Bapu her zaman Tanrıya giden Yolu bulmak için uğraştı. | Open Subtitles | و كان بابو في كفاح دائم للعثور على طريق الله |
Norland Yolu'nun ordaki karakola müsait olduğu bir vakitte uğrasın. | Open Subtitles | ثم يذهب لمركز الشرطة على طريق نورلاند باسرع وقت ممكن |
Annem bunu Shadowbrook yolundaki eski bir evde bulduklarını söyledi. | Open Subtitles | امي قالت بأنهم وجدوها في بيت قديم على طريق شادوبروك |
- Neden? - Artık buradan gidebilirim. Tabi bir yolunu bulursam. | Open Subtitles | الأن يمكننى أن أخرج من هنا إذا أستطعت العثور على طريق |
Piana yolunda bir tane olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم انه هناك واحد فقط على طريق بيانا ؟ ؟ |
Bizim devam etmemize izin veren, derinlere doğru yeni ve keşfedilmemiş bir yol. | TED | طرق يمكن أن تسمح لنا بالاستمرار, والمضي على طريق جديد وغير معلوم. |
Benzinimiz neredeyse bitti ve artık belki bir yolda bile olmayabiliriz. | Open Subtitles | يكاد ينفذ مننا البنزين، ومن الممكن أن لانكون على طريق أبداً |
Yüzlerce tezgâh Portobello yolundan Notting Hill kapısına kadar her yeri dolduruyor. | Open Subtitles | تجد الأكشاك فى كل مكان الحشود على طريق بورتبيللو وحتى بوابة تل نتنج |
- Nerede? Prairie Creek Yolu'nda, olay yerinden birkaç kilometre uzakta. | Open Subtitles | على طريق برايري كريك على بعد أميال قليلة من مسرح الجريمة |
benim vazifem, haftada bir kere, Doğu sokağında yaşayan Rahibe Lassiter, Bledsoe Avenue da yaşayan Rahibe Wıllıamson, ve Oberlin Yolu nda yaşayan Anne Lathers i ziyaret etmekti. | TED | كان واجبي على الاقل مرة في الاسبوع زيارة الام لاسيتر اللتي تعيش في الشارع الشرقي, الام ويليامسن اللتي تعيش في جادة بليدسو, الام لاذر اللتي تسكن على طريق اوبرلين. |
Tüm ihtiyacınız olan, size Yolu gösterecek birisi. | Open Subtitles | كل تلك العصور تحتاج الى شخص يدل الناس على طريق الخروج. |
Buna evlilik yolundaki ilk engeliniz olarak bakabilirsiniz. - Yapabileceğimi... | Open Subtitles | انا استطيع دعوة هذا أول صدمة على طريق السعادة الزوجية. |
Vaha, Byblos yolundaki Tiba sınırının yakınında. | Open Subtitles | الواحة بالقرب من حدود طيبة. على طريق بيبلوس. |
İhtiyar bize hoşgeldiniz mi diyor yoksa çıkış yolunu mu gösteriyor? | Open Subtitles | هل الرجل العجوز يرحب بنا أو يدلنا على طريق الخروج ؟ |
Masseyville yolunu geçince bir keresteci dükkânı açılmış, orayı dene. | Open Subtitles | لا عليكِ أذهب إلى محل الخشب الجديد على طريق ماسيفيل |
Glenhaven yolunda bir araba kazasına neden olmuş. | Open Subtitles | هو يسبّب حادثة سيارات خارج هنا على طريق غلينهافين. |
Arkansas'da, toprak bir yol kenarında... ...en yakın sinema salonunun bir saat... ... uzaklıkta olduğu ıssız bir yerde büyüdüm. | TED | تربيت في منطقة نائية على طريق طيني في ريف أركنساس تبعد أقرب قاعة سينما عنها بساعة |
Dinle, bu akşam eve giderken yolda ölebilirsin ve 20 yıl sonraki küçük bir baypas ameliyatından mı korkuyorsun? | Open Subtitles | إسمعي يمكن أن تموتي في السيارة على طريق المنزل الليلة و أنت قلقة من بضعة شحوم كل 20 سنة |
Mile Marker 4 ilçe bağlantı yolundan yaklaşık 100 metre kadar güneydeyim. | Open Subtitles | أنا على بعد ألف ياردة من علامة الميل الرابع على طريق الوصول للحرائق. |
l-83 karayolunda Somerville çıkışında öldü. | Open Subtitles | توفى على طريق أى93 بالقرب من مخرج مدينة سمرفيل |
Dağ yolunun 5 kilometre ötesinde çitlerle çevrili bir yer var. | Open Subtitles | هنالك فجوة في السياج على بُعد ثلاثة أميال على طريق الجبل |
Ardından cirrus rumuzuyla KKR ile İpek Yolu üzerinden bir konuşma başlattı. | Open Subtitles | بدأ ديرييغين محادثة على طريق الحرير مع القرصان الرهيب روبرتس بعد لحظات، ذهب روس إلى مكتبة غلين بارك |
Lake Road'da bulunan bütün birimlere haber verin. Bu çocuğu istiyorum. | Open Subtitles | أبلغ كل الوحدات على طريق البحيرة أريد ذلك الطفل |
Dolayısıyla insanları kırsal fakirlikten çıkarıp sanayileşme ve zenginlik yoluna sevk edecek olan tekstil işlerini alacaklar. | TED | سوف يحصلون على وظائف القماش فذلك سوف يأخذهم من براثن الفقر ويضعهم على طريق الثروة والصناعة |
Eğer 710. otoyolda seyrediyorsanız yol birkaç dakika içinde açılacaktır. | Open Subtitles | سيستغرقكم بضع دقائق فقط إذا كنتم متوجهون شمالا على طريق 710 |
Şu an anlamıyorsun ama, sonucu çok özel bir yer olan... ..bir yola girdik. | Open Subtitles | أنت لا تعلم بهذا الآن ، لكن وضعتك على طريق يوصلك لمكان مميز جداً |
Belki de engebeli bir yolda uzun bir yolculuk yapmalıyız. | Open Subtitles | أقصد ربما يمكننا أن نأخذ رحلة طويلة على طريق وعر |