"ضخم" - Translation from Arabic to Turkish

• dev
• büyük
• Koca
• muazzam
• iri bir
• büyükmüş
• önemli
• devasa bir
• kocaman bir
• şişmanım

Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var.
كان لدي ملصق ضخم معلق لتمساح على جدار غرفة نومي.

Ben çay içmem, o da dev bir horoz heykeliyle kafama vurdu.
لم أكن لأشرب شـاي , لذا ضربتني على رأسي بديك سيراميكي ضخم

Çok büyük bir para gibi geliyor; çok büyük bir para.
يبدو هذا المبلغ كبيرا جدا ، نعم هو ضخم في الواقع.

Bir saat içinde Ivan isimli Koca bir adam kapıya dayandı.
وفي خلال ساعه, شخصا ضخم روسي كان واقف على عتبة بابي

Bu seviyeye yaklaşmak için bile muazzam bir nükleer reaksiyon gerekir.
نحتاج إلى تفاعل نووي ضخم جدا لمجرد الإقتراب من هذا المستوى

Benden önce beyaz ve iri bir adam varmış. Güya manyağın tekiymiş.
كان ثمة رجل أبيض ضخم هنا قبل عودتي يفترض أنه مجنون كلياً

Burası çok büyükmüş. Dolanıp duruyorum.
.هذا المكان ضخم . و دائماً ما أضيع

Bir kadın kolunun yırtık olduğunu bildiği halde niçin önemli bir şükran yemeğine gider?
لماذا مرأة في عشاء مشهود ضخم تفعل هذا وهي تعلم أن كمها ممزق ؟

Ama en önemlisi, devasa bir sur duvarı kalıntıları vardı, muhtemelen Priam ve Hector'un Yunanların yaklaşmasını izlediği duvardı.
والأمر المهم أنه يوجد بقايا جدارٍ حصني ضخم ربما يكون هو نفسه الذي شاهد منه بريام وهيكتور قدوم اليونانيين.

Yani dev galaksi kümelerinin olduğu yerde, büyük yoğunlukta karanlık madde var.
لذا، أينما كان تكتل ضخم من المجرات هناك تركيز من المادة المظلمة

Ama küçük bir tane çıkıp geldi yuvasından. Ne dev sayılır, ne de acımasız. Ama sonuçta bir Fare.
لكن ، ها هو واحداً صغيراً خارجاً من بيته ليس ضخم ، ليس خطير ، لكنه علي الاقل فأر

Ve sonra muhtemelen fark etmişsinizdir, dev bir dinozor tarafından yutulduk.
ثم تم إبتلاعنا من قبل ديناصور ضخم. لابد أنك لاحطت ذلك

Bir saniye için kademeli, dev gibi bir merdivenden indiğinizi varsayın, New York Kütüphanesi'nin önündeki merdiven gibi.
لذلك، لثوان، فكر في التنحي عن درج تدريجي ضخم مثل الدرج الموجود أمام مكتبة نيويورك العامة.

Bilgisayarı açtım ve buradaki asistanlar, ellerindeki mukavvadan yapılmış dev disketi bilgisayara takıyorlar.
قمت بتشغيل الحاسوب هؤلاء المساعدات يقمن بوضع قرص مغناطيسي ضخم مصنوعة من الورق المقوى، يتم وضعها في الحاسوب

Ona mazlum diyoruz çünkü o daha bir çocuk, küçük bir çocuk ve Goliath büyük, güçlü bir dev.
حسنا، نطلق عليه هذا الإسم لأنّه طفل، صبي صغير، وجالوت رجل ضخم في منتهى القوة.

Çok daha önemlisi, çok büyük çapta ilk çok kültürlü, çok inançlı devletti.
والأكثر أهمية، أنها كانت أول دولة متعددة الثقافات ومتعددة الديانات على مقياس ضخم.

Ancak büyük umutlara rağmen, LHC, içinde yalnızca bir Higgs bozonu bulunan çorak bir atomaltı alan ortaya çıkardı.
لكن رغم الآمال الكبيرة كشف مصادم الهادرون الضخم عن مقدار ضخم من الجسيمات دون الذرية مأهولة بمجال هيغز وحيد.

Alia, alışveriş merkezinin ortasındaki büyük bir afişe dikkatle bakıyordu.
كانت علياء تمعن النظر في ملصق ضخم يتوسط مركز التسوق.

Başkan'ın bu şehri yakıp yıkıp Koca bir klozete atarak sifonu çekmesi gerek.
يجب على الرئيس إحراق هذه المدينة أو يتخلص منها بوضعها في مرحاض ضخم

Hiçbir Koşul Altında Basılmaması Gereken muazzam büyük Tehditkâr Bir Düğme. Haklı mıyım?
زر ضخم خطير يجب ألا يتم ضغطه تحت أي ظرف، أليس كذلك ؟

Aslında şu anda bile, iri bir Latin girip kızgın Koca rolü yapabilir.
في الحقيقة خلال أي لحظة من الآن سيقتحم المكان رجل لاتيني ضخم يدّعي أنه زوجٌ غاضب

- Epey büyükmüş! - Evet. Ayrıca da genç.
ممتاز انه ضخم نعم وصغير أيضا

Bak, anlatmak istediğin ne bilmiyorum ama yarın önemli bir sunumumuz var, ve ben gidip biraz uyumalıyım.
انظر ، أنا لا أعلم ماهو الشيء الذي تريد أن تخبرني به ولكن لدينا عرض تقديمي ضخم غدا لذا سأحاول أن أنام قليلا

Bu gözlemlere uzay ve zaman açısında devasa bir ölçüde ihtiyacımız olduğundan dolayı daha da çetrefillidir.
بل إن الأمر أكثر تحديا لأننا بحاجة لتلك الملاحظات العلمية بحجم ضخم في الزمان والمكان.

Bu komik. Onun kocaman bir burnu var ve senin...
ذلك مضحك هو يكون لديه أنف ضخم و أنت لديك

şişmanım. Bunu biliyorum.
انا ضخم انا اعرف