"علي" - Translation from Arabic to Turkish

    • gerek
        
    • lazım
        
    • benim
        
    • gerekiyor
        
    • gereken
        
    • bir
        
    • de
        
    • üzerinde
        
    • iyi
        
    • bana
        
    • zorunda
        
    • zorundayım
        
    • zorundaydım
        
    • yapmam
        
    • Ali
        
    O çantayı nereye koyacağını sana kaç kez söylemem gerek? Open Subtitles كم مرة علي أن أخبرك بالمكان الذى تضع به حقيبتك؟
    bir fikrim var. Bunun için kamuflaj malzemesi gerek bana. Open Subtitles لدي فكرة, و لكن علي أن أحصل على بعض التمويه.
    bana gelince, tabi ki, vücut dilime tamamen inanmam lazım. TED و بالنسبة لي طبعا علي ان اثق تماما بلغة الجسد
    Tamamen dürüst olmak gerekirse, buraya gelip bunları söylemek benim için gerçekten zor. TED ولأكون كليا صريحا معكم، أنه من الصعب علي أن أقف هنا و أقول
    Ama şu soruyu sormam gerekiyor: Ya bu riski almak zorunda olmasaydı? TED لكن علي أن اسأل: ماذا إذا كانت لم تضطر لهذه المخاطرة أساساً؟
    Bu sefer, ders bittiğinde gitmem gereken bir evim vardı. TED وهذه المرة، كان علي الذهاب إلى المنزل عندما ينتهي الدرس.
    Ve sonra birkaç saniye başka bir şey düşünmek için uzaklaşıyor ve düşünüyor, 'Belki, farklı bir açıdan yaklaşırsam.' TED وها هو يبتعد قليلاً ومن ثم يقترب مرة اخرة ويقول في نفسه ربما علي ان اقترب من زاوية اخرى
    Bu ağır kayıpla başa çıkabilmemizi ve yine de devam etmemizi sağlayan nedir? TED ما الذي يجعلنا قادرين علي مجابهة هذا الفقدان المروع والاستمرار في في طريقنا؟
    Şey, doğrulamam gerek, efendim, acaba bu para gerçekten Konsolosluktaki kasadan mı geldi? Open Subtitles علي التدقيق ما إن كان المال جاء فعلاً من خزينة المفوضية أم لا
    Seni çıkarırım fakat önce bana bir şarkı söylemen gerek. Open Subtitles أنا سأساعدك علي الخروج لكن عليك أن تغني لي أغنية
    Gitmem gerek. Maris çok üzgün. Onu "Cats" kadrosundan atmışlar. Open Subtitles علي الذهاب,لان ماريس قانطة للغاية لقد طردوها من مسرحية القطط
    Aynı zamanda, nefes alırken kendi eserimi solumamaya dikkat etmem lazım. TED ويجب علي أن أكون حذرا ألا أستنشق عملي في ذات الوقت.
    Bildiğini biliyorum. Babamla görüşmem lazım ve ne yapmamızı istediğini öğrenmem lazım. Open Subtitles اعلم انك تعلم بذلك ، علي أن اتصل بابي لأرى مايجب فعله
    Marge, her sabah banyoyu esir alıyorsun. Saçlarımı yıkamam lazım. Open Subtitles مارج، أنت تقفلين الحمام كل صباح يجب علي غسل شعري
    Eğer bu evi yuvarlayabilseydim benim için çok daha kolay olmaz mıydı? TED ألن يكون من السهل علي أن أدحرج هذا حتى أصل إلى البيت؟
    Tıpkı sizlerle benim aynı odada olmamız gibi, kilometrelerce uzakta olsa bile. TED كأنني وأنت في نفس الغرفة علي الرغم من كوننا علي بعد أميال.
    Yanlış anlamanızı istemem, efendim, fakat herkesin nerede olduklarını bilmem gerekiyor. Open Subtitles لا أريد أن تسيء فهمي لكن علي حساب مكان تواجد الجميع
    Mesajların anlaşılabilmesi için belli bir frekansta ve hızda çalınması gerekiyor. Open Subtitles لا بد أنها تعمل علي تردد وسرعة معينة كي تصبح واضحة
    Sakin olmak bir iş adamının yapması gereken ilk şeydir. Open Subtitles التآني هو اول شئْ يَجب علي رجُل الاعمال القيام بِةِ
    Yani tek yapmam gereken, sıkı bir yumruk atıp savunmaya geçmek ve beklemek. Open Subtitles كل ما علي فعله هو إعطاؤه لكمة قوية ولعب موقف الدفاع ثم الانتظار
    Şu kısmı karşıya geçirmem gerekti, ama sadece bir milim. TED علي ان احرك هذا الجزء قليلاً .. فقط ميليمتر واحد
    Ben de, heralde kocaman pantolon cepleri olacak diye düşündüm. TED وقلت في نفسي اللعنة سيتوجب علي شراء بنطال بجيوب اكبر
    Şu eksen üzerinde de, hayat (beklentisi) kalitesi, ve insanların sağlığı. TED و علي ذاك المحور ، العمر المتوقع ، و صحة الفرد.
    Sonra işleri düzeltmeye çalışmalıyım diyorum daha iyi bir hayat, vesaire. Open Subtitles لكن أعتقد بأن علي أن أصلح بعض الأشياء لحياة أفضل فقط
    O yüzden diğerleri helikoptere doğru giderken ben kenarda beklemek zorunda kalmıştım. TED لذلك كان علي أن أتنحي جانبًا، بينما كان الآخرون يتقدمون نحو الطائرة.
    Sinsi : Üzgünüm Woody. Ama onlara hak vermek zorundayım. TED سلينكي: أنا آسف يا وودي لكن علي أن أوافقهم الرأي.
    bir ödül kazandığımda bu oldukça çılgın dileği sunmak zorundaydım. TED عندما فزت بالجائزة، كان علي تقديم هذه الرغبة المجنونة تمامًا.
    İçgüdülerim bana doğal bir şekilde ne yapmam gerektiğini söyleyecek. TED كنت معتقدة أن غرائزي ستخبرني فطريًا بما ينبغي علي فعله.
    Yıldızlı bir gecede, çölde Mukhtiar Ali adlı bir Sufi şarkıcıyla birlikteydim. TED كنت في الصحراء، تحت السماوات المليئة بالنجوم مع المغني الصوفي مختيار علي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more