Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Birkaç kişi hariç kimse sikkelerin yerini bilmiyordu. O insanlar, senin atalarındı. | Open Subtitles | ولم يعرف أحد بمكانها سوى فئة قليلة من الناس، وأولئك هم أسلافك |
ama eğitime yüksek paha biçmek resmin sadece bir bölümü. | TED | لكن المراهنة على التعليم ليس سوى الوجه الأول من العملة. |
Vazgeçersen, alabileceğin tek şey cezadır. Böyle olmasını kendin istedin Yahudi. | Open Subtitles | لن تأخذ شيئاً سوى مايشترطه العقد تأخذه على مسئوليتك، أيها اليهودي |
Yazarın adını sildim -- gerçekler haricinde her şeyi sildim. | TED | ولكني حذفت اسماء الكتاب والعناوين .. ولم يبقى سوى الحقائق |
ve burda ne oluyor, biliyorsunuz beden kalıptan hoşlanır ve işte bu heykel hiçbirşeydir ancak benden bir iz bulunuyor. | TED | إذا هنا ما حدث ذلك الحين, تعلمون أكثر ما أستمتعت به, هو أن تلك المنحوتة ليست سوى آثار من نفسي. |
Soldakinin daha uzun olduğu dışında bir şey görebilen var mı? | TED | هل يستطيع أي شخص رؤية أي شئ سوى أن اليسرى أطول؟ |
Bir enjektörü alırsınız ve bu enjektörde 10 rastgele farklı şeklini yaratırsınız. | TED | فما عليك سوى ان تحضر فلتراً ان تحضر 10 أنواع مختلفة منه |
Dışarıda sadece bir kişi bıraktılar. O adama karşı iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن اثنان و هم لم يتركوا سوى واحد من رجالهم بالخارج |
Matuschek Mağazası'nda, hala bir ayakçıdan başka bir şey değilim. | Open Subtitles | إننى لا زلت لا شئ سوى صبى مأموريات فى الشركة |
Onu odaya sokmamak dışında yapacağımız başka bir şey yok | Open Subtitles | نحن لن نفعل أى شىء سوى منعه من دخول الغرفة |
Ondan beri, kapı kapı yemek istemekten başka bir şey yapamadık. | Open Subtitles | بعدها ، لم يكن يمكننا شيء سوى المضي و طلب الطعام |
6 yıl önce ölene kadar dövdüğün uyuşturucu satıcısı hariç. | Open Subtitles | سوى مروّج المخدّرات الذي ضربته حتّى الموت منذ 6 أعوام. |
Hepsi güzel fikirler ama ona verebileceğimiz en iyi hediye kasadaki paralar hariç bomboş bir mağaza olacaktır. | Open Subtitles | هذه أفكار لطيفة و لكن أفضل هدية يمكننا تقديمها له هى محل فارغ لا يحتوى على شئ سوى نقود فى الخزينة |
Sırf söylediğim bir kelime yüzünden, tam olarak söylemedim de, sadece tekrar ettim. | TED | كل هذا بسبب كلمة قلتها , لا بل الحقيقه , ليست سوى تكرار. |
Balinaları öldürürsen, eline geçen tek şey kızgın köpekbalıkları olur. | Open Subtitles | إذا قتلت الحيتان، عندئد ستبقى سوى أنت وأسماك القرش تتقارعان |
ama bir teki var yalnız hep yerli yerinde duran. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد سوى واحد فقط يبقى راسخاً في مكانه |
Yazlıklar ve üstü açılan arabalar haricinde bir şey göremiyorum. | Open Subtitles | حسناً , لا أرى شيئاً سوى البيوت الصيفية والسيارات العادية |
Giderler çıkıldıktan sonra... kalan para ancak bu birinci sınıf el arabasına yetiyor. | Open Subtitles | بعد أن نأخذ حصصنا، لا يبقى لنا سوى هذا أو عربة يد فاخرة. |
Bir kobay olarak kendimi çok daha fazlasını başarmak için zorluyorum. | Open Subtitles | أنا لست سوى خنزير تجربة ملزم يودّ أن يتقدّم خطوة للأمام. |
Bu nedenle kendini geri plana aldı ve yaptığı işi süslemeye başladı. | TED | و من ثم إعتزل ذلك, و لم يقم بشئ سوى كتابة الأعمال. |
Üç haftası kalmış biri kaçıyor ve iki adam öldürüyor. Neden? | Open Subtitles | لماذا يرغب الرجل بالهرب مالم يتبقى لديه سوى 3 اسابيع ؟ |
Görünüşe göre Özel Kuvvetler'den başkası bilmiyordu. | Open Subtitles | يبدو بأنه ليس هناك أحدٌ يعلم هذا سوى القوات الخاصة |
Sınırlayıcı ve sarsıcı... o karanlık ve sessiz dünyada yalnızca nefret büyür. | Open Subtitles | مقيد ومكعم فى عالم مظلم وصامت حيث لا شىء ينمو سوى الغضب. |