| sulamak için Kuzey Amerikada tam bir nehri abartısız tükettik | TED | لقد استنزفنا نهرا كاملا في شمال أمريكا من أجل الري. |
| Bu Kuzey Avrupa'da gelecek zaman kipi olmayan dilleri konuşan bir küme. | TED | هذه مجموعة من شمال أوروبا من ناطقي اللّغات التي لا مستقبل بها. |
| Bu yaratıkları Kuzey Amazonlarda yaşadıkları yerde, Akuyiro kabilesinin vatanında ziyaret edelim. | TED | لنزر مكان عيش هذه المخلوقات في شمال شرق الأمازون موطن قبيلة الأكوريو. |
| Mary Willingham, Chapel Hill North Carolina Üniversitesi'ndeki akademik yolsuzluk vakasının itirafçısı. | TED | ماري ولينغهام واشية من جامعة شمال كاليفورنيا في تشابلهل بقضية احتيال أكاديمي |
| "Buradan da sol tarafa doğru, ...White Crag'in kuzeydoğusundan, doğuya doğru 10 adım." | Open Subtitles | والاتجاه شمال شرق حتى الصخرة البيضاء والمشي عشر شرقا |
| Georgia'da Atlanta'nın kuzeyinde şehir dışında lüks bir yerde kaldım. | TED | في جورجيا، عشت في مسكن جماعي شمال أتلانتا. |
| Dün beni Sugarville'nin kuzeyinden aradı. | Open Subtitles | دعتني أمس في مكان ما شمال سوجارفيل. حصلت عليه. |
| Kuzey Amerika standartlarına göre vasat bir ödül Madurai'de çok daha anlamlıdır. | TED | في مادوراي، المكافأة المتواضعة في معايير شمال أمريكا، لها أثر أكبر هنا. |
| İsveç yarışması için bu projeyle başvurduğumuzda çok havalı bir tasarım olduğunu düşünüyorduk. Ama pek Kuzey İsveç ile alakalı durmuyordu. | TED | وعندما نافسنا به في السويد كان يبدو أنه مشروع رائع، لكنه في الحقيقة لم يبد انه يشبه شيئاً من شمال السويد |
| Burada Güneyli gerçek balinamız var ve burada Kuzey Atlantik gerçek balinası, Florida kıyısı açıklarında bir anne ve yavrusu. | TED | لدينا حوت الحق الجنوبي التي نراها هنا وحوت شمال الأطلسي الحق الذي نراه هنا لحظة خروجه قبالة ساحل ولاية فلوريدا. |
| Geride kalanlar, şehrin Kuzey ve güneyindeki toplanma alanına gittiler. | Open Subtitles | البـاقـى ذهـب لـمنـاطـق الـمـواجهـه المباشره، فى شمال و جنوب المدينه |
| 010'a doğru hareket edelim. Buranın 7 km. Kuzey doğusunda. | Open Subtitles | خذ إتجاه 101، لقد تم رؤيتهـم في شمال هذا الإتجـــاه |
| Bayan ayakkabisi sektöründe Steve Madden'in en popüler kisi oldugunu Kuzey Amerika'daki magazalarda su an siparislerin etkisiyle fiyatlarin tavan yaptigini bildiginizi sanmiyorum. | Open Subtitles | لاأعتقد أنكم تدركون أن ستيف مادن هو أروع شخص في صناعة أحذية النساء و الطلبات تزداد في كل محل في شمال أمريكا حالياً |
| Bir sonraki durağım North Platte'teki Buffalo Bill'in eviydi. | Open Subtitles | المحطة التالية منزل بافالو بيل في شمال بلات |
| Bay Wolf'e, Duncan'ın... 867 North Maple Drive'a taşındığını ilet lütfen. | Open Subtitles | على اي حال، اخبر السيد ولف دنكان الذي يعيش في 867 شمال ميبول |
| Üçü Broadway'e doğru gidiyormuş ve oraya varmak için... iki sol dönüş yapmaları gerekiyormuş. | Open Subtitles | وكانوا ذاهبين إلى برودواي وكان يجب عليهم أن يذهبوا يسارًا ثم يسارًا مرة أخرى للذهاب إلى شمال المدينة |
| Sippel şehir dışında, 14 yaşında bir erkek çocuğa tacizden dolayı 10 yıl hapis yattı. | Open Subtitles | أَمضى سيبيل 10 سنوات في السِجن للتحرُّش بصبي في عُمر الرابعة عشَر في شمال الولايَة |
| Ben Oxnard, California'danım. Hollywood'un kuzeyinden. | Open Subtitles | أنا من أوكسنارد، كاليفورنيا شمال الطريق المؤدى الى هوليود |
| Bazen burası Florida'nın güneyi mi yoksa Küba'nın kuzeyi mi bilemiyorum. | Open Subtitles | بَعْض الأيامِ التي أنا لا أَستطيعُ الإخْبار إذا أَنا في جنوب فلوريدا أَو شمال كوبا. |
| Bu 7 Mayıs Londra'daki konuşmasında ve buda Güney Afrika'da bir kongrede. | Open Subtitles | هذة الخطبة الاولى فى لندن 7مايو وهذة من حدث فى شمال جورجيا |
| Biz Soda City'e gitmeye çalışıyoruz, sanırım bir kaç yüz kilometre kuzeyde. | Open Subtitles | نحن نحاول الوصول إلى مدينة صودا , زوج مائة شمال أميال، أعتقد. |
| Crenshaw, Tina, Stretch amca, siz, şehir merkezinin dışına. | Open Subtitles | كرانشو ، تينا أيها العم سكريتش توجها إلى شمال المدينة |
| Bu enstitü New York şehri dışındaki Hudson'da olacak ve Rem Koolhaas'la inşa etmeye çalışıyoruz, bir fikir. | TED | سيتم تأسيس المعهد بهدسن، شمال ولاية نيويورك، ونحن في طور محاولة بناء فكرة مع ريم خولاس. |
| kuzeydeki ülke hafızalardan silindi, ve bilinen tarih değişti. | Open Subtitles | وانمحت الدولة التي على شمال الحائط من الذاكرة لتتحول في النهاية إلى تاريخ |
| Graziani Kufra'ya yoğunlaştı, biz de Kuzeye saldıracağız. - Biz onun gerisine gideceğiz. | Open Subtitles | غراتسياني قد يستولي على شمال الكوفرة نحن سنسيطر على الجنوب، سنجبره على التراجع |
| Şili'nin kuzeyinde bulunan çöl, Dünya'nın en eski ve kuru çölü. | TED | تقع في شمال تشيلي، إنها الصحراء الأقدم والأكثر جفافاً على الأرض. |
| Ve bunlar Çin'den, Japonya'dan, Kore'den ve Kuzeydoğu Asya'nın başka bölgelerinden insanlar. | TED | وهؤلاء الناس من الصين واليابان كوريا، وأجزاء أخرى من شمال شرق آسيا. |
| Bu bir Ayahuasca şamanı, Kuzeybatı Amazonlarda bir yage töreni sırasında. | TED | هذا مططبب من الأياهواسكا في شمال غرب الأمازون أثناء طقوس الياهي |