"طالما أنه" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğu sürece
        
    • ettiği sürece
        
    • olduğu müddetçe
        
    • olmadıkça sorun
        
    adamın kim olduğu hiç farketmez, seninle birlikte olduğu sürece." Open Subtitles لن يكون هناك فرق من سيكون الشخص طالما أنه معك
    İnanıyorum ki, bu çalışma azmine sahip olan her adam gerçekçi olduğu sürece istediği her şeyi elde edebilir. Open Subtitles و أعتقد أن أيّ رجل على استعداد للعمل بجد و الجهد لوقت طويل سوف يحقق هدفه طالما أنه واقعي
    İnsanlar, Nike ve sınırlı sayıda olduğu sürece alırız diye şaka yapıyorlar. TED مدمنوا الأحذية الرياضية لديهم نكتة طالما أنه Nike و اصدار محدود، اشتريه.
    Şartlı tahliyede olduğu sürece kimsenin bir şeye bulaşmasını istemiyor. Open Subtitles طالما أنه في فترة إطلاق السراح المشروط فهو لا يريد لأي أحد أن يفعل أي شئ
    Demek istediğim şey senin ve benim gibi insanlar konuşmaya devam ettiği sürece Amerika'yı kimse durduramaz. Open Subtitles الذي أريد إيصاله هو طالما أنه سخصان مثل يو مثلك لا يتوقفان عنا لحديث
    Dışarıda olduğu müddetçe, bu işin bitmediğini farzetmemiz gerekiyor. Open Subtitles طالما أنه لازال حراً، فلابد أن نفترض أن الأمر لم ينتهي بعد
    Şartlı tahliyede olduğu sürece kimsenin bir şeye bulaşmasını istemiyor. Open Subtitles طالما أنه في فترة إطلاق السراح المشروط فهو لا يريد لأي أحد أن يفعل أي شئ
    - Kafasında şu başlık olduğu sürece çaresiziz. Open Subtitles طالما أنه يحتمي بالخوذة على رأسه، ليس لدينا أمل
    Merak etme ufaklık. Baban iyi olacak şu şerpalar yanında olduğu sürece. - Anne. Open Subtitles لا تقلقوا يا أطفال ، اباكم سيكون بخير طالما أنه مع المرشدين
    Kendi hedefleri için olduğu sürece kaç can aldıkları umurlarında değil. Open Subtitles لايهمهم عدد الموتى طالما أنه سيحقق أهدافهم
    Açık olduğu sürece, ...hâlâ dinlediklerini sanırlar. Open Subtitles طالما أنه مفتوح فإنهم من المفترض الإستمرار بالإستماع إليك
    Konuşma olduğu sürece ve kurban sessizce ölmediyse. Open Subtitles طالما أنه كانت هناك محادثة وفُرصتنا أن الضحية لم تخرج بهدوء
    FDA'ya göre, "doğal" olduğu sürece her şey olabilir. Open Subtitles وفقاً لإدارة التغذية والدواء، طالما أنه طبيعي قد يكون أي شيء
    İstediğimiz yerde olduğu sürece nasıl yapıldığı umrumda değil. Open Subtitles طالما أنه حصل على الأرض التى نريدها ، فلا يهمنى كيف تم ذلك
    Papa'nın yanında olduğu sürece görevimiz ortada kalıyor. Open Subtitles طالما أنه باقٍ في صَفِّ البابا فمهمتنا ستكون بتطهيره
    Film sırasında çıtırdamadığı ve üzüm olduğu sürece ne yediğin beni ilgilendirmez. Open Subtitles حسناً، ليس من شأني ما تأكله طالما أنه لا يصدر صوتاً خلال الفيلم، ويكون زبيب
    Sağlıklı olduğu sürece umurumuzda değil. Open Subtitles طالما أنه طفل مكتمل الصحة، فنحن لا نبالي.
    Sağlıklı olduğu sürece umurumuzda değil. Open Subtitles طالما أنه طفل مكتمل الصحة، فنحن لا نبالي.
    Sadece kendi gördüğü ya da duyduğu şeylere göre hareket ettiği sürece bu pek mümkün değil. Open Subtitles طالما أنه يسمح لأفعاله أن يتم التحكم بها بواسطة الأشياء التى يراها أو يسمعها فقط فذلك سيكون مستبعدا
    Neden? Ruslar da masada olduğu müddetçe her şeyi itiraf edeceğini söyledi. Open Subtitles لقد قال بأنه سيعترف طالما أنه أمام السلطات الروسية
    - İlgilenmiyorum, sapkın biri olmadıkça sorun yok. David. Open Subtitles - لا أهتم ، طالما أنه ليس غريب الأطوار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more