Halkın öfkesi büyürken polis krizin en büyüğüyle karşı karşıya... | Open Subtitles | ومع إزدياد غضب الرأي العام , فالشرطة تواجه أكبر أزمه |
Batıdan gelen insanların demografik değişimlerine baktığımız zaman öyle görünüyor ki şimdi şahit olduğumuz şey üzümlerin gazabı. | TED | عندما ننظر إلى التغيرات في الإحصائيات الديموغرافية للأشخاص القادمين من الغرب، يتبين أنه ما نراه الآن هو غضب العناقيد. |
Fırında makarna yeterince peynirli olmadığı için Kenny sinir krizi geçirdi. | Open Subtitles | كينى جاتله نوبة غضب عشان المكرونة بالجبنة ماكانش فيها جبنة كفاية |
Düşünebiliyor musun, öyle güçlü bir varlık kızgın olduğunda neler yapabilir? | Open Subtitles | هل تتصور كيف ستكون نتيجة غضب شيء بمثل تلك القوة الرهيبة؟ |
Senin gibi birine asla bakmaz dedim ve sinirlendi ve bana vurmaya başladı. | Open Subtitles | أخبرته أنّها لن تنظر إلى شخص مثله فأصابته نوبة غضب ، وقام بضربي |
Çılgın hareketlerin yırtıcı bir hayvanın bilinçsiz öfkesini hatırlatıyor! | Open Subtitles | ان أفعالك المتوحشة تدل على غضب و حش غير معقول |
Ama birgün köpek kızdı ve adamın ilk tekmesinden sonra onu ısırmaya başaladı. | Open Subtitles | ,ولكن يوماً ما, اشتد غضب الكلب وبعد الركلة الأولى له بدأ يعض |
Dün gece yemekte bir beyefendinin yanında oturdum ve bana öfkeyle neden şehrimizin bu kendilerine yardımı olmayanlara yardım etmesi gerektiğini sordu. | Open Subtitles | الليلة الماضية، جلست بجانب رجل وسيم في العشاء و سألني في غضب لماذا يجب على مدينتنا أن تساعد الذين لا يساعدون أنفسهم. |
Çatışma sonrası durumlarda, durumun tekrar çatışmaya yönelmesinin sebebi yaşlı kadınlar öfkeli olduğu için değildir. | TED | في حالات مابعد الحرب بسبب أنهم عادةً يرجعون الى الحرب ليس بسبب غضب النساء العجائز |
Yaşamım boyunca annemin öfkesi küçük evimizi bir mayın tarlasına dönüştürürdü. | TED | طوال حياتي، حوّل غضب أمي منزلنا إلى حقل ألغام. |
Bizde beklenti öfkesi var ve bunu her bir gün kadın ve marjinal insanların dirençli öfkesinde görüyoruz. | TED | لدينا غضب من الأمل، ونحن نراه كل يوم في الغضب المقاوم للنساء والمهمَّشين. |
Aksi takdirde, Piper gazabı ile uğraşmak zorunda olacak. | Open Subtitles | خلاف ذالك, نحن علينا التعامل مع غضب بايبر |
Tanrı'nın gazabı uyanınca, en güçlüler bile karşı gelemez. | Open Subtitles | , عندما يزداد غضب الإله حتى المُستبِدون يجب أن يقعوا |
Ve bir tanesini kaçırırsam koca adam sinir krizi geçiririm. | Open Subtitles | أنا شخص بالغ وإذا فوت واحد ستنتابني نوبة غضب بالغة |
sinir veya acıma mı, 25 yıllık savaş hakkında ilk defa bir şey duyduğum için hissettiğim suçluluk muydu, bilmiyordum. | TED | لم أعرف ما إذا كان غضب أم شفقة، إن كان شعور بالذنب فلأنها أول مرة أسمع فيها عن حرب امتدت 25 سنة. |
Ağır bir şekilde silahlanmış sivil bir nüfusun bunların olmasına neden izin verildi diye gittikçe daha kızgın hale gelmesinin sizin kişisel güvenliğiniz için ne anlama geldiğini hayal edin. | TED | تخيلوا ما يعنيه لأمنكم الخاص وشعب مدجج بالسلاح يزداد غضبا على غضب حول السبب الذي سمح لهذا بالحصول. |
Beynimize bu muhteşem fikir için teşekkür ederiz, bunu deneriz ve kızgın ya da mutsuz olduğumuzda çikolata ya da dondurma yersek iyi hissettiğimizi öğreniriz. | TED | نشكرُ عقولنا لهذه الفكرة الرائعة، حاولوا هذا وستتعلموا بسرعة انه إذا تناولنا شوكولاتة أو آيس كريم عندما نكون في حالة غضب أو حزن، نشعرُ بتحسن. |
İkimiz de aynı şeyi hissetmedik diye sinirlendi ve çekip gitti. | Open Subtitles | فقط لأننا لم يكن لدينا نفس التجربة بالضبط غضب وذهب بعيداً |
Frollo'nun öfkesini daha da uyandırmak akıllıca olmaz. | Open Subtitles | لن يكون من الحكمة ان تثيري غضب فرولو اكثر من ذلك |
Dün beni odun alırken gördü ve çok kızdı. | Open Subtitles | لقد رآني أشتري حطب للنار بالأمس و غضب بشدة |
Bu öfkeyle yazılmış bir şey. Biraz durur musun? | Open Subtitles | لقد كتبت هذا فى لحظة غضب ،تحملّى من فضلك |
Radikal bir mimarın klişesi bir kuruma karşı savaş veren öfkeli genç bir adam gibidir. | TED | إبتذال المعمارية الراديكالية هونوع من غضب الشاب المنتقض ضد المؤسسة |
Gece Hiddeti'ni bu adadan göndermediğimiz müddetçe Thor'un ateşi başımızdan yağmaya devam edecek. | Open Subtitles | حتى لو أبعدنا غضب الليل عن هذه الجزيره نيران ثــــور ستستمر بالسقوط علينا. |
Eğer onun gazabından korkuyorsan ismini yayınlamayız, ama raporlaman da kurmacan kadar iyiyse sana başka bir iş daha vereceğim. | Open Subtitles | إذا كنت خائفا من غضب الرجل سوف لن نطبع اسمك ولكن اذا كانت تقاريرك جيده كـما هي خيالاتك سأعرض لك مقالة اخرى |
Dawn'ın gazabını ben hak ediyorum ama sana neden ters davranıyor? | Open Subtitles | حسناً , أنا استحق غضب داون ولكن لماذا تصب غضبها عليكِ؟ |
- Çok sinirli. - Olmak zorunda. | Open Subtitles | ـ أنه ينم عن غضب هائل ـ حسناً، من المفترض أن يكون |
Bu beni onca kızgınlıktan arındırdı, beni öldürebilirdi o kızgınlık. | Open Subtitles | حررني ذلك من غضب شديد كان من المحتمل أن يقتلني |
Kış fırtınalarının öfkesinden evvel, sürüklendiğinde, denizdeki başıboş buz kütleleri, kıyıya sabit buz kütleleriyle çarpışıyor; | Open Subtitles | منقادةً بفعل غضب عواصف الشتاء، تصطدم الأطواف الجليدية في البحر بالحواف الجليدية الثابتة على الشاطئ |