"سوء" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir yanlış
        
    • kötüydü
        
    • kötü
        
    • yazık
        
    • berbat
        
    • suistimal
        
    • kötüleşiyor
        
    • büyük
        
    • hatalı
        
    • eksikliği
        
    • da
        
    • yanlis
        
    • karışıklık
        
    • yetersiz
        
    • kötüye
        
    Bunların hepsi bir yanlış anlamaydı. Bir daha asla olmayacak. Open Subtitles هو كله مثل هذا سوء الفهم هو لَن يحدث ثانية
    Hayatım boyunca şansım kötüydü. - Buraya nasıl geldim sanıyorsunuz? Open Subtitles . أعاني من سوء الحظ طوال حياتي كيف تظن أن هذا سيتغير هنا ؟
    ve bu türlerin çoğu kötü yönetim ve aşırı avlanma yüzünden tehdit altında. TED والعديد من تلك الأنواع مهددة بالانقراض بسبب المبالغة في الصيد وبسبب سوء الإدارة.
    Böyle diyeceğini düşünmüştüm ama ne yazık ki, fiyat az önce yükseldi. Open Subtitles اعتقد انك ربما تقولين ذلك لكن من سوء الحظ السعر للتو ارتفع
    1'den 10'a kadar puan vermeniz gerekse davetimiz ne kadar berbat sizce? Open Subtitles حسناً, بمقياس 1 إلى 10 ما مدى سوء هذا الحفل حتى الآن؟
    "Bir sivile yasadışı madde kullandırmaya teşebbüsten... brüt suistimal. " Open Subtitles سوء سلوك جسيم يتعلق بمحاولة إعطاء ماده ممنوعه إلى مدنياً
    Bulabildiğimiz kadarını öldürüyoruz, ama gittikçe kötüleşiyor. Open Subtitles نحن نقتل كلما نجد منهم لكن الامور تزداد سوء
    Sanırım buna dünya tarihindeki en büyük yanlış kaynak dağıtımı demek de doğrudur. TED أعتقد أنه من المناسب أن نسميها أعظم سوء توزيع الموارد في تاريخ العالم.
    Sonuçta asıl sebepleri hatalı ve yanlış kullanılan cihazlar elektrik kablolarıdır. TED حسناً تبيّن أن الأسباب الرئيسية تنتج عن خطأ أو سوء إستخدام الأجهزة المنزلية وتوصيل الأسلاك.
    Zayıf beslenme, su ihtiyacı, iklim değişikliği, ağaçların yok edilmesi, beceri eksikliği, güvensizlik, besin eksikliği, sağlık hizmeti yetersizliği, çevre kirliliği. TED سوء التغذية، الحصول على الماء صالح للشرب، تغيّر المناخ، اختفاء الغابات، قلة المهارات، عدم الأمن، قلة الغذاء، قلة الرعاية الصحية، التلوّث.
    Dün aramızda bir yanlış anlama oldu da... belki hala öfkesi sürüyordur. Open Subtitles كَانَ عِنْدَنا سوء فهم صَغير أمس. وهناك قَدْ يَكُونُ له مشاعر قاسية
    Buradan çıkardığım sonuç... ortada büyük bir yanlış anlaşılma var. Open Subtitles وقد استنتجت أن ما لدينا هنا، هو سوء فهم كبير.
    Benimle aşçıbaşı, müdür ve işyeri sahipleri arasında bir yanlış anlaşılma çıktı. Open Subtitles كان هناك سوء تفاهم بيني وبين الطاهي الرئيسي و المدير و المالكين
    İlk geceden sonra, adamım, çok kötüydü. kötü beslenme ve kötü hava. Open Subtitles بعد اول ليله كان الامر سىء ومريع من سوء التغذيه والانتهاك
    Peki şu çarptığın adam, durumu ne kadar kötüydü? Open Subtitles وهذا الرجل الذي ضربته ما مدى سوء حالته ؟
    Benim kötü kaderimde, bir hırsız ve yalancıya âşık olmak varmış. Open Subtitles يبدو أنه من سوء حظي أني وقعت في حب لصة وكذابة
    Bu kötü günlerinde ona sadık kalan tek kişi annesiydi. Open Subtitles أمة هي الوحيدة التي ظلت مخلصة له في سوء حظة
    Ne yazık ki, genetik farklılaşma eksikliği bir sorun yarattı. Open Subtitles و من سوء الحظ ، فإن عدم التنوع الجينى قد أصبح يمثل مشكلة لنا
    Hadi şimdi şuna internet sitesinin ne kadar berbat olduğundan bahsedelim. Open Subtitles والآن هيا لنعد إلى هناك ونخبره عن مدى سوء موقع الإنترنت
    Fakat eylemleri taciz, tehditler, yasa dışı aktiviteler veya suistimal içerdiğinde kanun müdahale edebilir. TED لكن عندما تنطوي ممارساتهم على التحرش، أو التهديد، أو الأنشطة غير القانونية، أو سوء المعاملة، فإن القانون يتدخل.
    Yapabilecekleri her şeyi yaptılar ama gittikçe kötüleşiyor. Open Subtitles عملوا كلّ ما في وسعهم لكنّ حالته تزداد سوء
    Ben bu kadar büyük bir adamın yok olduğuna inanmakta zorluk çekiyorum. Open Subtitles أنا ممانع لإعتقاد ذلك سوء الحظ أنهى حقا مثل هذا الرجل العظيم.
    hatalı hareketinizden dolayı... Gryffindor 5 puan kaybedecek. Open Subtitles خمس نقاط تخصم من جريفندور بسسب سوء حكمتكم.
    Yönetim eksikliği olan ve düşüşe geçmiş bir iş devralmışlardı. Open Subtitles . بدأوا عملاً تجارياً , انهار نتيجة سوء الإدارة
    Bu itirazda ki sıkıntı şudur o da yerel ekonomilerde herkesin birbirine ne kadar bağlı olduğuna dair yanlış anlamalar var. TED والمشكلة في ذلك الاعتراض أنها تعكس سوء فهم تام حيال كيف أن الاقتصادات المحلية تؤثر على كل من يكون مرتبطاً بها.
    Galileo ve Papa birbirlerini yanlis anladilar. Open Subtitles الفيلسوف غاليلو و البابا كان بينهما سوء تفاهم بسيط
    Bir karışıklık olmuş. Benim de, bu ekipte olmam lazım. Open Subtitles يبدو أن هناك سوء تفاهم من المفترض أن أكون هنا
    Dünya Bankası, bu ülkelerdeki yetersiz beslenmeyle ilgilenmek için 10 milyar, 10.3 milyar dolara ihtiyaç olduğunu tahmin ediyor. TED يقدر البنك الدولي أنه سيتطلب الأمر 10 مليار دولار، 10.3، للتغلب على سوء التغذية في هذه الدول.
    - Babam Büyü bakanlığında çalışıyor. - Muggle Eşyalarının kötüye Kullanımı Dairesinde. Open Subtitles أبى يعمل فى وزارة السحر في مكتب سوء استخدام صناعات الطيران للعامة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more