konuşmayı duydum ve o parayı istiyorum. | Open Subtitles | هو السبب سمعت كل كلمة حوار بينكما وأنا أسعى لذلك المال |
Güzel konuşmaydı, kanka, güzel konuşmaydı. | Open Subtitles | حوار جميل، ياصديقي، حوار جميل. |
Noel akşamı konuşmamız gereken şeyler bunlar değil. | Open Subtitles | حسناً هذا حوار لا يجب أن يكون ليلة العيد |
Hani bilirsin ya, buluşma gibi, Sadece sabahları aramam. Yemek, muhabbet... | Open Subtitles | أتعرف, كمواعدة, ولكن لا أتصل بالصباح عشاء, حوار.. |
Bu çalışmam hakkında bir tartışma anlamına gelir politik inançlarındaki yaşadığımız tartışma gibi. | Open Subtitles | لكن هذا افتتح حوار بشأن عملي الحوار ذاته حين تحدثنا عن آرائك السياسية |
Güzel sohbetti Shahir. Moralim düzeldi doğrusu. | Open Subtitles | حوار جميل , كثير من التشجيع |
Yarın ofisime gelin, sizinle biraz konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد القدوم الى المكتب غذا من اجل حوار صغير |
Gündüz kuşağı bir talk show'un idari yapımcılığını yapacağım. | Open Subtitles | سأكون المنتجة المنفذة لبرنامج حوار نهاري |
Önerim şu: Bir konu seçin ve toplum içinde diyalog başlatın bunu yakın çevrenizde yapın. | TED | اقتراحي: اختيار موضوعً وبدء حوار مجتمعي في عنق الغابة. |