hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. | TED | هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى |
Çocukları Malezya'ya gönderilirdi. Oradan da hayatları boyunca değişmiş olarak dönerlerdi. | TED | كان سيتم أخذ أطفالها الى ماليزيا و سيعودون مختلفين لبقية حياتهم. |
Bugün, yaklaşık 100 insan yeni bir organ alacak, belki hayatını yenileyebilecek. Günün sonuna kadar ise diğer 20 kişi hayatını kaybedecek. | TED | اليوم، سيحصل حوالي 100 شخص على عضوٍ جديد، فرصة لبدء حياتهم من جديد، ولكن مع نهاية اليوم، سوف يموت 20 آخرين منتظرين. |
İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor. | Open Subtitles | تجعل الناس التي تقرأها تعساء وغير راضين عن حياتهم الخاصة |
Acaba kaç insanın hayatı, ...Tanrı'ya dua edip yalvarmakla geçiyor. | Open Subtitles | اتسائل كم اهدروا الناس في حياتهم , يدعون ويصلون للرب |
Bilmiyorum, belki oralarda pişmem gerekiyordu. Veya hayat hep böyleydi. | Open Subtitles | لا أعرف ان كان السبب هو الرقي أو طريقة حياتهم |
hayatlarını tehlikeye atıyorlar, bizim için, sizin için, ve onları hayal kırıklığına uğratamayız. | TED | فهم يضعون حياتهم على المحك من أجلنا .. من أجلكم ولايمكننا أن نخذلهم |
Ama yine de kalplerini hayatları boyunca başkasına vermeye razılar. | Open Subtitles | و مع ذلك مستعدون ان يشاركوا شخص اخر كل حياتهم |
Biliyor musun? yaşamlarını sevmeyen insanlar işlerini hayatları haline getirir. | Open Subtitles | بعض الناس الذي لايحبون حياتهم يجعلون العمل هو كل حياتهم |
Belki de bu yüzden terapistler kendi hayatları hakkında konuşamazlar. | Open Subtitles | ربّما لهذا الأطبّاء النفسيين لا يحبّذون التحدّث عن حياتهم الشخصيّة |
Bu okuldan mezun olanlar hayatları boyu karlı bir işi garantiliyorlar. | Open Subtitles | خريجي هذه المدرسه نضمن لهم الحصول على وظائف راقيه طوال حياتهم |
Her şeye rağmen sarsıcı olaylar yaşayıp acı çekebilir hayatları için rehabilitasyona girebilirler. | Open Subtitles | يمكن ان يعانون كم هائل من الألم في المصحة يقاتلون من أجل حياتهم |
O, hayatını kuram için riske edebilecek türden bir adammış. | TED | هذا نوع من الأشخاص الذين يعتمدون على النظريات في حياتهم. |
Kırsaldaki gençlerle işbirliği içinde onların hayatını değiştirebilmek için çalıştık | TED | نعمل عن كثب مع شبابنا الريفي لنغير حياتهم ونفيد مجتمعاتنا. |
Ne durumda olduklarını merak ediyorum. hayatlarında neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعلم كيف حالهم أريد أن أعرف ما يجري في حياتهم |
Çok üzgünüm fakat bir çok insanın hayatı buna bağlı. | Open Subtitles | آسف جداً، لكن هناك الكثير من الاشخاص حياتهم علي المحك. |
Tanışma partisinde başka teknecilerle tanışıp o hayat tarzını yaşamalıyız. | Open Subtitles | نحتاج أن نختلط مع أصحاب المراكب الأخرون ونعيش أسلوب حياتهم |
Sıfırdan, hayatlarını yeniden inşa ettiler ve nihayetinde Ürdün'ün bağımsız, varlıklı vatandaşları oldular. | TED | بدأوا حياتهم من الصفر وفي آخر الأمر، أصبحوا مواطنين أردنيين أثرياء مستقلين بذاتهم. |
Umuyoruz ki bir gün, acılarını azaltıp yaşamlarını uzatabiliriz. Pankreas kanserini tamamen tedavi edilebilir bir hastalık hâline getirebiliriz. | TED | آملين الوصول لليوم الذي نكون قادرين على تخفيف آلامهم، و تمديد حياتهم وربما جعل سرطان البنكرياس مرضا قابل للشفاء. |
Ayrıca bunu müfredatta hayatlarının ve anlatılarının bulunmaması sayesinde öğreniyorlar. | TED | ويتعلمون ذلك أيضًا خلال تغيب حياتهم وحكاياتهم في المناهج التعليمية. |
Direnmeyenler arta kalan yitik yaşamları boyunca sefalet içinde yaşamayı öğreniyor. | Open Subtitles | هؤلاء الذين لا يقاومون يتعلمون العيش مع التعاسه لبقية حياتهم المكسورة |
yaşam koşullarını iyileştirerek, onları gelecekteki yoksulluktan kurtaracak hiçbir olanağa sahip değiller. | Open Subtitles | ليس لديهم أمكانيات لتحسين حياتهم لذا فربما يفكرون بالهرب من المجاعه بالمستقبل |
Kitap, hayatlarından bir günü her birinin kendi bakışından ele alacak. | Open Subtitles | والكتاب سيكون يوم من حياتهم من وجهات نظرهم الفريدة من نوعها |
İçinde aşk barındırmayan hayatının onlarınkinden kıymetli olduğunu mu zannediyorsun? | Open Subtitles | أتظن حياتك أغلى من حياتهم رغم خلوها من الحب ؟ |
Kimse hayatına biraz daha sevgi girdiği için zarar görmez. | Open Subtitles | لن يتأذى أحد من إدخال مزيدٍ من الحب إلى حياتهم |
hayatlarındaki yetişkinlerin, güvenlikleri için endişelenseler bile kendilerini desteklediklerini gördüler. | TED | تعلموا أن البالغين في حياتهم سوف يدعمونهم حتى ونحن قلقون على سلامتهم. |
Yapma ya, çocuk D bir kenara, hayatında C almadı. | Open Subtitles | هيا.أولادي لم يحصلوا في حياتهم على جيد, ماذا عن مقبول. |