| patron asıl meseleye dönersek sana danışmamız gereken bir şey var. | Open Subtitles | إذاُ . يا رئيسي لدينا شيئاً نحتاج بأن نتحدث إليك بشأنه |
| Bu benim iyi haberim, sevgili patron. | Open Subtitles | ها هي أخبارُي الجيدةُ، يا رئيسي العزيز. ولا تَقْلقُ. |
| ...doğaüstü güçler mi yoksa patronumun Daniel Reynolds olması mı? | Open Subtitles | عودة القوى الخارقة بكامل قوتها أو كون دانيال رينولدز رئيسي |
| patronumla konuştum, seninle buluşacak, seni eve götürecek ve etrafı gezdirecek. | Open Subtitles | لقد طلبت من رئيسي أن يستقبلكِ ويأخذكِ الى السكن ويريكِ المكان |
| Ayrıca bu yerel otobüsler, şehir merkezine yaklaştıklarında, hepsi yan yana hareket eder ve bir ana cadde üzerinde büyük ölçüde birleşirler. | TED | و كلما سارت هذه الحافلات المحلية لتصل إلى قلب المدينة مرت كلها جنبا إلى جنب لتلتقي كلها تقريبا في طريق رئيسي واحد |
| patronuma iş planımı gösterdim öğle sonrasında 2 liye imzaladım 2 li? | Open Subtitles | أريت رئيسي خطة الأعمال، و سأوقع على الإتفاقيه بعد ظهر هذا اليوم |
| Eğer ana kavşağın sağ köşesinin hemen önündeki konferans merkezine giderseniz her köşede, geçiş yeri olmayan dört tane duvar göreceksiniz. | TED | اذا ذهبت الى الزاوية اليمنى عند تقاطع رئيسي أمام مركز المؤتمرات هذا، سترى تقاطع مع أربعة جدران فارغة في كل زاوية. |
| Sen, çok önemli bir tanığı saklıyorsun ve bunu amirine açıkça söylemekten çekinmiyorsun. | Open Subtitles | خبئتي شاهد رئيسي ؟ ولا يضايقك ان تخبري الضابط الاعلي رتبه عنه ؟ |
| Bir keresinde patron beni bir yere göndermişti... | Open Subtitles | مرة أخرى، أرسلني رئيسي لإيصال بعض السجلات |
| Ona içki verirsem patron lisansını kaybedebilir. | Open Subtitles | رئيسي سوف يخسر الترخيص اذا قمت بخدمة هذا الفتى. |
| Bu gece alamadım. patron izin vermedi. | Open Subtitles | أنا لم أَستطيعُ أَنْ أَحْصلَ عليها اللّيلة رئيسي لا يريدني أن آخذها |
| İnan bana, patron seni korur. Seni seviyor. Zekanı takdir ediyor. | Open Subtitles | اضمن لك أن رئيسي سيوفر لك الحماية انه معجب بك. |
| patron deposunun dolu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ،ليست ملكي قال رئيسي أن مخزنه كان ممتلئاً |
| Daha iyi olabilirdi. İşe yarım saat geç kaldım ve patron gene fırça kaydı. | Open Subtitles | أنهيت العمل منذ نصف ساعه حتى أعطاني رئيسي عمل آخر |
| Sonra ölü patronumun beni öldürmek istediğini öğrendim. | Open Subtitles | ومن ثم اكتشفت بأن رئيسي ليس فقط سارق انما قد حاول قتلنا أيضا |
| Bunu yaptığında, eğlenmiştik. Fakat bunu ben, patronumun şapkasına yaptığım zaman... | Open Subtitles | عندما قام بهذا, كان الأمر مرحا ً عندما فعلتها في قبعة رئيسي |
| - Doğru--Bill Hoback, bu adam ki bütün sabah patronumla telefonla konuştu. | Open Subtitles | أوه، بيل هوباك، الرجل الذي كان على الهاتف كل الصباح مع رئيسي |
| Ben bunu seçtim çünkü 1973'idi ve Kanarya Adaları için büyük bir plandı. | TED | لقد اخترت هذا لأنه كان سنة 1973م، وإنه مخطط رئيسي لأحد جزر الكناري. |
| 300. Yarın geri koy yerine yoksa patronuma söylemem gerekir. | Open Subtitles | ثلاثةُ مائة , ارجعها غداً او يجب عليّ اخبار رئيسي. |
| Ama şu an karşımda en önemli müşterim oturuyor... patronum. | Open Subtitles | لكن لدي العميل الأكثر أهمية جالس أمامي مباشرةً , رئيسي |
| Sen baş gitaristsin. Ve stil için sana güveniyoruz kardeşim | Open Subtitles | أنت عازف قيثارة رئيسي نحن نعتمد عليك للأسلوب يا أخّي |
| Hayır ben patronumu bekleyeceğim. Hiç bir saçı dökülmemiş olan. | Open Subtitles | لا استطيع ، انتظر رئيسي انه جميل مع شعره الابيض |
| Belediye başkanı, ve gelmiş geçmiş en başarılı başkan, benim patronumdu. | Open Subtitles | كان رئيس البلدية , الذي كان أحسن رئيس عرفته المدينة رئيسي |
| - Sen benim patronumsun, işte bu. - Güzel, Patronun gibi. | Open Subtitles | ـ أنت رئيسي ، هذا هو الأمر ـ حسناً ، كرئيسك |
| Şikayetinizi şerife yapın. Şu an amirim o. | Open Subtitles | أرسل الاحتجاج للمأمور إنه رئيسي والأعظم نفوذاً |
| Polis departmanına göre iyi halkla ilişkiler. Hatta patronumdan övgü bile aldım. | Open Subtitles | في حين أن طاقم النهب في منزله. حصلت حتى مجاملة من رئيسي. |
| Biri parmaklarını Bal kavanozuna batırıyormuş gibi geldi bana. -Gina, o benim patronum. | Open Subtitles | يبدو كأن شخص ما يحاول غطّ أصابعه في جرّة هوني جينا إنه رئيسي |